BÖLÜM:9 (+18)

42.8K 572 49
                                    

Alarmın berbat sesiyle gözlerimi araladım. İsyan ede ede yataktan kalkıp banyoya gittim ve işlerimi hallettim. Başım çok kötü ağrıyordu ayrıca boğazımda da bir ağrı vardı. Kendimi çok halsiz hissediyordum.

Üşütmüş olmalıydım.

Yine de kendimi biraz toparlayıp balkonuma çıktım ve havaya baktım. Hava buz gibi olduğu için kalın giyinsem iyi olacaktı. Aksi takdirde daha kötü hasta olma ihtimalim yüksek.

Dolabımı açıp siyah kumaş pantolon ve siyah bluz aldım. Giyip siyah paltomu da üstüme çektikten sonra son olarak beyaz şapkamı ve atkımı taktıktan sonra hazırdım. Biraz fazla abartmış olabilirim ama soğuk havada yapılması gereken tek şey kalın giyinmek.

Telefonumu ve boranın dün gece evime gelip dış kapının yanındaki küçük dolaba bıraktığı anahtarı alıp evden çıktım.

Dün Çiçek de olduğum için evime bırakmak yerine o dolaba bırakmıştı.

Aşağıya indiğim de Ahmet abi siyah arabasıyla beni bekliyordu. Yanına gidip tebessüm ettim. Bu adam gözüme nedense çok tatlı geliyordu.

"Günaydın Ahmet Abi." Diyip arabanın kapısını açtım. O da günaydın dedikten sonra arabaya binip Bora'nın evine götürdü beni.

On beş dakika sonra nihayet eve gelmiştim. Ahmet abiye teşekkür edip arabadan indim ve eve doğru yürüdüm. Montumun cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açmamla gördüğüm şeyle bir şok yaşadım. Etraf o kadar dağınıktı ki sanki içeride ordu savaşmış gibiydi. Bora dün gece burda ne yaşamışsa yediği herşeyi etrafta öylece bırakmıştı. " Of be Bora ne kadar dağınık birisin sen ya. Bir an önce şurayı toplamazsam kusabilirim." Ama ilk önce şu pasaklı adamı uyandırmamız lazımdı...

Daha önce hiç yatak odasına girmediğim için nerede olduğunu bilmiyordum. O kadar çok oda vardı ki tek tek gezip Bora'nın odasını bulmak zor olacaktı. Yukarıya çıkıp bir odanın kapısını açtım ve bingoo. Tek de Bora'nın odasını bulmuştum. Neden bu kadar sevindiğimi ben de anlamadım.

Odaya girdiğim de yatağında yüzü koyun yatan ve üzerinde hiçbir şey olmayıp sırtındaki kaslarını gözler önüne seren bir adet Bora yatıyordu. Onu böyle görünce küçük bir tebessüm edip yanına yaklaştım. Yatağa oturup elimi yavaşça sırtında gezdirdim. O kadar güzel uyuyordu ki hiç uyanmasın istiyordum.

Onu böyle saatlerce izleyebilirdim.

Ellerimi saçlarına götürüp kumral saçlarını hafif hafif sevdim. Biraz izledikten sonra yaklaşıp dudağını öptüm. Nasıl derin bir uykusu varsa artık, hala uyanmamıştı. Bana böyle yapsalar direk uyanırdım.

Bu sefer dudaklarımı dudaklarına uyanması için sertçe bastırdım ama yine uyanmadı.

"Hem, dün doğru düzgün göremediği için beni şu hasta halimle sabahın köründe buraya çağırıyor, hem de uyanmıyor. Paşama bak." Diye kısık sesle isyan ettim. Daha fazla dayanamayıp omuzunu hafifçe dürttüm.

"Bora , uyan hadi ya ne bitmez uykun varmış." Sesimin berbat çıkmasını daha yeni farketmiştim. Yutkunurken bile boğazım acıyordu. Bir kere daha omuzunu dürttükten sonra yerinde kıpırdandı.

"Dur be güzelim , saat daha çok erken." Uykulu sesi bile çok çekiciydi. İç çekip kollarımı göğsümde birleştirdim. "Çağırmasaydın o zaman beni buraya. Gidiyorum ben." Gidecekken kolumu sertçe çekince yatağa sırt üstü düştüm. Bora da  kollarını belime getirip kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Uykulu sesiyle tekrardan konuştu.

"Sadece yarım saat daha uyumama izin verirsen bir sürprizim olucak sana"

"Sürpriz mi? Ne sürprizi? Hediye mi aldın? Yoksa romantik beyler gibi yatağa kahvaltı mı getireceksin? Ya da-" ard arda sorduğum saçma sorulardan sonra dudağımı öpüp susturmayı başarmıştı.

SEKRETER (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin