-thirty five -

66 2 0
                                    


🐱

"Yeterince bakıştın peynirle , ağzına at şimdi onu."
"Sen de yemeyip beni izliyorsun."

Gülümsedim. Tabaktan bir parça peynir alıp ağzıma götürürken bakışımı ondan kaçırmadım.

"Bak ! Hem yiyorum hem de sana bakıyorum. Sen sadece bakıyorsun. Hadi yorma beni Yoongi , ye şu tabağındakileri."
"Zor bir anne olacaksın." Güldü.
"Olduğumda tartışırız."
"Çocukla uğraşmaktan tartışmaya zamanımız kalır mı emin değilim. Ağlayacak sürekli."

Elini alnına götürdü.

"Ah şimdiden yoruldum."
"Hep öyle kalmayacak sonuçta. O çocuk büyüyecek."
"Düşününce komik geldi. Hayal etsene ; şurada ufacık bir mama sandalyesi ve onun içinde oturan ufacık bir canlı. Değişik hareketler yapıp garip sesler çıkarıyor ! Çok sevimli ama korkutucu !"

Korkutucu demesi şaşırtmıştı beni.

"Korkutucu gelen ne ?"
"Baba olmak , çocuk sahibi olmak. İyi bir baba olamazsam çocuğun tüm hayatı boyunca yaşayacağı travmayı düşünebiliyor musun Jiyu ?"
"Eminim ki mükemmel bir baba olursun Min Suga. Çocuğun şanslı olacak. "
"Çocuğumuz Jiyu , tek başıma yapmam mümkün değil. " Utanarak gülümsedi.
"Hmm... Beni seçtin demek. "
"Seçmek ? "

Elindeki çatalı bıraktı masaya. Ona güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştım. İştahı açılır da birşeyler yer diye. Yemişti ama azıcık. Oynayıp duruyordu sadece. Bahane bulup çatalı da bırakmıştı şimdi.

"Evet , seçmek."
"Seçim dediğimiz olay , seçenekler varsa geçerli olur. Hayatımdaki kişi sen olduğuna göre ve sadece sen olduğuna göre bu seçmek değil Jiyu. Bu benim isteğim."
"Tamam ben de değiştireyim öyleyse kelimemi. Seçmek demeyelim de senin deyiminle beni istedin diyelim. Olur mu ?"
"Ne yaptım da kızdırdım seni acaba ? Yemek yemiyorum diye mi bu söylemler?"
"Hı hı öyle. Üzülüyorum işte. "

Aklıma Hyuna gelmişti , daha doğrusu hiç gitmemişti ki. İki gündür zihnimi oyalıyordu. Hastaneden geldiğimizden beri birşeyler yesin diye uğraşıyordum. Yormuyordu beni ama düşünceler kafayı yedirtiyordu. Bir iki kere telefonunu sakladı benden. Ne saklıyordu kim bilir ? Neden saklama gereği duyuyordu?

"Jiyu , bebeğim ben iyiyim . Endişe etme bu kadar. "
"Düşündüm de... İyi fikir aslında."
"Neymiş o ?"
"Çocuk."
"Zaman zaman beni de heyecanlandırıyor düşününce. "
"Ama haklısın korkutucu geliyor kulağa. Çocuk yetiştirmek falan zor. Neyse , yemeye devam et Yoongi."

Göz kırptım. Sesli bir şekilde güldü.

"Surat ifaden çok komik ! "
"Gülerken de yiyebilirsin , hadi. Beni oyalamaya çalışma."
"Neyin var senin Jiyu ? Canını sıkan ne ?"
"Dikkat ettin mi Suga , bunu çok sık sorar olduk birbirimize. 'Canını sıkan ne ?' diyip duruyoruz."
"Şikayetim yok ama sen rahatsızsın sanırım bu durumdan."
"Seni seviyorum , söylemek istediğim tek şey bu. Ama maalesef hayat böyle ilerlemiyor değil mi ? Birşeyler hep can sıkmak için fırsat kolluyorken başka şeylere fırsat olmuyor."
"Jiyu , nasıl hissediyorum şuan biliyor musun ? Yıllar önce motorsiklet ile kaza yaptığımdaki gibi. Çarpıyorsun yani ve ben ne olduğunu anlayamıyorum. Sonradan can yakacak. Seruma bağlanmasam bari. "

Böyle bir benzetme yapmasına üzüldüm. Ona o zamanları hatırlatmak gibi bir niyetim yoktu. Bugüne kadar asla o kaza ile ilgili birşey konuşmamış ya da yakınından bile geçmemiştim. Asla hatırlasın istemiyordum. Onunsa unutmadığı aşikardı.

"Yoongi..."

Gözlerim doldu. Tabağı götürmek için ayaklanmıştım ki tekrar yerime oturdum.
Yüzüne bakamadım , kendimi inanılmaz suçlu hissettim. O dönemki hislerini bilmiyordum , hiç konuşmamıştık ama canını yakan bir dönem olduğu şüphesizdi.

Contract || Suga of BTSΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα