14: "Bu kalçalara yağmur gibi defalarca kez yağdırabilirim."

16.1K 1.3K 1.8K
                                    

yorumlarınız benim için çok değerli, bölümleri, tepkilerinizi çok merak ediyorum bu yüzden lütfen min 500 kişi okurken sadece 50 kişi yorum yapmasın. LÜTFEN😪


bölümde tae'nin eşlik ettiği şarkı the weekend-often(medyada) şarkının bazı sözlerini fice uyması için ben değiştirdim, bazı sözlerini de tae değiştirdi bu arada<3

***

Sabahları uyandığım vakit ilk on dakika boyunca beynim öyle çok puslu oluyordu ki bakışlarım odamda öylesine dolanıp dururken normal hayatta asla düşünmeyeceğim şeyler düşünüyordum ve bu süreç geçtikten sonraysa düşündüğüm her şeyi bir anda unutuyor ve gözlerimi hızlıca birkaç kez kırpıştırıp telefonumu elime alıyordum, zaten ondan sonra tüm gün elimden de düşmüyordu fakat bugün öyle olmamıştı; ben üzerimdeki gereksiz sorgulayıcılığı atamadan, yani yarım dakika önce, Taehyung'dan görüntülü arama almıştım ve şimdi kafam hâlâ daha yastığımda dinlenirken bakışlarım telefonumun ekranındaki bedenlerdeydi. 

İkisi de karınlarının üzerine uzanmışlardı ve gözlerimi hafifçe kısarak baktığımda Chaeryoung'un göğsünün altındaki bedenine destek olan yastığının kenarını görebiliyordum, tabii bir de dar sırtını neredeyse tamamını kaplayan babasının iri elini. Taehyung'un boştaki diğer elinin dirseğiyse sanıyorum ki bedenini dengede tutabilmek adına yatağa yaslanmıştı, eliyse çenesini kavrıyordu.

Benim aksime onlar hiç de yeni uyanmış gibi durmuyorlardı, özellikle de Chaeryoung. Ceylan gözleri muzip bir şekilde bakıyordu ve bir dakikaya kalmadan ısırmak için önündeki peluş kaplumbağaya saldıracağına ya da bedenini bir anda yana atıp ters düşen kaplumbağa gibi kalakalıp babası kendisini düzeltene o şekilde mızmızlanacağına emindim. Diş çıkarttığı için her şeyi ısırmaya çalışması yeni olmasa da kendini sürekli sırt üstü atması gibi birçok farklı huylar edinmişti.

Aramayı cevaplayıp Taehyung'un telefonunun ekranını yüzümle doldurduğum andan beri Chaeryoung'un dudaklarından heyecandan doğma minik sesler dökülüyor ve sürekli gülüp duruyordu. Beni her görüşünde böyle tatlı tepkiler vermesi onu göğsümün içinde saklamak istememe neden oluyordu. Birçok nedenden ötürü çoğu zaman onu öpmekten bile çekiniyordum, eğer sağlıksız olmayacağını bilsem göbüşünü ısırmamam işten bile değildi. Tam olarak kaç dakika olduğundan emin değildim ama ekrandaki minik beden benden sıkılana kadar Chaeryoung'un kıkırdamalarının sebebi olmuştum ve bunu garip yüz ifadeleri yaparak, parmaklarımla değişik sesler çıkartarak ve yorganımı yüzüme çektikten sonra bir anda indirip, "Ce-ee!" diyerek yapmıştım.

Şimdiyse benden sıkılmış ve tüm ilgisini önündeki peluş kaplumbağasına vermişti. Kaplumbağanın kafasını ağzına sokmaya çalışması gülmeme neden olurken gözlerim kendi halinde takılan Chaer'in yüzünden çekilip hemen yanındaki Taehyung'u bulduğunda sanki şiş değilmiş gibi  irileştirdiği gözleri, kabarmış kıvırcık saçları ve resmen o şeklini almış soluk pembe, dolgun dudakları karşılamıştı beni. Yeni uyanmış gibi gözükmüyordu, daha çok yüzü uykusunun etkisini taşıyor gibiydi ve mimiklerine bakılırsa bu etkiye şaşkınlığı da katık olmuşa benziyordu. Hafifçe burnumu çektikten hemen sonra, "Neden böyle şaşkın şaşkın bakıyorsun?" diye yeni uyandığım için fazlasıyla boğuk çıkan sesimle sorduğumda Taehyung sanki transtan çıkıyormuş gibi önce kafasını hafifçe iki yana salladı, ardından da uzun kirpiklerini hızlı hızlı kırpıştırıp dudaklarını birbirine bastırıvermişti.

"Umarım halüsinasyon görüyorumdur." diyerek sözü aldığı sıra sol elimin parmakları alnımın saçımla buluştuğu noktayı usul usul kaşıyordu. Tırnaklarım tenimde kayıp kaşıntı hissini giderdiği sırada, "Ne gibi?" diye sordum.

nothing like us, taekookWhere stories live. Discover now