6.Bölüm

5.2K 269 80
                                    

Selaaam

Başlamadan önce oy verirseniz çoook mutlu olurum:)

Arel ile son konuşmamızdan bu yana hiç konuşmadık şimdide Arel telefonu ile ilgilenirken, bende kitap okuyordum yani okumaya çalışıyorum çünkü karşınızda ultra yakışıklı bir erkek oturuyorsa kitap okuyamazsınız.

Diyosun

La bir git.

Tamam apla

"Eee acıkmadın mı?" Arel kafasını kaldırdığında gözlerimin kendinde olmasından memnun bir şekilde sırıttı. Ben ne mi yaptım tabiki beni görmesine rağmen ona hiç bakmıyormuş gibi yapıp halının desenlerini inceledim.

Yapma yanarız

"Yani çok aç değilim aslında-"

"Aynen saat 2 den beri hiç bir şey yemedin ama şuan açlıktan miden sırtına yapışmadı. Ne yemek istiyorsun?"

"Farketmez ben yemek ayırt etmem. Yani bir tanesi hariç."

Sözümün kesilmesinden nefret eden ben ve bu ben arasında dağlar kadar fark var.

Bu ben değilim kii

"Hangi yemeği yemiyorsun?"

"Şey..." Nasıl dicem adama ya niye böyle bir yemek var!

"Ney"

"Şırdan... Hangi üstün zekanın aklına gelmiş öyle bir yemek yapmak bilmiyorum ama keşke gelmeseymiş. Hayır yani ne düşündün de böyle bir yemek yapmaya karar verdin." Lan Akşın rezil olduk sus artık

Bir anda gülmeye başlayınca sinirlendim ama gözlerimin gülüşünde takılı kalmasına engel olamadım. Nasıl güzel gülüyor lan! Bana gülüşünü verse olmaz mıydı? Yada hep gülse, gülünce yanağındaki gamzeler ortaya çıkıyor daha da yakışıklı oluyordu.

İnşallah başkasının yanında gülmez knk.

Amin.

"Gülünecek bir şey mi var"

"Yok yok gülünecek hiç bir şey yok, o zaman ben yemek aldırıyorum çocuklara, özel bir isteğin varmı?"

Ne kadarda düşünceli seni buna verek kız bak çocuk yakışıklı, düşünceli, kibar en önemlisi zengin

Lütfen susarmısın

"Hayır, yok."

Akşam yemek yedikten sonra ikimizde çok yorgun olduğumuz için odalarımıza dağıldık ben odaya geçer geçmez aldığımız kıyafetleri yerleştirmeden direkt mor geceliklerimi giydim ve uyudum.

Gördüğüm kötü bir kâbus yüzünden sabahın 5 inde uyandım ve şimdide uyuyamıyordum.

Aklıma gelen fikirle yataktan kalktım, aşağıya indim. Salondaki kitaplıktan Stefan Zweig'in Korku kitabını görünce bu kitabı okumadığımı farkettim ve onu okumaya karar verdim. Kitabı raftan alıcaktım ki adım seslerini duyunca üstümdeki geceliğe baktım benim en kapalı geceliğim buydu ama gecelik oldukça kısaydı ve göğüs dekoltesi vardı.

Bu çocuk bu saatte niye uyanık ya!

Belki sabah namazına kalkmıştır

Arel salona geldiğinde gözleri üzerimde durdu bir kaç saniye sonra yutkundu gözleri gözlerime çıktığında rahatladım gerçekten çok utanıyordum

Namaz yalan oldu galiba

sus zaten utanıyorum

"Ş-şey ben... Pardon."

Dedim ve kitabı aldığım gibi koşar adımlarla odama kaçtım. Kitabı okuduktan sonra alışveriş poşetlerinin yanına gittim siyah kot pantolon ve krem rengi t-shirt aldım hızlıca giydim. Aşağı indiğimde Arel'in kahvaltı hazırladığını gördüm. Bu çocuk her gün bu saatte mi kahvaltı yapıyor acaba?

Tabi canım bu çocuk öğlen kalkıyor şirketteki toplantılarada çaycı giriyor

Doğru. Şirkete mi gidicek şimdi ben ne yapıcam evde.

"Daha ne kadar dikileceksin kapının önünde?"

"Pardon, dalmışım." dedim ve masanın üstündeki zeytinli poğaça görmemle genişçe gülümsedim. Ben salak gibi sırıtarak poğaçalara bakarken sabahki olay aklıma gelince yüzüm kızarmaya başladı.

"Senin için aldım poğaçaları, hemde mutfakta ondan daha yakışıklı bir şey duruyor ona da böyle bakmanı öneririm." NE

Arel'in söyledikleri yüzümü dahada kızartırken aynaya bakma isteği ile yanıp tutuştum inşallah domates gibi olmamışımdır.

"Hadi otur ben çayları koyarım."

"Ben halederim, sen poğaçalarını ye."

"Bütün herşeyi sen hazırladın zaten, bırakta bunu ben yapayım."

"Tamam. Ama dikkat et biryerini yakma." dedi masaya oturdu bende biryerimi yakmadan çayları koydum.

Arel'in karşısındaki sandalyeye oturdum, zeytinli poğaçalardan birini aldım yüzümdeki gülümseme ile bir ısırık aldım. Fırından yeni çıktığı belliydi. Aklıma gelen şeyle Arel'e baktım. Arel'in bendeki gözlerini görünce istemsizce mutlu oldum. Peki, neden?

"Şey sen bugün şirkete gidecek misin?"

"Evet, önemli bir toplantım var o yüzden gitmek zorundayım." dedi bir kaç saniye düşündü ve konuşmaya devam etti.

"Sende gelmek ister misin? Yani evde tek kalma diye diyorum. Başka ne olabilir ki zaten" sonlara doğru sesi kısılmıştı. Kız, çocuk vazgeçmeden kabul et sana sus demekten bıktım.

"Olur aslında hem evde tek kalmaktan iyidir. Ama sana ayak bağı olucaksam-"

"Hayır. Ne ayak bağı, gelirsen daha mutlu olurum. Yani evde tek kalmadığın için." Aynen kanka

"Ne zaman gideceksin? Kıyafetlerim uygun mu? Peki-"

"Akşın."

"Efendim."

"Sen istersen pijamalarınla bile gidebilirsin kimse bir şey diyemez. Eğer biri bir şey diyecek olursa, kim olursa olsun kovulur." gülümsedim

Adam gibi adam işte

Kahvaltıdan sonra arabaya bindik. Arabayı Arel kullanıyor ayrıca önümüzde bir arkamızda da iki araba vardı.

Neden bu kadar koruma olduğunu anlayamıyordum. Sonunda araba büyük oldukça lüks bir binanın önünde durduğunda arabadan indik. Şirkete girer girmez herkesin bakışları bize döndü. Arel üstümüzde ki gözleri umursamadan asansöre doğru ilerledi bende hemen yanında etrafı inceleyerek Arel'e yetişmeye çalışıyordum. Asansöre bindikten sonra derin bir nefes aldım.

"Neden herkes bize baktı?"

"Patronları geldi hemde yanında güzel bir kızla." dedi erkeksi bir şekilde kıkırdadı, bende yine dometes gibi kızardım. Asansör 12. Katta durdu

"Hadi, bu katta odamız."

Odamız dedi lan

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

NOT bir sonraki bölümlerde ki Şaziment yazan yerleri Eva olarak düşünebilirsiniz yarın hepsini düzelteceğim:)


Ay Tenli KadınWhere stories live. Discover now