Bölüm 3

37 10 6
                                    

**Merhabalar efenim :D yeni bölüme hoş geldiniz, sizi daha fazla bekletmeden yeni bölüme gönderiyorum umarım şuana kadar sıkılmadan okumuşsunuzdur. Her neyse iyi okumalar dilerim.**

*Önceki bölümden kısa bir hatırlatma:*

***

Ren tekrardan konuştuğunda adım atmaya başlamıştı "Sana zarar vermek gibi bir planım yok Valar, geldiğim zaman konuşuruz şimdi onları takip et." dedikten sonra hızla Ren pelerininin içine gömüldü ve sokaklardan birine girerek kayboldu.

Valar ise ona bakan suikastçılara bakıyordu, gözlerinde aşağılama görmüyordu. Tek görünen şey sadakat idi.

***

Valar korkuyor olsa da ona bakan suikastçileri incelemeden rahat edemedi, içindeki merak korkusuna üstün gelmiş ve bunu yapıyordu, suikastçilerin üzerindeki zırhlar aynı Ren in üstünde taşıdığına benzerdi aralarındaki tek fark Ren in zırhında sadece beyaz bir maske varken, suikastçıların üzerinde yüzünde beyaz bir maske olan aynı onlar gibi olan bir figürdü.

Valar bunu pek anlayamamış olsa da kurcalamadı, şuanda düşünmesi gereken şey o sembol değil başına ne geleceğiydi, en sonunda incelemeyi bırakarak ona bakan üç suikastçıdan birine baktı ve endişeli bir ses ile konuştu. "Artık gidecek miyiz? Böyle bana baktığınız sürece hiç bir şey anlayamıyorum."

dediğinde sonunda bir suikastçı harekete geçerek Valara doğru ilerledi ve önünde durduktan sonra elini omzuna doğru koydu, Valar bu durumdan irkilse de yerinden kıpırdamayarak istikrarlı bir şekilde yerinde durarak ona bakan suikastçıya baktı.

Suikastçı maskesinden görülmese de Vaların bu endişeli tavrına ve yaşadıklarına rağmen yerinde sağlam bir şekilde durmasına şaşırmıştı ayrıca saygılı konuşması da ilgisini çekmişti ve maske arkasından gülümsedi, sesine gülümsemesi az da olsa yansıdı sakin bir ses tonu ile konuştu.

"Etkilendiğimi söylemeliyim çocuk, her neyse kalabalığın içine girdiğimizde aramızdan ayrılma, aramızda olduğun sürece kimse sana laf bile atma cesaretine sahip olamayacaktır, insanların bakışlarını umursama sadece beni takip et ve bizden ayrılma." dedikten sonra omzundan elini çekti, Valar ise başını yavaş bir biçimde aşağı yukarı anladığını belirten bir şekilde salladı.

Ne kadar korkmuş olsa da elinden gelen en iyi seçenek şuanda bu insanlarla gitmesiydi, Valar biliyordu ki eğer böyle devam ederse zaten bir gün kesinlikle kötü bir duruma düşecekti, bu durum onun için bir kurtuluşa benzerdi tabii daha tünelin sonunu görememişti bundan dolayı yine de tetikte kalacaktı.

Valar bunları düşünürken onunla konuşan suikastçı önüne geçti ve diğerlerine işaret ederek yavaşça hareketlendi, Valar da aynı anda hareketlenerek ortalarında hareket etmeye başladı, suikastçılar bir üçgen şeklinde hareket ederken Valar da merkezde hareket ediyordu, şuanda bir dilenci gibi görünmesi onun bir suçlu gibi olduğunu gösteriyordu ancak işin aslı farklıydı ama bunu anlayabilecek biri yoktu.

Aynı düzende defalarca kez sokak değiştirdikten sonra Seherium un merkezine gelmişlerdi, suikastçılar hiç tereddüt etmeden herkesi Valardan uzak tutarak ilerlemeye devam ediyorlardı, Valar ise durumu hâlâ anlamamış bir biçimde etrafını inceliyordu, yüzlerce göz ona bakıyor kalabalık üç suikastçının yürümesiyle beraber onlara bir geçit açıyordu.

Ancak herkesin aklındaki o soru Vaların neden o üçlünün arasında olduğuydu, ve buna kimse bir anlam veremiyordu, herkes suikastçıları gördükçe dehşetle geri çekiliyor ve bakışlarını yere indiriyordu.

Karanlık ÖlümWhere stories live. Discover now