Bölüm 65: günlükler ve satırlar

2.9K 296 9
                                    

Günün ikinci bölümü. İlk önce altmış dördüncü bölümü okumayı unutmayın.

⚡️

Eve vardığımızda başımı Yalın'ın omuzundan kaldırdım ve onun peşinden arabadan indim. Rutkay abimin evin kapısını açmasıyla içeri girdik ve salonda ders çalışan Yamaç abimle karşılaştık.

Yamaç abim bizim geldiğimizi gördüğünde başını kitaplarından kaldırdı ve ayağa kalkıp yanımıza geldi. Yalın'la benim saçlarımızdan öptükten sonra bana kocaman sarıldı. "Seni özledim Yağmur'um."

Yalın deminki küskünlüğünü unutmuş gibi eğlenerek kendini gösterdi. "Ben peki?"

Abim benden ayrılıp düşünüyor gibi Yalın'a baktıktan sonra sırtını patpatladı. "Bu yeter sana."

"Allah razı olsun." Dedi Yalın alayla gülümseyerek.

"Ben bir üzerimi değiştireyim, akşam yemeğini ben yapacağım. Babam ve Onur geç gelecek." Rutkay abim bunları dedikten sonra merdivenlere adımladı ve yukarı çıktı.

Yamaç abim de tekrar yerine geçti. Koltuğa oturmak yerine yere oturmuştu. "Hadi sizde derslerinizi yapın yemek hazır olana kadar."

Yalın yandan yandan bana baktığında çaktırmadan başımı onaylar anlamında salladım. Hoca yarına bir matematik ödevi vermişti. Onunkini de yapsam iyi olacaktı.

"O bakışları tanıyorum ben. Sakın ödevini Yağmur'a yaptırma." Dedi Yamaç abim Yalın'a tehditkarca bakarak.

"Yok canım. Nereden çıkardın." Yalın omuz silktikten sonra koşa koşa yukarı çıktı ve gözden kayboldu.

Yamaç abim Yalın'ın arkasında bıraktığı boşluğa baktıktan sonra onaylamaz bakışlarını bana çevirdi. "Sakın Yağmur. Sene sonu sınavlarını da mı sen yapacaksın? Üniversite sınavına da mı ikiniz adına gireceksin?"

"O zamana onu çalıştırırım." Dedim onu ikna etmek istercesine. Ama doğruyu söylemek gerekirse buna bende pek inanmıyordum. Yalın okulun her kelimesinden nefret ediyordu.

"Neden buna inanmıyorum acaba." Bıkkınlıkla nefesini verdikten sonra eliyle beni kışkışladı. "Hadi git de derslerini güzel güzel yap. Pardon, derslerinizi."

Ona şirince sırıtmaya çalıştıktan sonra yukarı çıktım ve odama girdim. Üzerimi değiştirdikten sonra yarın için okul çantamı hazırladım ve çalışma masamın başına geçtim.

Yalın'ın çaktırmadan çantama attığı ödev kağıdını çıkardım ve dudaklarımı ısırarak yapmaya başladım. Beni nasıl manipüle ediyorsa ona bir türlü kıyamıyordum.

Yaklaşık yarım saat sonra ödevini bitirdiğimde kendi ödevimi de yaptım. Zaten aysını olduğu için sadece geçirmem gerekmişti.

Yemeğin olmasına daha zaman olduğu için doğum günüme Doğu'nun aldığı kitaplardan bir tanesini aldım ve okumaya başladım. Hiç fırsatım bile olmamıştı kapaklarını açmaya.

Altını çizdiği satırları görünce dudaklarımda bir gülümseme oluştu. Ona mesaj atmak istiyordum ama bir yandan da onu darlamak istemiyordum. Yamaç abim evdeyse o da evdeydi ve muhtemelen dinleniyordu. Yarın ona gitmek için babamdan izin alacaktım ama. İçim rahat etmiyordu.

Yaklaşık yirmi dakika kadar kitap okuduğumda kapım çalındı ve açıldı. Bir an sonra adama Rutkay abim girdi. "Yemek hazır."

"Geliyorum." Sandalyemden kalkıp abimin yanına gittim. Yalın'ı da çağırdıktan sonra beraber aşağıya indik.

Masaya geçtiğimizde boş olan iki sandalyede göz gezdirdim. "Babam ve Onur abim ne zaman gelecek?"

Abim duvarda asılı olan saate baktıktan sonra gözlerini bana çevirdi. "Daha iki saat var onların gelmesine."

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now