9: "Sensiz ellerim üşür, içerimde kar yağar."

19.1K 1.9K 2.9K
                                    

cem karaca, adsız(MEDYADA VE PLAYLIST'TE VAR, LÜTFEN DİNLEYİN ÇOK, ÇOK GÜZEL BİR ŞARKI)


***

Nitelikli düşünemiyordum.

Her şey üst üste gelmişti ve ben en gerekli zamanda kesinlikle nitelikli düşünemiyordum. Kafam çok doluydu ve bu doluluğun nedeni maalesef ki önemsiz şeyler değil aksine çok fazla önemli şeylerdi ve bu, her şeyi daha berbatlaştırıyordu işte. Bir haftadır yaptığım gibi yatağımda öylece uzanmaya devam ederken kafamı toparlayabilmek için kocaman bir soluğu aralıklı dudaklarım yardımıyla ağzıma doldurdum; soluğum nemli yanak içlerimi ve kaynayan boğazımı saliselik olarak ferahlatırken kuru kabuklarla bezenmiş dudaklarımı birbirine bastırıp hem soluğumu direkt ciğerlerime yönlendirmiş, hem de bordo sweat'imin altında dinlenen geniş göğsümün cilve yapan bir güvercinin göğsü gibi şişmesine neden olmuştum. İrislerimin üzerine inmiş göz kapaklarımı düşüncelerime daha iyi odaklanabilmek adına sıkılaştırıp gözlerimin sızlamasına neden olduğumda haksız mıyım, diye sorup duruyordum kendime.

Taehyung'a öyle bir tepki vermekte haksız mıydım?

Ne kadar düşünürsem düşüneyim kendimi hiçbir şekilde haksız bulamıyordum. Pekâlâ, bunun nedeni olaylara kendi penceremin ardından bakmamdı muhtemelen ve dışarıdan bir göz beni kesinlikle suçlu bulurdu fakat o an bir şok içindeyken sağlıklı bir tepki vermem çok zor değil miydi yani? Bir hafta geçmişti, o lanet günün ardından bir hafta geçmişti ve ben hâlâ daha ne toparlanabilmiştim ne de şoktan çıkabilmiştim. Durum buyken, o gün sinir krizinden çıkalı bir saat bile olmamışken kırıcı olmayan bir tepki vermem asıl garip kaçmaz mıydı?

O iğrenç günün sabahında günlüğümü okumuş ve Taehyung'a karşı olan, söndürmek için yıllardır didinip durduğum, hatta olgunlaştığım gerçeğini ileri sürerek baya da başardığım kinim küllerinden doğmuş, o andan birkaç saat sonraysa dilimin altına doluşan irini oluk oluk kusmuştum ve daha onları atlatmayı başaramamışken, ki bunu başarmam için haftalar gerekiyordu, üzerine bir de bir saat geçmeden üçünü bir şoku yaşamıştım. Yıllardır ayakta durmamı sağlayan, devrilmek için irademe yalvaran bedenime dayanak olan öfkem ve kinim Taehyung yüzünden bir anda toz olmuştu ve ben, sırtımı dayayacağım bir nefretim olmadığından sendelemiştim.

Ya da kimi kandırıyorum ki? Basbayağı yıkılmıştım işte.

Yıllar boyu ayaklarım yere bassın, devrilmeyeyim diye boğazımda, diğer ucu avizeye bağlı eski bir urganla gezerken bir anda tüm gücüm alınmıştı elimden ve ben koskaca bir boşluğun dibine çakılmıştım. Bu boktan bir histi, bu öyle boktan bir histi ki bir anda bu vakitten sonra nasıl yaşayacağım ki, diye bile sorgulamıştım çünkü beni yaşamaya iten hırsım bir anda havaya karışmış, yıllarca doğru olmaması için yalvarıp durduğum doğruların yanlış olduğunu anlamıştım ve yemin ederim ki bu bok gibi hissettiriyordu.

Ben yıllardır bir yalana inanmıştım, ben yıllardır upuzun yalanlar ve yanlış anlaşılmalar silsilesi yüzünden Taehyung'suz kalmış, hem zihnimi hem de kalbimi öfkeyle doldurmuştum.

Ve şimdi tüm doğru bildiklerim yanlış çıkmışken yahut sırtımı yasladığım öfkem ufalanıp yere yapışmama neden olurken sağlıklı bir tepki vermem kesinlikle beklenemezdi ya da bir anda ayağa kalkabilmem.

En son bu denli büyük bir şoka girdiğim an yine böyle bir sebeptendi, doğru sandığım bir şeyin yanlış olduğunu fark etmiştim; babam beni seviyor sanıyordum, çocukluk aklı işte. O gün, kaybettiğim para üstü yüzünden dayak yediğimde aslında bana hiç de değer vermediğini anlamıştım. Zaten o günden sonra bu gerçeği daha iyi fark edebileceğim birçok an yaşamıştım fakat hiçbirisi ilk defa fark ettiğim kadar boşluğa düşürmemişti beni ya da babamın sürekli iyi biri olacağını hayal ederken onun aslında gerçekten de kötü biri olduğunu ve hasta kalbinin tedavi olsa dahi üzerini kaplayan katrandan kurtulamayacağını çünkü zihninin yobaz düşüncelerle tıka basa dolu olduğunu fark ettiğim zamanki kadar da yakmamıştı canımı.

nothing like us, taekookWhere stories live. Discover now