Bölüm 10 Kanlı Yol

17 5 3
                                    

Seherium, pisliğin ortalıktan gizlenmediği ve 'en kötü' denilenin bile aşağısında kalan yer. Yine gecenin karanlığına bürünmüştü, yağmur etraftaki pisliği atmak istercesine yağarken soğuk havanın etkisiyle temizlediği kokular da etrafta dolanıyordu.

Gecenin karanlığında duran cisimlere tezat olarak sokak da koşan bir adam vardı, hızlı ve seri adımlar atarak koşuyordu, etrafına dikkat kesilmiş. En ufak sesi bile kulaklarıyla duymaya çalışıyordu, bir karaltının onu takip ettiğine emindi ve bu onu alarma geçirmişti.

Adımları birbirine takılacak kadar hızlıydı, sokak da hiç kimse görünmüyordu. Sanki insanlar biliyordu başına gelecekleri ve olacakları. Bir iki insanı bile göremeyeceği bir kısma girmişti, başına gelecekleri tahmin etmediğine çok pişmandı.

Koşmaya devam ederken bir ıslık sesi ona doğru yaklaşmaya başladı, adam hızla yerinde durdu. Atış bıçağı önünden geçerek solunda ki yakın evin duvarına saplandı, adamın gözleri dehşetle büyürken yavaşça başını sağına doğru bıçaktan çevirdi.

İşte karşısındaydı.

Üzerinde siyah bir pelerin onu sararken kıyafetleri de aynı şekilde karanlığı anımsatırcasına siyahtı. Yüzünde simsiyah bir maskeyi de taşıyordu, tek açık kalan açık kahverengi gözleri kararlı, ve ölümcüldü. Kılıç kabzalarına elini atmış bir şekilde adama bakıyordu, güçlü aurası onun boş biri olmadığını resmen haykırıyordu.

Rüzgar sokağa ölüm havasını hatırlatır şekilde girmiş ve dolanıyordu. Maskeli adamın pelerini bu rüzgarla beraber vücudunun yarısını açacak şekilde uçuşturdu, kemerindeki atış bıçakları ayın ışığını yansıtırcasına parlarken, çift hançerlerde aynı şekilde bu etkiyi yaratıyordu.

Adam dehşetle bir adım geri attı "Karanlık Ölüm..." diye mırıldandı istemsizce, kılıcını çıkararak maskeli adama doğrulttu. Maskeli adam kollarını yanlara doğru açarak başını hafifçe omzuna eğdi. "Tanıştık mı?" dedi, sesinden bile eğlendiği ve dalga geçtiği belli oluyordu.

Adam bir adım daha geri attı, elleri titremeye başlamış, alnından terler şakağından aşağı uzanıyordu. "N-ne istiyorsun benden!" dedi adam, gerçekten onun ne istediğini bilmiyordu.

Kısa bir gülüşten sonra maskeli adam başını düzeltti. "Senden bir şey istemiyorum, ama birileri istiyor." adam ecel terleri dökerken yüzünde gözlerini gezdirdi, ve soğuk kanlılıkla söyledi. "Canını." dedi, adam ecel terleri dökmeye devam ederken gözleri resmen karardı, ve anlık olarak onu hayattan kopardı.

Adam maskeli suikastçının üzerine kılıçla bağırarak koşmaya başladı, önce yukarıdan aşağı kılıcını indirdi. Bunu yaparken suikastçı sola doğru hızla dönerek geçti, adam hızla tekrardan sağa doğru bu sefer hamle yaptı, suikastçı gerileyerek bundan da kaçındı. Bir yandan da yavaşça hançerlerini çekiyordu.

En sonunda hançerleri çektiğinde adam bir saldırı daha yaptı ve üzerine yürüdü, suikastçı hançerinin biriyle kılıcın yatay gelişini durdururken adamın üzerine hızla atıldı ve göğsüne bir delik açtı, adam acıyla belinden öne doğru bükülmeye başladığında kılıcı tutan hançerini geri çekti, ve adama sapladığı hançeri çekerek dönmeye başladı ve iki hançeri de yatay şekilde savurdu.

Adamın çığlıkları sokakları doldururken suikastçı en sonunda yaralanmış bedeninin arkasında durdu, dizlerinin üzerine çökmüş adamı tuniğinin arkasından çekerek kendine yaklaştırdı ve yavaşça hançeri boğazından yatay şekilde ittirerek çevirdi.

Adamın boğazı kesildiğinde zaten kanlanan etraf daha da kanlanırken onu kendi kan havuzunun içine tekmeleyerek attı, adam boğulma seslerine yakın sesler çıkarırken bir süre ona bakındı. Yağmur sıklaşmış ve hafifçe etrafta taşmaya başlamıştı, küçük göletler oluşmuştu.

Karanlık ÖlümWhere stories live. Discover now