Bölüm 7: gerçekler ve şüpheler

14.2K 753 27
                                    

Yedinci bölüm. Keyifli okumalar!

⚡️

Hazırlanıp evden çıkmış ve yola koyulmuştum. Geçen hafta temizleyemediğim evi bugün temizleyecektim. Muhtemelen bütün günümü alacaktı, hatta bitmeyecekti, ama alacağım paraya değerdi. Kerim'in borçlarından kurtulmak istiyordum. Kapıya dadanmalarından bıkmıştım.

Ceketimin önlerini birleştirmeye çalıştığımda başarısız oldum. Kendime acilen yeni bir mont almalıydım. Neyseki kat kat giyinmiştim de üşümüyordum. Üzerimde siyah bir pantolon ve aynı renkte kazak vardı. Pantolonun altına tayt, kazağın altına da ince bir kazak giymiştim. Birazdan çıkarmak zorunda kalacaktım ama, temizlik yaparken terlerdim.

Uzun bir yolun ardından eve geldiğimde zili çaldım. Geçen hafta da beni karşılayan, isminin Halime olduğunu öğrendiğim çalışan, kapıyı açacak zannederken Yamaç'la karşılaştım.

"Hoş geldin." Dedi gülümseyerek, ama gülümsemesinde bir gerginlik vardı.

"Merhaba." Dedim baş selamı vererek.

Kapının aralığında durduğunu fark ettiğinde yana kaydı ve eliyle açtığı boşluğu gösterdi. "İçeri geçsene."

Ona uyup içeri girdiğimde beni doğrudan salona yönlendirdi. Adeta bir dejavu yaşıyor gibiydim. Herkes salondaydı ve beni bekliyor gibiydiler. Tek fark kapıyı Yamaç'ın açmış olmasıydı.

Asaf bey beni gördüğünde hafifçe gülümsedi. "Hoşgeldin Yağmur."

Odanın ortasında durdum ve çantamı sıkı sıkı tuttum. "Hoş buldum."

Yamaç salona girdiğinde Rutkay abisinin yanına geçti ve onun gibi ayakta beklemeye başladı. Asaf bey ve tanımadığım diğer oğulları da koltukta oturuyordu. Oğulları olduğunu söylememişti ama ben öyle tahmin ediyordum. Başka bir açıklaması olamazdı çünkü.

Kimse bir şey demediğinde dudaklarımı dilimle nemlendirdikten sonra konuştum. "Siz bana eşyaların yerini ve nereden başlayacağımı gösterin. Bende işe koyulayım. Eviniz büyük, hemen bitecek gibi durmuyor."

Yamaç diğerlerine baktı ve gergince koltuğu gösterdi. "Biraz oturmak ister misin?"

Kaşlarım çatıldı bu dediğine. Dalga falan geçiyordu her halde. Evlerine temizliğe gelmiştim, çay partisine değil.

Asaf bey çatılı kaşlarıma baktı ve sıkıntılı bir nefes verdi. "Seninle konuşmamız gereken bir şey var."

Yüz ifadesinden bir şeyler olduğunu anlamam zor olmamıştı. Bu tuhaflıkları aştığımızı düşünmüştüm ama yanılmıştım. Belki de ödemeyle ilgili konuşmak istiyordu.

Sözünü ikiletmedim ve karşısındaki üçlü koltuğa oturdum. Diğer ikili çaprazımda kalan ikili koltukta oturuyordu.

"Dinliyorum." Dedim ona merakla bakarken.

Gözlerini oğullarının üzerinde gezdirdikten sonra tekrar bana baktı ve yutkundu. Gerildiği apaçık belliydi ama nedeni bilinmezdi.

"Evet?" Dedim artık konuşması için.

Odada kimse çıtını çıkarmıyordu. Birbirlerine ve ara sıra bana bakmaktan bir şey yapmıyorlardı.

Sabrım taştığında ayağa kalktım. "Buraya tekrar gelmekte hata yaptım."

Yamaç'ın gözleri büyüdü ve bir hışımla ayağa kalkıp önümde durdu. "Dur!"

Çatılı kaşlarla ellerimi iki yana açtım ve sesimi yükselterek konuştum. "Durmamı gerektirecek bir şey söyleyin o zaman! Gerçekten tuhaf davranıyorsunuz!"

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now