Bölüm 1: yağmurlar ve karanlık sokaklar

33.1K 981 155
                                    

Birinci bölümle karşınızdayım!

Başlangıç tarihinizi buraya bırakabilirsiniz.

Keyifli okumalar!

⚡️

İşten çıkmıştım ve karanlık sokakta yürüyordum. Kafeyi saat sekizde kapatıyorduk ama her yeri toparlamamız gerektiği için saati on etmiştim.

Soğuk rüzgar bedenime vurduğunda montumu kapatmaya çalıştım ama başaramadım. Fermuarım bozulduğu için montumun önünü kapatamıyordum. Aralık ayında olduğumuz için donuyordum.

Ellerimi ceplerime daha da gömdüm ve kapüşonumu başıma geçirdim. Hem soğuktan korunmak için, hemde varlığımı kimseye belli etmemek için. Ayrıca yağmur da çiselemeye başlamıştı.

Evime sadece birkaç sokak kalmıştı. Ara sokaklardan geçiyor ve bir kez olsun arkama bakmıyordum. Yıllardır geçtiğim sokaklardı ama hala alışamamıştım.

Her şey çok korkutucuydu.

Duvara yaslanmış birkaç adam gördüğümde adımlarımı hızlandırdım. Sigara içiyor ve kahkahalarla gülüyorlardı. İçlerinden birkaç tanesi sarhoş gibiydi.

Yanlarından hızla geçtiğimde arkamdan seslenildiğini duydum. Midem bulanmaya başladığında kendimi sakinleştirmeye çalıştım ve koşmaya başladım.

Her gün bu durumu yaşamaktan sıkılmıştım. Neden hava kararmış olsa bile eve gitmek korkutucuydu ki? Böyle olması haksızlıktı.

Yaşadığımız gece konduya kadar koştum. Ciğerlerim nefessizlikten yanmaya başladığında bile durmadım ve anahtarı titreyen ellerle deliğe yerleştirip kapıyı açtım. Hızla içeri girdim ve sırtımı kapattığım kapıya yasladım.

"Sen mi geldin!"

Hayatımda en nefret ettiğim insan bana seslendiğinde dişlerimi kırılırcasına sıktım. Sesini duymaktan bile nefret ediyordum. Varlığından nefret ediyordum.

"Cevap versene lan!"

Sabırla nefeslendim ve duyması için bağırdım. "Benim!"

Adım sesleri gelmeye başladığında sakinleşen kalbim tekrar hızla atmaya başladı. Kerim salondan çıkıp önümde durdu ve saçlarımı eline dolayıp tükürüklerini saça saça yüzüme haykırdı. "Sesini bir daha yükselt de öldüreyim seni!"

Ona karşı gelmemeyi daha çok küçükken öğrendiğim için duygusuz bir yüz ifadesiyle başımı salladım.

Başımı arkaya savurarak saçlarımı bıraktığında yüzümde mimik bile oynamamıştı. Yıllar geçtikçe alışıyordu insan. Ama az kalmıştı bu cehennemden kurtulmama.

Birkaç kez sesli bir şekilde öksürdü ve elinin sırtıyla ağzından akan salyayı sildi. "Git bana bir şeyler hazırla. Açlıktan geberiyorum."

Gözlerimi devirdim ve yanından geçip mutfağa doğru adımladım. Arkamdan homurdandığını duymuştum ama aldırış etmemiştim.

Evin diğer odaları gibi kırık dökük mutfağa girdiğimde ellerimi yıkamaya başladım. Botlarımı ve montumu üzerimden çıkarmamıştım. Ev ayakkabısız ve montsuz gezmek için fazla soğuk ve kirliydi. Her gün evi darmaduman ettiği için evi temizlemeyi bırakmıştım.

Ellerimi havlu ya da peçete olmadığı için üzerime kuruladım ve buz dolabından bir yumurta çıkardım. Ona bir omlet yapacak ve odama geçecektim. Ben kafede bir şeyler atıştırdığım için pek aç değildim.

İşimi bitirdiğimde tabağı elime aldım ve mutfaktan çıkıp salona geçtim. Her zaman oturduğu tekli koltuğun üzerine kurulmuş ve içmeye başlamıştı. Tabağı önündeki sehpaya koydum ve gitmek için arkamı döndüm.

"Bu ne lan!"

