Bölüm 18|• "Sözlerin Gözlerinde."

5K 416 521
                                    

Selaaaam. Yine çok uzun zaman oldu biliyorum ama cidden çok geçerli sebeplerim vardı, o yüzden bunun lafını hiç etmiyoruz tamam mı djslslslekdldk.

Bundan sonra her hafta düzenli bölüm atarım diye düşünüyorum, yani bunun için elimden gelen her şeyi yapacağım. Siz de ben bu konuda motive olayım istiyorsanız oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmazsanız çok mutlu olurum.

Yaptığınız her bir yorum, benim için verdiğiniz emek çok kıymetli. Çok mutlu oluyorum görünce. Gerek özenle uzun bölümler boyunca attığınız yorumlar, gerek attığınız tweetler ve hazırladığınız videolar, yaptığınız çizimler... Kısacası çok seviyorum sizi. Çok minnettarım desteğinize. Öyle içimden geldi söylemek istedim. Unutmayacağım hiçbirini. 🥺🫶🏻

Üç aylık açığı kapatacak uzunlukta bir bölümle geldim. İyi okumalar dilerim... 💙✨

✦✧✦

Polonya'nın ayazı tüm zemheriliğiyle çökmüştü gecenin üzerine. Yaramla savaşmak için direnç gösteren vücudumun ateşlenmesi yüzünden tüm bedenim terle sırılsıklam olmuş, kan kaybedişim bir an bile durmamıştı lakin sorun bu değildi. Vücudum eksilerdeki soğukla adeta kavruluyordu. Alnımda biriken ter damlacıkları arabadan eve ulaşana kadar geçen o kısacık vakitte kaybolmuş, bedenim kaskatı kesilmişti. Bu gidişle kurşun yarasından değil, kas ağrısından ölüp gidecektim.

"Çal artık şu kapıyı Brendon, adam buz kesti burada."

"İyiyim ben." Diye direttim sağ kolumu Jason'ın elinden kurtarmaya çalışarak. Bir de çocuğuymuşum gibi bana bakıcılık yapmaya koyulması yok muydu, çıldıracaktım.

Jason bana ters bir bakış attı. "Bu cümleyi ağzından bir kez daha duyarsam diğer koluna da ben sıkacağım."

Ben sıkıntılı bir nefes verip verandanın merdivenlerine doğru adımlarken Brendon kapıyı çaldı ve tüm sokağı inletecek kadar yüksek bir sesle bağırdı. "Joanna!" Kapıyı uzun süre çaldıktan ve hiçbir cevap alamadıktan sonra düşünceli bir edayla bize doğru döndü. "Şey, bir şeyi unutmuş olabilirim. Önemli bir şeyi." Kafasını kaşıdı. "Dün bana son hazırlıklarını tamamlamak için Varşova'ya döneceğini yazmıştı ama bilin bakalım ne olmuş." Sevimli olmaya çalışarak güldü. "Unutmuşum."

"Bu beni öldürmeye çalışıyor." Dedim Brendon'ı işaret ederek. Brendon şirin bir edayla sırıttığında kaşlarımı çattım. "Bilgin olsun diye söylüyorum, adam öldürmenin daha kolay yolları da var."

"Kalbimi kırıyorsun ama." Dedi sahte bir üzüntüyle. "O kadar cahil mi görünüyorum?"

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Sabır."

"Aslında ben biraz uğraşırsam kurşunu çıkarıp yaraya pansuman yapabilirim." Diye konuştu Atakan sesinde gizli endişesiyle. "Ama önce şu adam iyice ateşlenmeden eve girelim, yeterince kan kaybetti zaten."

"Senin de elinden her iş geliyor." Dedi Brendon, Atakan'a imalı bir bakış atıp. "Bu kadar yetenek yormuyor mu?"

"Yormaz olur mu?" Atakan, bakışlarını kendiyle uğraşan adama çevirdi. Herkesle iyi geçinebilecek naif bir karakteri olsa da ondan hiç de hoşlandığını düşünmüyordum. Brendon istisna sayılırdı. "Ama yapacak bir şey yok, birilerinin eksiklerini kapatmak zorunda kalınca böyle oluyor."

"Bir de agresif." Diye homurdandı Brendon, Atakan'a gözlerini kısarak bakarken. "Bu kadar asabiyet senin bünyene zarar."

Sağ tarafımda durup kolumu tutan Jason'ın burnundan verdiği nefesleri işitiyordum. Brendon'a sinirlenmişti fakat uzatmadı, kardeşine çenesinin ucuyla kapıyı işaret etti. "Aç şunu."

YASAK DENEYWhere stories live. Discover now