Bölüm 45: balonlar ve elbiseler

4.9K 407 18
                                    

Kafede yaşanan olaydan sonra aradan bir ay geçmişti. Bu süreç boyunca o adamdan ne bir mesaj ne de bir not almıştım. Her şey normale dönmüş gibiydi.

Doğu'dan ise bir mesaj bile almamıştım. En son bana bir daha mesaj atmayacağını söylemişti ve atmamıştı da. Bu süreç boyunca onu hiç görmemiştim. Yamaç abim kendisini derslere verdiği için bence o da yoğundu.

Yine de ondan mesaj almamak beni bir mutsuzluğa düşürmüştü. Acaba bir kız arkadaş mı yaptı diye düşünmeden edemiyordum. Bu beni üzmemesi gerekiyordu ama üzülüyordum işte. Sandığımdan daha fazla hoşlanıyordum Doğu'dan, bunu fark etmiştim.

Etmez olaydım.

Hafta sonu olduğu için rahat kıyafetler giymiştim. Sabah erkenden uyanmış ve işlerimi halledip hazırlanmıştım. Bu bir ay boyunca huzurumuz bozulmadığı için mutlu hissediyordum.

Odamdan çıktım ve merdivenlerden aşağıya indim. Evde ses seda yoktu. Salona girdiğimde ve etrafı gördüğümde dudaklarım şokla aralandı.

"İyi ki doğdun Yağmur!"

Yalın'ın elinde bir pasta vardı ve en önde duruyordu. Onun arkasında babam duruyordu ve ellerini omuzuna koymuştu. Yamaç ve Onur abim yan yana, Rutkay abim de diğer tarafta duruyordu.

Ailem karşımda duruyor ve bana gülümseyerek bakıyorlardı. Benim bile hatırlamadığım doğum günümü hatırlamışlar ve erkenden kalkıp süslemişlerdi evi.

İlk defa doğum günüm kutlanılıyordu.

Yalın bir adım öne çıktı ve sabırsızlıkla pastayı bana yaklaştırdı. "Hadi mumları üfle!"

Yamaç abim gelip yanımda durdu ve elini belime yerleştirdi. "Önce dilek tut."

Ağlamamak için kendimi zor tutarak gözlerimi yumdum. Kalbimden geçeni diledikten sonra gözlerimi tekrar açtım ve mumları üfledim.

Beni alkışladıklarında mutlulukla gülümsedim ve gülen yüzlerine baktım. Etrafımda duruyorlar ve bana mutlulukla bakıyorlardı.

Babam kollarını açıp bana sarıldı ve beni göğsüne bastırdı. Sesinde bir burukluk ama aynı zamanda da büyük bir mutluluk vardı. "İyi ki doğdun güzel kızım."

Babamın yanaklarından öptüm ve bu sefer Rutkay abime sarıldım. Kollarını etrafıma sıkıca sarmış ve saçlarıma öpücükler kondurmuştu.

Sıra Onur abime geldiğinde bana gülümsemiş ve saçlarımı sevmişti. Yamaç abim dayanamayarak beni ondan koparmış ve beni sağa sola sallayarak sarılmıştı.

Yamaç abimden de ayrıldığımda Yalın'la sarıldık. Titrek bir nefes verdi ama kocaman gülümsedi. "İyi ki varsın."

Hissettiğim duygusallıkla ıslak gözlerimi kuruladım ve aileme büyük bir sevgiyle baktım. "Sizde iyi ki varsınız. Çok teşekkür ederim."

Yamaç abim ağlama noktasına geldiğimi gördüğü için yanağımı işaret ve orta parmağıyla sıktı. "Yeter bu kadar duygusallık. Pastamızı yiyelim."

"Önce kahvaltı, sonra pasta." Dedi babam kahvaltı masasını göstererek.

Yalın pastayı masanın boş olan bir yerine bıraktı ve sandalyesini çekti. "Bir şey yiyelim de. Çok acıktım."

Masaya adımladığımızda Yamaç abim benim sandalyemi çekti ve eliyle sandalyeyi gösterdi. "Oturun prensesim."

Yerime geçtim ve kızarık yanaklarla masaya baktım. "Teşekkür ederim."

Yalın gözlerini hevesle etrafta gezdirdikten sonra bana baktı. "Elimizden geleni yaptık. Sen mutlu ol diye sabah erkenden kalktık ve evi süsledik. Sevdin mi?"

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now