4. BÖLÜM : HÜKÜMLÜ

15 5 10
                                    

"Zorluklar her daim vardı mühüm olan çabalamaktı."

____

Saat tam gece yarısını gösteriyordu. Ceketimin iç ceplerine sadece ihtiyacım olan şeyleri koyduktan sonra evden çıktım.

Dışarısı rüzgarın sesi dışında oldukça sessizdi. Burada ki halk için gece dokuzda gün bitmiş olurdu ve sabah oldukça erken saatlerde gün tekrar başlardı.

Bu benim için bir kolaylıktı çünkü saraydaki herkes uyuyordu. Simsiyah giyinmiştim ve ayın cılız ışığı beni aydınlatmaya yetmediği için gerçekten iyi kamufule olmuştum. 

Sarayın arka kapısına ulaştığımda ceketimin iç cebinden kilit açma sistemini çıkardım. Sistemi kapının anahtar kısmına dayadığımda kapıyı kilitlemediklerini fark ettim. Gardiyanlar gerçekten çok dikkatsiz olmalıydılar. Soylulardan birini öldürmek isteyen bir suikastçı rahatlıkla saraya sızabilirdi. Kral ve kraliçenin bu sorumsuzluğu beni şaşırtsa da pek umursamadım. Sonuçta kapıyı kilitlememeleri benim işimi kolaylaştırmıştı.

Zindana girdiğimde beni toz ve karanlık karşıladı. İlerledikçe artan toz miktarından dolayı kolumla burnumu kapadım. Ayrıca toz görmemi de zorlaştırıyordu.

Buranın çok eski yıllardan beri kullanılmadığını biliyordum fakat arada havalandırsalar pek de fena olmazdı.

Etrafa biraz daha baktığımda pas tutmuş demir parmaklıkları gördüm. Parmaklıkların arkasında bir kadın , üç erkekten oluşan dört kişi duruyordu.

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırıp bir daha oraya baktım. Buranın yıllardır kullanılmadığını duymuştum. Bu mümkün olabilir miydi?

Ben onları incelerken kirli sakallı bir adam birden benim olduğum tarafa döndü. Beni görmemesi için hızlı bir hamleyle eğildim fakat sanırım geç kalmıştım.

"Orda biri var!" diye bağırdı adam. Hızlıca etrafa bakarken saklanacak bir yer arıyordum. Kaleye daha yeni girmiştim bu kadar hızlı yakalanmamalıydım.

"Kimsin?" diye bağırdı bu sefer mahkum. 

Zindanların sağında ve solunda bulunan iki tane koridor vardı. Sağ taraftaki saraya açılan koridor , sol taraftaki ise gardiyanların odalarının bulunduğu koridordu. Sasla'ya gelmeden önce dersime iyi çalışmıştım. Kalenin içini avcumun içi kadar iyi biliyordum.

Gerçi şu an kalenin içini iyi bilmem pek bir işe yaramıyordu. Sağ taraftaki kısma gidersem mahkumlar beni kesin görürlerdi sol taraftakine daha yakındım ama orada da gardiyan olma ihtimali vardı.

Az önceki deneyimlere dayanarak sol tarafa doğru koştum kral ve kraliçe zaten oldukça sorumsuzlardı. Gardiyan koymamış olabilirlerdi.

Sol koridora girdiğimde yanılmadığımı fark etmemle derin bir nefes verdim. Gerçekten hiç gardiyan yoktu. Koridordan hafifçe kafamı çıkarıp bana bağıran mahkuma baktım.

Eliyle sakalını sıvazladı hala onla göz göze geldiğimiz yere bakıyordu. "Orda bir kadın gördüğüme eminim." dedi yanındakine.

"Uzun zamandır burada gardiyan yok Dantor . Hem olsa da kale de kadın gardiyan yok ki. Belki Hardy'yi görmüşsündür diyeceğim ama şişko Hardy'yi kadına benzetecek kadar kör olamazsın zaten şu an yemek saati de değil."

"Gördüm diyorum Prislan ! Yalancı mıyım ben?"

"Halisünasyon falan görmüşsündür belki."

"Şizofren miyim ben Prislan !"

"Yok Dantor, öyle demek istemedi-"

Dış kapıdan 5-6 gardiyanın zapt etmeye çalıştığı bir adamın girmesiyle simlerinin Dantor ve Prislan olduğunu öğrendiğim ikilinin tartışması yarıda kesildi. Mahkumların dikkati adamın olduğu yere kaydığında bende kafamı biraz daha çıkarıp oraya doğru baktım.

YILDIZ ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin