4.Bölüm ♛ Çocukluk Aşkı

744 86 22
                                    

Votelarınızı ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum. ♥

Yanağıma sert bir tokat yemiş gibi bakakaldım. "Ne?"

Soluğum, Morth'un dediği şeylerden dolayı kesilmişti ve kulağıma dolan sözcükleri anlamlandıramıyordum. Sanki cümleleri her tarafı yıkıma uğratacak birer gülle gibiydi. Şimdi benim göğüs kafesimi paramparça edip kalbimi söküyordu. Bu, daha önce hiç tatmadığım his, acı bir tat veriyordu; çok ama çok güçsüz hissettiriyordu.

Sanırım âşık olmak böyle bir şeydi. Güzel şeyler yaşanınca vanilya kremalı pasta yiyormuş hissine kapılıyordum; kötü bir şey olunca da sanki fena halde acı bir biberi ağzıma boca ediyormuş gibi hissediyordum.

"Dianthus," dedi Morth sakince. "Bu senin için en iyisi."

"Gerçekten en iyisi bu mu?" diye sordum sesimin yüksek çıkmasına engel olamayarak. Gözlerim dolmuştu ve dibimde soğan varmış gibi yanıyorlardı. "Beni böylece bırakman mı?"

Morth bana doğru bir adım yaklaştığında ben de bir adım geriledim.

"Aptal, aptal, aptal Morth!" diye haykırdım gözümden akan yaşlara engel olamayarak. Tıpkı bir çocuk gibi göründüğümü biliyordum fakat içimdeki hisleri dışıma yansıtmazsam patlayacak gibiydim. "Beni sevdiğini düşünmüştüm. Beni Minda ve diğerleri gibi kullanıp atacağını bilsem sana karşı hislerimin oluşmasına engel olurdum."

"Seni kullanıp atmıyorum, Dianthus!" dedi benimkine nazaran daha düşük ama normal şartlara göre yüksek olan ses tonuyla. "Eğer böyle düşünüyorsan beni hiç tanımamışsın demektir. Seni hiç kullanmadım."

Bu belki doğru, belki yalandı. Onun yatağına hiç girmemiş olmam beni kullanmamış olduğu anlamına gelmezdi. Buraya kadar hayallerimi süsleyen ve meşale gibi aydınlatan bir ana karakter olup sonradan tüm bu hayallerimi vahşi bir hayvan gibi pençeleriyle yırtıp atması da buna girmez miydi?

Yanağıma düşen gözyaşını sanki gururumu yerlerde paspas etmişim gibi hissederek hızlı bir şekilde sildim ve yalandan gülümsemeye çalıştım. "Bana şu ana kadar kattığın her şey için teşekkür ederim. Sana mutluluklar diliyorum. Umarım daha da çok yaşayacağın sorunların, tüm o baskıların ezici düşüncesini hafifletecek ve sana daha iyi hissettirecek yeni birini bulabilirsin."

Morth cevapsız kaldı ve okyanusları andıran derin gözlerini kaçırdı benden, başka bir tarafa çekti bir kukla gibi. Ben de onu geçip yavaşça yürümeye başladım, galiba aşk Ravozski Ceylanı'na göre bir şey değildi. Bunun hayal kırıklığı tüm bedenimi sarıp sarmalıyor ve adeta alacalı bir kelebek gibi beni fanusunun içine esir ediyordu.

Çok uzaklaşmadan, "Son bir şey," deyip arkamı döndüm. Gözlerime dolan gözyaşlarının tekrar yanaklarıma hücum edip beni zayıf göstermemesi için büyük bir savaş içinde olmam gerekiyordu ama neyse ki bu savaşın galibi bendim. "Beni madem sevmiyordun, neden seviyormuşsun gibi davrandın?"

Bu soru Morth'un beklemediği bir soru gibi değildi. Ama kaşları kalktı ve alnı hafifçe kırıştı. "Çalı..." dedi kısık sesle. "Seni seviyorum, seni seviyordum."

"O zaman neden bunu yapıyorsun?"

"Çünkü bana karşı hissedilen ve benim hissettiğim gerçek sevgi şu anlık altından kalkabileceğim bir şey değil."

"Aşkın işleri kolaylaştırdığını duymuştum," dedim derin nefesimi içime çekerken. "Benim için öyle oldu. Aşk, sevgi o kadar zor şeyler değil. Nasıl olur da bunun altından kalkamazsın?"

"Hayır, bu benim için öyle değil. Son zamanlarda olan şeyler benim için yeterince zorken bununla başa çıkamam." Morth bana doğru adım attı ve bana iyice yaklaştı. "Seni kırmaktan korkuyorum, Dianthus," dedi nefesi tüylerimi ürperterek nazikçe tenimi okşarken.

DİKENLER MEZARLIĞI | Azize 2Where stories live. Discover now