Bölüm 34|• "Son Akşam Yemeği."

1.4K 184 601
                                    

Selam, ben geldim!

İyi okumalar diliyorum.

Sonrasında okuyup mutlu olmam için bana bol bol oy ve yorum bırakmayı unutmayın.🤍

🖇️

Gel zaman, git zaman... İşte bak döndü devran. İçimde yükselen zafer naraları hep bundan. Biliyorum erken bu sevinç için ama kurtuluşumuz hep bundan. Kazanacağım dersem kazanırım, zamanın planlarını kursağında bırakırım. Fazlasıyla yordu azıyla yaktı canımızı lakin şimdi sıra bizde. An bizim anımız, devir intikam devri. Yattığımız pusudan uyanıp bir savaş başlatma vakti. Gün kurtuluş günü, özgürlük günü, zulmün sonu ve ebedi bir huzurun ilk durak noktası. Öyle böyle, bite tükene, yorula yaralana bir devrin sonuna geldik. Duyuyor musun yeri inleten ayak seslerimi?

Mezarlığın girişinde durdum, bütün gerçekliğiyle oradaydı yaşlı adam. Yaşam'ın mezarının başında beni bekliyordu. Yüzleşme, hesaplaşma içindi belki de ama artık benden kendini gizlemeyeceğini biliyordum. Bugün oyunun son perdesi aralanacak ve tüm maskeler düşecekti, bunun ilk farkına varan kişi de oydu. Usul usul kar atıştırırken gökten süzülen karlar pamuk örtünün üstünde kendine yer ediniyordu. Hava karardı kararacak, alacakaranlığa çalıyordu. Sabah mı akşam mı ayırt edilemiyordu.

Temkinli adımlarım beni usul usul yanına taşırken hantal bir edayla gövdesini bana döndürdü ve Yaşam'ın mezarından donuk bakan yeşillerini çekti. Yasak Deney laboratuvarında geçen yılların tüm yorgunluğunu taşıyan bir tebessüm hakimdi dudaklarına, ilk kez gerçekti ve bu haliyle tam bir felaketti. "Hiç bitmeyecek gibi geliyor, değil mi?" Dedi pürüzlü sesiyle. "Ne kadar denersen dene bu koşuşturma hiç dinmeyecek gibi, adımların hiçbir yere varmayacak gibi... Günler birbiriyle yarışırken ne kadar hızlı geçerse geçsin o an hiç gelmeyecek gibi..."

Parmaklarım soğuktan uyuşsa da ellerimi arkamda birleştirdim ve bakışlarımı Yaşam'ın mezarından ayırdım. "Bu anı uzun zaman bekledin mi?"

"Neyi beklediğini bilmeyince bekleyiş azaptan başka bir şey değil." İlk kez dürüst ve son derece gerçekti. Üzerinde alışık olmadığım bir sükunet vardı. Her zamanki gibi soğuk değil bu kez zemheriydi. "Ama soruna yanıt vereyim, sanırım bilmeden beklemişim." Büyük bir karmaşaydım o an ama benimle ilgilenmiyordu, hiçbir zaman da ilgilenmemişti. Ivan'ın derdi her zaman kendiydi, şimdi o kendi karmaşasının düğümlerini çözüyordu ve ben bu anı çok uzun zamandır beklediğini biliyordum. Tedirgin duruşuma, tetikte bekleyen ellerime ve beni uzun bir geceden sağ çıkaracağını bildiğim kararlılığımla dik tuttuğum başıma baktı ve sonra üzerinde karların biriktiği 35 numaralı mezar taşına dokundu titreyen, yılların izlerini taşırcasına buruşmuş eliyle. "Kardeşin miydi?"

"Evet." Tereddüt etmedim. "Sayılır."

Ne kadar zamandır kafasında kurguladığını bilmediğim teoride haklı çıktığı için dudaklarını bir tebessüm kapladı. "Tıpkı senin gibi cesurdu." Hüzünlendi bakışları, vicdanı dokunduğu mezar taşından daha katıydı sanki ve o, kendini paramparça ediyordu. "Aynı gözler değil ama aynı yürek, en başından beri biliyordum. Sana benziyordu."

"Babasına benziyor." Dedim ve kaşlarımı çattım. "Nereden biliyorsun?"

"Pek çok şey biliyorum." Dedi. "Seni ve arkadaşlarını gördüm."

"Neden sustun o halde?"

"Sen asla anlayamazsın." Bakışlarını mezarlıkta etrafımızı çevreleyen ağaçlarda ve kara bulutlarla kaplı semada gezdirdi, karanlık çöküyordu. "Bir devir kapanıyor. Ne zamanlardı... Kaç ömür aldı..."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YASAK DENEYWhere stories live. Discover now