4. BÖLÜM

24 6 1
                                    

Sabah uyandığımda annem günlüğümle başıma dikilmiş uyanmamı bekliyordu. Gözlerimi açtığım an sistemle "neden yazmadın bunu en ince ayrıntısına kadar yazman gerektiğini biliyordun, bazı şeyleri pervasızlık yaparak düzeltemezsin" dedi "sana da günaydın annecim yazarım birazdan" dedim ve elimi yüzümü yıkamak için odamdaki banyoya yöneldim. Annem konuşarak odamdan ayrıldı. Kahvaltıya inmeden önce günlüğümü yazdım eğer bir daha unutursam annem bu sefer her gece yazana kadar başımda bekler öyle uyumama izin verirdi. Kahvaltıya indiğimde mis gibi omlet kokuyordu.

Hemen kahvaltımı yaptım ve hazırlanıp okul servisini beklemeye başladım. Okulumun tek kötü yanı servisle bile kırkbeş dakika uzaklıkta olması. Tüm gün boyunca okulun bitmesi için meleklere dua ettim. Çıkış zili çaldığında yanımdan geçen birisi omzuma çarptı ve düştüm. Bana döndüğünde " daha dikkatli olamaz mısın" diye kızdım. Gözlerimin içine bakıyordu bakışları içime işledi " yanlış yoldasın seni tekrar uyarmicam" dedi ve sonra ilkildi sanki az önce bana kızan o değilmiş gibi " özür dilerim lütfen beni bağışla" diyip eğilip beni yerden kaldırdı.

O kadar şaşırdım ki tepki veremedim. Annem haklı diğer insanlar için böyle şeyler normal olabilirdi ama bizim gibi uyanış içerisinde olan kişiler için işaretler çok önemliydi. Bu bana verilen ilk işaret mi diye düşünürken dün lavabodaki kızın sesi kulaklarımda yankılandı ~doğru yoldasın~ ve şimdi de ~yanlış yoldasın~ diye bir mesaj aldım. Neye göre doğru neye göre yanlış yoldayım. Yol boyunca bunu düşündüm. Eve geldiğimi fark edince annemin yanına koştum. Dünden başlayarak olayları anlattım annem bana " atladığın bir şey olabilir seninle ilgilenen Tanrıça'ya saygısızlık mı yaptın?" Diye sordu ama ne yaptığımı hiç bilmiyordum annem "başka bir Tanrı'ya dua mı ettin, onunla alay mı ettin, gücünü mü hafife aldın" diye tekrar sorular yöneltti. "Aslında okul daha çabuk bitsin diye meleklere dua etmiştim sonrasında çocuk çarptı işte ama anne görmen lazımdı gözleri çok garip bakıyordu ürktüğümü hissettim çocuktan değil ama o an sanki donmuş gibiydim ve o da ne olduğunu fark edemedi söylerken çok ürkütücüydü ama sonrasında ne olduğunu bilmiyor gibi benden özür diledi","doğru yolda olmadığını söyledi sadece sana kızım senin dualarının sahibi ve yardımcın Lilith buna daha çok dikkat etmen gerek artık. Tanrıçalar çok şevkatli olabilirler ama saygısızlık yapıldığında  çokta acımasız olurlar" anneme teşekkür ettim ve odama çıktım.

Hazırlanıp tekrar aşağıya indim. Lilith ile tanıştığım o ormanlık alana gitmek için yola çıktım. Oturup orda meditasyon yapmak istiyordum sonuçta orda keşfetmiştim Lilith'le iletişim kurabileceğim en mantıklı yer orası diye düşünüyordum. Bir sunak ya da bir mabet gibi...

Oraya vardığımda Lilith için dualar etmeye başladım. Sonucun hüsran olduğunu düşünmeye başladım ve iki buçuk saat sonrasında ümidimi tamamen kaybedip getirdiğim örtünün üzerine uzandım ve gökyüzünü izlemeye başladım. Orda uyuya kalmışım uyandığımda hava kararmaya başlamıştı. Evim çok uzak olmadığı için çok endişelenmedim annemi arayıp haber vermem gerekiyordu. Telefonumu elime alıp annemi aradım o beni zaten  birkaç kez aramış "annecim hemen gelicem" "büyümeye başladığını anlıyorum küçük hanım ama hemen evde olucaksın" "bende seni seviyorum" diyerek kapattım.

Ayağa kalktığım an korku ile geriledim. Etrafımda bir sürü tüy vardı çok korkunçtu sakinleşip bir tanesini elime aldım. İçimi tekrar o hoş huzur kapladı birkaç tane de farklı olanlardan aldım ve evin yolunu tuttum. Kulaklığımdan ~ Jane Maryam~ açtım. Bisikletimi normalden daha hızlı sürüyordum. Lilith gecenin Tanrıçası olsa bile annem de bizim evin Hades'iydi.

Anahtarı tam kapıya takmaya çalışırken annem kapıyı açtı " Hecate'ye şükür nerdesin sen korktum aramalarıma da cevap vermedin ayrıca baban içerde seni görmek istiyor yemek de yemedin ellerini yıka ve masaya geç","ne, anne hepsini anlıyorum ama o adam neden burda","seni görmek için gelmiş" içeri geçerken sinirden ellerim titriyordu. Spritüel yolumda ona ihtiyacım yoktu burda olması bile çok saçmaydı.

"Senin burda ne işin var bilmiyorum ama umarım işin bitmiştir ve bir an önce defolup gidersin"," Umay sen benim de kızımsın bu şekilde sivri dilli davranarak benim kızım olduğunu kanıtlıyorsun", "bi işin yok yani, o zaman kapının yolunu zaten biliyorsun zamanında sevgilinle el ele burdan çok cesur çıkmıştın neden kuyruğunu sıkıştırıp geldin bilmiyorum ama evde bir pisliğe ihtiyacımız yok". Kovdukça yaklaşmaya çalışıyordu. Sinirden gözlerim dolmuştu ama beni asla tanımadığı için özlediğimi ve kızgınlığımın ona olan özlememden dolayı olduğunu düşünüyordu. Gözleri dolmuş bir şekilde bana yaklaştı " kızım lütfen konuşmamıza izin ver" bunu dediği an üzerine yürüdüm "Lilith' den tek dileğim seni sözde kutsal erkekliğinle lanetlemesi" bunu dediğim anda geriledi arkamdaki anneme baktı.

Kapıdan çıkarken bana döndü "lütfen kızım" dediği anda çığlığı bastım "evimizden defol" negatif enerjimiz o kadar yüksekti ki kendimi kontrol edememiştim. Etraftaki tüm kağıtlar ve hafif şeyler etrafa saçılmıştı.

Uyandığımda gece saat 03.00'ı geçiyordu annem ve abim yatağımın yanındaydı. Annem saçlarımı okşuyor abim ise yanımda birkaç kitabı açmış merakla birşeyler arıyordu. Annem uyandığımı fark etti " oh Hecate' ye şükür, Kaan uyandı" diyerek abimin koluna dokundu. Neler olduğunu hatırlamıyorum en son babama bağırmıştım "sakin ol sadece bayıldın güzelim çok sinirliydin ve içindeki negatif enerjiyi boşalttın, bu normal ama bu kadar büyük bir enerjiyi bu kadar az bilgiyle nasıl yaptığın bilmiyoruz. Abim bunu araştırıyor şuan dinlen biraz bende sana çorbanı getiriyim" diyerek odamdan çıktı.

Abim hala kitapları karıştırıyordu elimdeki tüyleri hiç bırakmadığımı fark ettim. O kadar sıkı tutmuştum ki tırnaklarım avucumun içine batmıştı. Elimi kaldırdım ve abime gösterdim. Kenara bırakıp komodinimden suyumu aldım içtikten sonra tekrar abime dönüp yatağımda toparlandım. "Abi bunlar Lilith ile iletişime geçmek için gittiğim o ormanlık piknik alanındaydı, çok fazlaydı, kuş tüyü ama hangi kuşun bilmiyorum babama da nasıl oldu bilmiyorum". Elimden tuttu ve " sakin ol onlar baykuş tüyü" baykuş Lilith'in hayvanıydı elimden hiç bırakmamıştım. Demek ki sinirimi bu şekilde dışarı aktarabilmiştim. Lilith yanımda olduğunu göstermişti bir kadın düşmanına karşı tek olmadığımızı  göstermemi sağlamıştı.

Anneme bu durumu anlattığımda babamın normalden daha çok korktuğunu anlattı. Hatta öyle ki anneme ~senden bile bu kadar korkmamıştım~ demiş. Buna sevindim artık bana yaklaşamazdı. Biraz olsun kendimi dinlenmiş hissediyordum günlüğümü yazıp uyumak için tekrar yatağıma uzandım.

Annemle abim bunun çok zor ve gerçekten güçlü bir cadının yapabileceği bir iş olduğu  için benimle gurur duydular ve odalarına geçtiler. Bende rahatlamak için bir frekans açıp uykuya daldım.

Işıkla kalın sevgili okurlarım...

BİR TANRIÇA'NIN DOĞUŞUWhere stories live. Discover now