I - VI

108 23 119
                                    

E M R E

3 Haziran 2005
Cuma
Varnata, Avarya

Öğleden sonra üç, iki kaşın ortasından tek kurşun. Temizlikçi yaşlı kadın elleri titreyerek kablolu ahizeye sarıldığında cumhurbaşkanı Fethi Ekin yatak odasının eşiğinde sırtüstü yatıyordu. Başı ve kolları koridorda, bacakları ise içerideydi. Perdeler ve pencere geçen akşam bırakıldığı gibi kapalıydı, halı maktulün yere düşmesiyle birlikte toplanmış, kapının kenarında el izleri kalmıştı.

Olay çok kısa sürede cinayet masasına ulaştı. Komiser Emre, alışık olmadığı içsel bir sıkıntıyla sabah erkenden kalkmış ve karakolda bütün gün gergin bir şekilde dolaşmıştı. Zek'i bile getirmemişti iş yerine, kimseyi azarlamamış, ağzını bıçak açmamıştı. Haberi duyduğunda şaşırmayan bir tek oydu. Ekip arabasına binip meslektaşlarını çabuk olmaları yönünde ikaz etti ve yeniden suskunluğa gömüldü.

Önceki gece AVİS toplantısındaydı. İstihbaratçılar, Hande Bulut'un birkaç gün içerisinde önemli bir devlet adamına suikast yapabileceği bilgisini paylaşmıştı. Ajan mı, terörist mi, yoksa amaçsızca devletle oynayan zeki bir sosyopat mı olduğu bilinmeyen bu kadın yalnızca kendi istediği zamanlarda istihbarat servisiyle iletişime geçiyor ve yapacağı eylemi söylüyordu.

Sahi bilmeceydi. Kod adı kullanmıyordu, gerçek adı ve soyadıydı Hande Bulut, ne var ki hakkında ulaşılabilen hiçbir veri yoktu. (Üç tanesi hariç, doğum yılı olan 1956, doğum yeri olan Uşak iline bağlı köy ve ilkokul fotoğrafı.) Ailesi bilinmiyordu, akrabaları bilinmiyordu, arkadaşları bilinmiyordu. (Bir kişi hariç, hâlâ o köyde yaşayan zihinsel engelli Hasan Yatan.)

Emre'nin, yaşlı adamın canına kastedenin kim olduğunu meslektaşlarına anlatmasına izin yoktu. Alelade bir cinayet gibi soruşturulacaktı.

Beyaz minibüs lojmanın bahçesine girdiğinde, olay yeri inceleme ekibi çoktan içeri girmiş ve bulguları numaralandırmaya başlamıştı. Koruma kıyafeti giyen polislerden birisi komiserleri karşıladı. Yatak odasından kıl, çeşitli parmak izleri, katil zanlısının giysilerinden düştüğünü tahmin ettikleri pamuk parçaları topladığını detaylıca anlattıktan sonra sıra maktulün haline gelince sustu, bakışlarını kaçırdı.

"Kendi gözlerinizle görmeniz lazım komiserim." dedi. Rüzgârla uçuşan tüy gibi kapının önünden ayrıldı ve göz açıp kapayıncaya kadar elinde kamerayla döndü. "Maktulün fotoğrafları." dedi. "Olay yerinde çekildi."

Kariyerinin başlangıcından beri bir mezarlığı dolduracak kadar ölü beden görmüş komiser midesinin kasıldığını hissetti. Tepkisi iğrenme değil, kaygıdan ileri geliyordu.

Fethi Ekin'in cesedine işaretler titiz bir şekilde yerleştirilmişti. İlk fotoğrafta gömleğinin düğmeleri açılmış ve karından gelen kanı emmesi için yerleştirilmiş bezlerin üzerini kapatan naylon görünmüştü. Naylon ve bezler kaldırılınca da, batındaki x şeklindeki yarık ortaya çıkmıştı. Kuruyarak siyahlaşmış kanların arasından iskambil kâğıtları, hastanelerin beyaz duvarları gibi parlıyordu.

Komiser başını salladı, aklında bin bir tilkiyle "Bu detayları basından gizleyeceğiz." demekle yetindi.

Muhabirler lojmanın çevresini sarmış, güvenliği ve şeritleri geçerek haber toplamak için uğraşırken Emre birkaç meslektaşı ile evden çıktı. Yemyeşil ağaçlar güneş ışıklarını süzüyor, kuşlar dallarda her şeyden habersiz cıvıldıyordu. Oksijenin başını döndürdüğünü hisseden adam pantolon arka cebinden çıkardığı sigarayı dudaklarına dayadı.

Çakmak alevi tütüne değmeden, yine arka cebindeki tuşlu cihazda Bach'in bestesi Badineire çalmaya başladı. İçini çeken komiser refleksleşmiş el hareketleriyle yeşil ahize simgesine basarak polifonik melodiyi durdurdu ve telefonu kulağına kaldırdı. Arayan numaraya bakmak gibi bir alışkanlığı yoktu.

Avarya OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin