2. BÖLÜM : KAÇIŞ SENFONİSİ

25 10 3
                                    


"En çokta güvendiklerine dikkat et demişti.

 yazdıklarını gözden geçir ve ihanet edenleri yakala."

_

Gözlerimi açtığımda her yerin karanlık olmasıyla afalladım. Sahte arıza gerçekleşmiş , uçak Fenisiti'ye iniş mi yapmıştı? Uyuya mı kalmıştım? Diğerleri neredeydi? Denizin dehşet saçanlarına yem olmak fazla acınası bir son olurdu. Zihnime binlercesine soru üşüşmüşken koltuktan kalktım. Zifiri karanlıkta parlayan bir çift mavi gözle karşılaşmamla ceketimin iç cebindeki bıçağa sarılmam bir oldu. 

"Sakın bağırmaya kalkma." diyerek bıçağı elimden almaya çalıştığında bunca yıldır aldığım dersleri canlı olarak kullanmanın verdiği heyecanla sert bir tekme savurdum ve adamın afallamasından faydalanarak elimdeki bıçağı boynuna dayadım.

"Kimsin ? Ne istiyorsun ve kimin için çalışıyorsun ? "

"Sakin ol." diye fısıldadı adam. Bıçağı boynuna biraz daha bastırdım. "Soruma cevap ver!"

Niyetim onu öldürmek değildi sadece ciddiliğimi anlamasını istiyordum. Boynuna dayadığım bıçak yalnızca tehdit amaçlıydı. Eğer onu öldürürsem sorularıma cevap bulamazdım.

"Bıçağı boynumdan çekersen konuşacağım."

Gözlerimi kıstım. "Bıçağı çektiğim an bana zarar vermeyeceğinden nasıl emin olabilirim." 

"Hadi ama.." dedi uzatarak. "Zaten ölecek olan birinin son günlerini neden elinden almak isteyeyim ayrıca seni öldürmem için hiçbir sebebim  yokken." 

Pekala sanırım haklıydı. Adamın boynundan yavaşça bıçağı çekip karşısına geçtim. Teni tamamen beyaz denilebilecek kadar açıktı .Mavi gözleri ; mavi saçları ve mavi cüppesiyle uyum içindeydi. Alışık olduğumuz insan tiplerinden farklı bir tarza sahip olduğu barizdi. Sıra dışı birine benziyordu. 

O da beni birkaç saniye inceledikten sonra zaman kaybetmeden lafa atladı. "Uçakta beklenmedik bir arıza oluştu pilot rotayı değiştirdi iniş yapabileceğimiz en yakın yere yani Fenisiti ormanına doğru ilerliyoruz. Orada başka bir uçak gelip mahkumları Eiama kulübesine götürecekmiş. Güvenlik bütün mahkumları orada topluyor zaman kaybetmeden sen de yanlarına git."

Plan tam da ayarladığımız gibi kusursuz işlemişti. İçimden gülümsemek gelse de bu mavilere bürünmüş adamın dikkatini çekmemek için tepkisiz kaldım. Uçağın arka kısmına doğru ilerlemem gerekiyordu orada bulunan minik kapıdan atlayacaktım. Normal uçaklarda acil durumlar için kaçış kapıları olurdu fakat bu kapı benim kaçabilmem için özel olarak bu uçağa yerleştirilmişti. Babamın planı gerçekten kusursuzdu. 

Arkaya doğru ilerleyeceğim sırada mavi adamın hala karşımda dikildiğini görmemle surat astım.

"Neyi bekliyorsun?"

"Asıl sen neyi bekliyorsun?" 

Bu aptalın derdi neydi?

"Senin gitmeni bekliyorum." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Asıl ben senin gitmeni bekliyorum!" 

Yapmacık bir üzgünlükle dudaklarını büzdü. "Böyle olmaz ki dediklerimi tekrar edip duruyorsun."

Hareketine karşı şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Bu adam sorunlu olmalıydı. Gerçi idam mahkumlarıyla dolu bir uçakta normal biriyle karşılaşmayı beklemekte aptallık olurdu. 

Birden bana yaklaşıp kulağıma doğru eğildi. "Planımı bozmayacaksan sana bir sır vereyim. Ben mahkum değilim ve birazdan buradan kaçacağım sense bir mahkumsun ve arkadaşların orada gördün mü? Hadi yanlarına git ve işimi zorlaştırma."

YILDIZ ÇİÇEĞİTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon