Bölüm 60: ameliyatlar ve bekleyişler

3.3K 328 16
                                    

Sadece ağlıyor ve Doğu'nun hareketsizce yatan bedenine sarılıyordum. Aklım işlevini yitirmiş gibiydi. Normal bir şekilde düşünemiyor ve ne yapacağımı bilemiyordum.

Başımı Doğu'nun boynundan kaldırdım ve kapalı gözlerine baktım. Kanla kaplanmış ellerimle yanaklarından tuttum ve hafifçe sarstım. "Doğu, lütfen uyan."

Ellerimi yüzünden çektim ve gözlerimin önüne getirdim. Ellerimi inceledikten sonra Doğu'ya baktım, daha sonra da o adama. "Her yer kan."

Nefeslerim sıklaşmaya başladığında kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Şu an bir panik atağın sırası değildi. Acilen kendime gelmeli ve bir şey yapmalıydım.

Aklıma cebimdeki telefon geldiğinde bir hışımla çıkardım ve titreyen parmaklarımı ekranda gezdirdim. Aradığım şeyi bulunca telefonumu hoparlöre aldım ve ellerimi tekrar Doğu'nun yarasına bastırdım.

Arama yanıtlandığında kişinin konuşmasını beklemeden ben konuşmaya başladım. "Lütfen yardım edin! Her yerde kan var! Doğu gözlerini açmıyor! Ne yapacağımı bilmiyorum!"

O kadar çok ağlıyordum ki hattın diğer ucundaki çalışanı duyamıyordum. Sadece derdimi anlatmaya çalışıyordum.

"Polis de gelsin! Babam de gelsin! Her yer kan! Doğu ölmesin! Göğsünden vuruldu! Kalbi delindi! Canı acıyor! Gözleri kapalı! Lütfen yardım edin!"

Yaşlarla dolmuş gözlerimi telefonuma çevirdiğimde siyah bir ekranla karşılaştım. Şarjım bittiği için ağlamam çoğaldı. Anlattıklarımı duymadılar diye ödüm kopuyordu.

Hırkayı yarasına bastırmaya devam ederken beni duyması içim tekrar bağırdım. "Doğu! Lütfen kalk! Korkuyorum!"

Hıçkırıklara boğuldum ve başımı iki yana salladım. "Benim yüzümden! Benim yüzümden! Niye beni korudun ki! Niye önüme atladın! Ben zaten alışkınım acı çekmeye! Sen olmamalıydın!"

Bedenimdeki güç tükendiğinde başımı yorgunca sevgilimin göğsüne yasladım ama ağlamayı bırakmadım. Hırkamı göğsüne bastırıyordum ama bir işe yaramıyordu. Göğsü inip kalkmıyor gibiydi.

Bir elimi yarasına bastırırken boşta kalan kolumla ona sarıldım ve fısıldayarak konuştum. "Ne olur ölme. Seni çok seviyorum. Lütfen."

Aradan ne kadar dakika geçti bilmiyorum. Birden kapı açıldığında ve içeri sağlık görevlileri girdiğinde omuzlarım hissettiğim rahatlamayla az da olsa çöktü.

Kollarımda eller hissettiğimde direnmedim. Beni ondan ayırdıklarında sesimi çıkarmadım. İleri oturtulduğumda üzerime birisinin eğildiğini yarı buçuk gördüm. Bana sesleniyordu ama ben cevap veremiyordum. Başım ağrıyor ve dönüyordu.

Daha fazla dayanamadığımda gözlerimi yumdum ve bu kabusun geçmesini diledim.

⚡️⚡️⚡️

Yavaş yavaş kendime gelmeye başladığımda olanlar da bir bir beynime dolmaya başladı. Uyanmıştım ama gözlerimi açmak istemiyordum. Duyacağım şeylerden ölesiye korkuyordum.

Saçlarımda bir elin gezindiğini hissettiğimde daha fazla dayanamadım ve gözlerimi araladım. Tahmin ettiğim gibi bir hastane odasındaydım.

Başımı yana çevirdiğimde Rutkay abimle karşılaştım. Uzandığım yatağın yanına bir sandalye çekmişti ve orada oturuyordu.

Abim uyandığımı görünce yutkundu ve gülümsemeye çalıştı. Bu girişimi başarısızlıkla sonuçlandığında dudaklarını araladı. "İyi misin güzel kızım?"

Başımı sağa sola salladım ve ağlamaya başladım. Yatakta doğrulmaya çalıştığımda abim bana yardım etti. Kollarımı tutan ellerinden tuttum ve ona umutla baktım. "Doğu, iyi mi?"

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now