Bağırışıyla gözlerimi bir süre yumdum ve geri açıp yönümü ona çevirdim. Öfkeyle gözlerimin içine baktı ve tabağı yere fırlattı.

"Bunu bulamayanlar da var." Dedim düz bir sesle. O burada basit bir omleti beğenmezken dışarıda kaç tane insan açlıktan ölüyordu.

Duyduğu sözlerimle nevri döndü ve ayağa kalkıp tırnaklarını koluma geçirdi. "O bulamayan benim işte akılsız! Getire getire bunu mu getirdin!"

Tırnaklarını haftalardır kesmemişti, dolayısıyla uzamışlardı ve koluma batıyorlardı. Yine de yüzümde mimik oynamadı. "Bıktım senden."

Kolumu iterek bıraktı ve yüzüme tokatını geçirdi. "Asıl ben senden bıktım orospu! Seni yetimhaneden aldığımız güne lanet olsun! O salak karıya kanmayacaktım! Şimdi de öldü gitti! Seni başıma bıraktı!"

"Ben olmasaydım sen çoktan kendi pisliğinde çürümüştün." Dedim sesimde tek bir duygu barındırmadan.

Yüzü sinirden kıpkırmızı olduğunda elini sol yanağıma geçirdi ve sehpaya bir tekme savurdu. Onu sadece izlemekle yetiniyordum. Yanağım yanıyordu ama alışmıştım. Bu daha hiçbir şeydi.

Birkaç adım atıp geriledi ve kendini koltuğuna attı. "Dua et bugün havamda değilim! Yoksa seni dövmeye başlamıştım bile!" Eline içkisini aldı ve odamın kapısını gösterdi. "Defol!"

"Canıma minnet." Mırıltıyla söylediklerimden sonra odama girdim ve kapıyı kapatıp kilitledim. Her zaman yaptığım gibi komidini kapının önüne sürükledim ve kapıya dayadım.

Botlarımı çıkarıp eski yatağımın yanına koydum. Odamdaki küçük lavaboya ilerledim ve yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Şansım bir kez de olsa yüzüme gülmüştü odamda küçük bir lavabo olduğu için.

Kapakları olmayan dolabımdan eşofman ve kazak alıp üzerime geçirdim. Önceden giydiğim taytı ve tişörtü çıkarmamıştım. Beni sıcak tutuyorlardı. Montumu tekrar üzerime geçirdim ve kendimi sırt üstü yatağıma attım.

Yağmur daha da yağmaya başlamıştı. Bu sesi dinlemek beni mutlu eden birkaç şeyden biriydi. Aynı ismim gibi.

Yağmur.

İç çektim ve neden bu hayatı yaşamak zorunda olduğumu tekrar ve tekrar düşündüm. Ben daha bir bebekken beni yetimhaneye bırakmışlardı. Orada bir sene kaldıktan sonra Kerim ve Ceylan beni evlat edinmişlerdi.

Üvey babam ve annem.

Hayatım bildim bileli bok çukurundaydı. Evlat edindiğime sevinemiyordum bile. Hayatım hep şiddetle geçmişti ve geçiyordu da. Kerim, üvey babam, bana ve Ceylan'a hep şiddet uygulardı. Ceylan dayanamayıp intahar ettiğinde geriye ben kalmıştım.

Yağmur.

Geçen seneye kadar okula gitmiş ve Ceylan öldükten sonra okulu bırakmak zorunda kalmıştım. Kerim okula gitmeme izin vermemiş ve çalışmamı istemişti. Evin geçinmeyeceğini bildiğim için zar zor şimdiki işimi bulmuş ve bir kafede çalışmaya başlamıştım.

On yedi yaşındaydım ve okula gidemiyordum.

Her ne kadar yaşadığım hayat şartları bir şeye benzemese de şükretmeye çalışıyordum. Kerim beni dövmediği vakit elim ayağam tutuyordu ve bir işim vardı. Her şey daha kötü olabilirdi.

Günlük düşüncelerimin sonuna geldiğimde incecik yorganıma sarıldım ve duvarın dibine girip ısınmaya çalıştım.

Gözlerimi yumdum ve soğuktan donmamayı diledim.

⚡️

Kurgu ve karakterler hakkındaki ilk düşünceleriniz?

Abiler daha gelecek, merak etmeyin...

Yeni bölümde görüşmek üzere!

Yalnızlığımı alamaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin