Bölüm 29|• "Dinmeyen Fırtına."

2.3K 267 187
                                    

Selam!

Biraz gecikmeli de olsa geçen hafta gelmesi gereken bölümle buradayım. Biraz beklettim kusura bakmayın.

İyi okumalar diliyorum.

Sonrasında okuyup mutlu olmam için bana bol bol oy ve yorum bırakmayı unutmayın.🤍

✦✧✦

Her katil olay mahaline geri döner derler, dün gece vicdanımdan bir parçayı öldürdüğüm yere ben de geri döndüm. Soğukta dikilirken kapının aralığından uykusuz bir gece geçirdiği her halinden belli olan harabeye dönmüş Jason'a bakmak birkaç saniye duraksamama neden olsa da düz bir sesle "Günaydın." demeyi başarabildim. "Her şey yolunda mı?"

Ruhsuz gözleri üzerimde dolanırken baktığını gördüğüne dair şüphelerim vardı, usulca başını sallamakla yetindi. "Niye geldin?"

"Dün gece apar topar bizi gönderince merak ettim, bir sorun mu var? İyi görünmüyorsun."

"Önemli bir şey değil." Dedi lakin sesi aksini bağırıyordu, karşımdaki adamın bu hali bana planımın son derece yolunda işlediğini söylüyordu. Brendon ona attığım yemi yutmuş, Jason'ın ve Joanna'nın dikkatini kendi üzerine çekmiş, bana en kötü ihtimalle dört gün vermişti. "Ben gelmeni istemediğim müddetçe gelme, biraz yalnız kalmamız gerekiyor."

"Ne oluyor orada?" Diye seslendi merdivenlerden inen Joanna, konuşmamızın sonuna kulak misafiri olmuş gibiydi. Yanımıza geldi, Jason'a kısa bir bakış attı ve sonra da bana döndü. "Günaydın Adrian."

"Günaydın Joanna." Dedim. "Nasılsın?"

Başını usulca iki yana salladı, bu soruma cevap vermeye tenezzül bile etmedi. "Dün gece için ekibine üzgün olduğumuzu söyle lütfen."

"Üzgün olunacak bir şey yok, iyi olun yeter." Önce Joanna'ya, sonra Jason'a baktım. "Ben gideyim, kendinize iyi bakın." Verandanın basamaklarından birkaç adım aşağı indiğimde "Kal lütfen." dedi Joanna, gülümsememi bastırarak yeniden arkamı döndüm. "Özel bir zamansa, rahatsızlık vermek istemem."

"Özel bir zaman."

Joanna, Jason'a ters bir bakış attıktan sonra bir adım geri çekilerek içeri geçebilmem için bana yer verdi. "Gel."

Tereddütle Jason'a baktım, bıkkınlığı ifade eden sesli bir nefes alıp kapıdan bir adım geri çekildi. Bana yarattıkları boşluktan içeri geçip ceketimi çıkarırken "Hiç gelmemeliymişim gibi hissediyorum." dedim.

Jason cevap bile vermeden salona geçti, Joanna ise yanımdaydı. "Geldiğin için minnettarım, ben de seni aramayı planlıyordum."

Ona küçük bir tebessüm ettim. "Jason çok memnun gibi durmuyor."

"Hayata karşı genel tavrı budur, endişelenme."

Joanna'nın ardından salona geçtim. Jason dün geceki kıyafetlerinin içinde salondaki büyük koltuğa uzanmış, sol kolunu gözlerinin üstüne kapatmıştı. Salon dumanaltıydı, sigara kokusu her yere sinmişti, sehpada duran kül tablasındaki sönmüş izmaritler ve boşalmış sigara kutuları, yarısından fazlası boşalmış viski şişesi uzun bir gece geçirdiklerini söylüyordu. Sessiz olmaya özen göstererek Jason'ın baş ucundaki tekli koltuğa yerleştim, Joanna ise pembe eşofman takımının içinde tam karşımda duran ikili koltuğa oturdu ve ayaklarını kendine çekti. Saçları nemli, makyajsız yüzü solgun, göz altları şiş ve kahverengi gözleri ağladığına dair ipuçları taşır nitelikte kırmızıydı.

YASAK DENEYМесто, где живут истории. Откройте их для себя