9: Lordum

1.6K 150 68
                                    

Dumandan dışarı çıktığım da burnuma dolan iğrenç kokuyla yüzümü buruşturdum.

"Burası çok iğrenç kokuyor." Diyerek elimle burnumu tıkadım.

"Normal değil mi? Burası insanlar için vahşet ve iğrençlik gibi görünebilir ama buradaki yaratıklar için bu hayatta kalma mücadelesi." Diyen Lethal smoke ile ona baktım, o da bana baktığı için döndüğümde göz göze geldik. Gözlerine fazla bakamadığım için hemen gözlerimi kaçırdım ve tekrar etrafa bakmaya başladım. Gördüklerim ile gerçekten midem bulanmıştı.

Yerde çürümüş ve kokan eti yiyen yaratıklar gerçekten de mide bulandırıyor ama onlar da hayatta kalmaya çalışıyorlar, buna mecburlar...

Daha fazla bu görüntüyü izlememek için kafamı başka tarafa çevirdim.

"Burada fazla durmayalım, gidelim. Taşı almamız lazım." Diyen sublime ile gözlerimi ona çevirdim ve başımla onaylayıp ilerlemeye başladım.

Yürürken başıma gelenleri düşünmeye başladım ve sonra aklıma o ses geldi. Eğer gerçekten de düşündüğüm şey ise Lord benimle konuştu. Onu bulmamı istemişti. O zaman delirdiğimi düşünüyordum ama şimdi delirmek diye nitelendirdiğim Lord'un gücüne ulaşıp onunla bağ kurmak için uzun ve tehlikeli bir yola girdim, aslında girdik.

Ama bu yola çıktığımdan beri içimi yiyip bitiren duygulardan kaçamadım; üzgünlük, kırgınlık, kızgınlık ve hayal kırıklığı...

Beni bu yolda yanlız başıma bırakan namjoon hyung ve yoongi hyung'a duyduğum bu duygular içimi hep yedi...

Birine içimi döküp ağlamaya o kadar ihtiyacım var ki ama şuan ne ağlamanın zamanı ne de dertleşmenin. Zaten kime ne anlatıcam? İki tane yaratığa mı?

Korkuyorum ama onu bile söyleyebileceğim birisi yok. Anlatsam beni dinleyecek birisi yok. Aslında yolumuz daha uzunken kendi hayat hikayemi kendime anlatabilirim... her zaman yaptığım gibi, unutmamak için tekrar edebilirim.

Ben omega olarak doğduğum da babam çok mutlu olmuş. Beni çok sevmiş, hep korumuş; sarıp sarmalamış, kollamış. Ama annem mutlu görünmek için sahte bir gülüş takınmış suratına. Çok belli etmiş mutlu olmadığını...
Omega oğlu olduğu için üzülmüş hatta utanmış. Galiba alfa bekliyordu ama olmadı. Alfa olamadığım için her zaman içimden anneme özür dilemiştim, belki affeder diye...

Tabii o zamanlar küçücüktüm, anlamamıştım annemin beni sevmediğini. Hep yanına gider ona sarılırdım, öperdim. Canım annem derdim; seni çok seviyorum. Annem zaten babamı da sevmemiş ki... bunları ben 8 yaşına gelince babam anlatmıştı. Tabii o yaşta bir çocuk ne kadar anlarsa.

Babam bile anlamış annemin artık onu sevmediğini. Ama hep şunu sormak istedim anneme, 'neden anne? Neden babamı sevmediğin halde onu üzmeye devam ettin? Neden beni seviyormuş gibi yaptın? Babamın sevgisini neden öldürmeye çalıştın? Sen sevmiyorsun diye babamın sevgisini neden hor gördün?' Neden, neden ve neden... asla peşimi bırakmadı bu nedenler ama soramadım işte. Babam ölünce ailemde tek kalan kişiye bunu sormak istemedim, korktum daha çok yanlız kalırım diye...

Ama babam beni çok güzel severdi. Bir dediğimi iki etmezdi, beni o kadar çok mutlu ederdi ki okul da maruz kaldığım tüm kötü ithamları bile unuturdum. Babam benim hayatım olmuştu...hayat ağacım. Ama 13 yaşına gelince dünyam başıma yıkıldı. Hayatım ölmüştü... hayat ağacım solup gitmişti... benim babam ölmüştü.

O gün annem yanıma gelip, 'jungkook bu nasıl söylenir bilmiyorum ama artık baban gelmeyecek işten, boşuna bekleme onu.' Demişti. Nedenini sorunca, 'o senin çok sevdiğin meleklerden biri oldu. Artık senin de dediğin gibi meleklerin yaşadığı yerde, gökyüzünde yaşayacak.' Demişti. Benim 6-7 yaşlarında söylediğim şeyi bebek avutur gibi bana söylemişti. Boşuna bekleme demişti o gün bana ama ben her gün işten çıktığında onu beklediğim yerde beklemeye devam etmiştim. Belki orayı sevmez gelir diye. Ama dedim ya bebek avutur diye söyledi, işte ben o bebek olmak istedim. Hem de çok... ama babam gerçekten de gelmedi. O gün mutlu olduğum tek şey babamın melek olduğuydu...

Dark Lord Cyrus || TaeKookOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz