Bölüm 2

1.9K 174 16
                                    

O notun ardından dört gün geçmişti. Bir daha olmaması rahatlamama sebep oluyordu ister istemez.

Dün akşam öğrendiklerimi tekrar etmek adına ders kitaplarımdan birini elime alırken, yan okuldan çıkan bir kaç grup içeri girdi. Ertem amcanın kurallarından biriydi; onlar sana bir şey sormadan yanlarına gitme.. O yüzden başımı kaldırıp hepsine hoş geldiniz dedikten sonra geri çevirdim kitaba. 2. Öğretim olmak biraz yorucu oluyordu, ama çalışmak için de başka yolum yoktu. Zaten oldukça da seviyordum işimi. Ertem amca, Sultan ablanın eşiydi. İkisinin de ikinci evliliği olduğundan biraz yaşlıydi ondan. Ama yine de, onlardan daha iyi anlaşan ve birbirine aşkla bakan başka kimseyi görmemiştim ben. Birinci eşinden aşırı derecede şiddet gördüğü için ilk bebeğini ölü doğurmuş ve bir daha da çocuğu olmamış Sultan ablanın. O yüzden ikisi de bir başka severleri beni. Tabii ben de onları.

Öğrenciler grup halinde gelip de ellerindeki kitapları önüme koyarken, şaşkınlıkla baktım. Hepsi değişik şiir kitapları almıştı çünkü.

"Proje ödeviniz falan mı var?"

"Yo, şiir okumayı seviyoruz."

"Peki." deyip gülümseyerek tek tek kasaya okuttum ve poşetlere koyarak verdim. Parayı ödeyip de çıkarlarken bir kız "Şuradaki kitapların bir ikisinin yerini bulamadık, karıştırmamak için de koymadık bilmediğimiz bir yere." dedi. "Kusura bakmazsınız umarım."

Ertem amca gözlüklerin arkasından gülümserken, "Önemli değil." dedim. "Ezbere biliyorum yerlerini, yerleştirmek zor olmayacak."

Öğrenciler çıkarken, şiir kitaplarının olduğu yine doğru yürüdüm. Masadaki kitaplara bakıp da, yerleştirmeye başladığım sırada en alttaki kitabın altında ikiye katlanmış siyah bir kağıt gördüm. Üzerinde ismim yazıyordu. Kağıdı açıp da içerisindeki şiiri okuyunca gözlerimi devirerek geri kapattım. O öğrencilerden biri ise eğer, hepsi benden küçüktü. Gülerdim ancak bu duruma yani.

Etrafı toplayıp da kimse gelen giden olmayınca bilgisayarı açarak önce satılan kitapları girdim, daha sonra şarkı dinlediğim siteye.

Şarkı bitince "Bundan sonra takipçilerden gelen şiirleri de okuyacağım." diyerek şiire başladı.

Bir gece
Gecede bir ben
Benim içimde sen
Senin gözlerin karanlığa alışmaya çalışır
Benim gözlerim senin güzel gülüşüne
Sen görmezsin beni
Ben ise görmem senden başka kimseyi

Şiir fazla tanıdık gibiydi. Sanki okumuştum bir yerlerde. Ama çocuk takipçilerden demişti. Ünlü biri değilse ben nereden duymuştum peki? Kağıt. Buruş buruş yaptığım siyah kağıdı ayağımın altındaki kâğıt dolu çöpten alıp açtım. Aynı şiirdi.

Demek aynı yeri dinliyoruz, belki de tesadüftür deyip peşi sıra çalan şarkıyı dinlemeye devam ettim ve önümdeki ders kitabına odaklandım. Şiirlerden, notlardan ve saçma sapan takıntılı kişilerden daha önemli bir şeyim vardı, dersler. Annem ölmeden önce ona bir söz vermiştim çünkü, babam beni kimsesizler yurduna atmadan bir kaç gün önce. Zaten sitenin yüz binlerce takipçisi vardı, birçok kişi ile aynı yeri dinlemem olasıydı yani.

Kağıdı tekrar çöpe atacağım sırada vazgeçerek ani bir hareketle kitabımın arasına koydum ve ders çalışmaya devam ettim. Akşama kadar pek giden gelen olmamıştı, akşam da her yeri güzelce temizledikten sonra oradan çıkarak okula doğru yol aldım.

Otobüs beklediğim sırada durup korna çalan arabaya döndüm yavaşça. Bizim dükkanın yanındaki okulun öğrencileriydi. Kaşlarımı çattığım sırada kahkaha atarak uzaklaştılar oradan. Sonra anladım o hareketi bana değil de yanımdaki çocuğa yaptıklarını. Çocuk durağın camına dayanmış, kapişonunu başına çekmiş, elleri cebinde şarkı dinliyordu. Ona gülüp giden çocukları görmemişti büyük bir ihtimalle, ya da çok güzel umursamamış gibi yapıyordu. Ona baktığımı anlayıp da gözlerini bana çevirince gülümseyerek başka yöne çevirdim bakışlarımı. Çok pis yakalanmıştım. Ve paniklemiştim.. Allah'tan otobüs de tam zamanında gelmiş ve kurtarıcım olmuştu.

Otobüse binince akşam vakti oldukça dolu olduğu için boş yer bulamamış ve biraz ilerleyip kulaklıkları kulağıma takmıştım. Okuldan dönerken gecenin bir vakti olduğundan, en sevdiğim kısım otobüse binme kısmı oluyordu. Ama şu an pek öyle diyemezdim maalesef.

Kimliksiz NotlarDonde viven las historias. Descúbrelo ahora