Bölüm 3

1.5K 155 34
                                    

Akşam eve girince, ki akşam dediğim gecenin onuydu, "Açım anlıyor musun?" diyerek yanıma oturdu Cem. Koca gözlü, kız gibi kiraz dudaklı, cılız gibi duran ama öküz gibi güçlü, kırpıştırdığında birbirine girecek sandığınız kadar uzun kirpikleri olan ve benimle hemen hemen aynı boyda biriydi Cem. Tamam ya, beş on santim uzundu benden. Tamam, kabul. Ben kısayım.

"Ne yapmamı bekliyorsun?"

"Yemek?" Sorarcasına bana bakınca başımı iki yana salladım. "Uykum var."

"Ama çok açım."

"Ama çok uykum var." dedim bana yaptığı gibi yapıp ona dönerek. Gözlerini gözlerime dikmişti ve bu onun için savaş ilanı demekti. "Cidden çok uykum var."

"Ben de açlıktan ölürüm artık sen uyurken." Her insanın yiyip yiyip kilo almayan bir kankası olurdu ya, hah işte bizdeki de ben değildim de Cem'di. Sadece üç yıl kalmıştım kimsesizler yurdunda ve Cem doğduğundan beri oradaydı. Bir çok kızdan daha iyi anlaşmıştım onunla. On sekizimize girince de birlikte ayrılmıştık. Benden sadece dört ay büyüktü, ama sanki on yaş var gibiydi aramızda. Şöyle demişti bunu ilk söylediğim zaman, "Çocuk olmama hiç izin vermediler ki. Ben yetişkin olarak doğdum. Ağlamadım doğduğum zaman, büyüyünce de izin vermediler gülmeme." Biz baş başayken çocuk gibiydi ama başkalarının yanında abilik taslamaktan gurur duyardı hep. Ben de gurur duyardım..

"Of ama ya. Cidden off." Ayağa kalktığım sırada "Salata yaptım ben." diyerek benimle beraber kalktı. "Patlıcan da aldım." Yüzüme doğru eğilip şirince bana bakınca "Fırına koyar ve salatamı yiyip yatarım. Anlaştık mı?" dedim.

Elini yumruk yapıp omzuma iki kere hafifçe dokundurdu ve sonra iki parmağını yukarı kaldırıp zafer işareti yaparak güldü. Bu, anlaştığımıza dair sessiz bir sözdü. Gülerek patlıcanları soydum ve onlar kızarıp da kıyma kavrulana kadar bir yandan onlara bakıp bir yandan da dolaptan çıkarttığım salatayı yemeye başladım. Yemek hazır olduğunda ben de salatamı bitirmistim.

"Hey! Onu ikimiz için yapmıştım."

"Üzgünüm." dedim dudaklarimı büzüp. "Bu kadar güzel salata yapmayı bırakmalısın." Yaptığım karnıyarığı fırına atıp dakikasını ayarladıktan sonra "Iyi geceler." diyerek odama attım kendimi. Yayın gece boyunca devam ediyordu ve evde Cem'e zorla aldırdığım wifi vardı ama ben telefonu çantamdan çıkarıp kulaklıkların birbirine geçen kablolarını ayıramayacak kadar yorgundum. Kendi kendine ayrılan kulaklık kablosu yapılana kadar kimse bana teknoloji ilerledi demesin kardeş.

Her zamanki gibi gecenin bir yarısı uyandım sonra uykumdan. Cem'i uyandırmak istemediğim için sessizce çantama uzanıp kulaklıkları aldım ve telefonun ekran ışığını kısarak siteyi açtım. Cem, en ufak bir sese uyanırdı. Yağmur yağdıgında, Şimşek çaktığında asla uyuyamazdı bu yüzden. Babasından işkence gördüğünü biliyordum ve bu yüzden bu kadar tedirgin olduğunu da.

Siteyi açınca yayının devam ettiğini gördüm. Sessizce kulaklığın diğer tekini de takarak sesi biraz daha açtım. Şarkı çok güzeldi.

Rüyamda seni gördüm.  Ve sonsuza dek uyumak istedim.

Evden ses gelince kulaklığı çıkartıp sesi dinlemeye başladım. Iç çekiş gibiydi. Cem'di bu.

Kulaklığı kulağımdan çekip yataktan kalktım ve onun odasına doğru yürüdüm. Beni görünce uyuma numarası yaptı. Numara yaptığını biliyordum, çünkü ses çıkartarak gitmiştim odasına. Uyuyor olsa bile uyanıp bana sövmesi gerekirdi.

"Beni kandıramayacağinı biliyorsun değil mi?" dedim yatağın kenarına oturup. "Ben duymayayım diye tuttuğun nefeste boğulup öleceksin bir gün. Yapma bunu. Ağlamak acizlik değil ki. Sen Hep kahramanımsın benim. Hep güçlüsün benim için."

Kalkıp sarıldı bana.

"Sen de benim kahramanımsın be kandeş."



Kandeş** Kanka,anne,kardeş.

Kimliksiz NotlarWhere stories live. Discover now