18¹: "Bir aşk, iki ağız."

6.9K 501 321
                                    

selamm, gecikme özrümü diğer partın sonuna sakladım🥺

💥bu bölüm 11 bin kelimeyi aştığı ve bölüm kastığı için ikiye bölmek zorunda kaldımm. diğer part da birkaç saat sonra gelecek😗😗 dikkat edin gözünüzden kaçmasın!!💥

bölüm şarkısı:
the neighbourhood - sweather weather

***

"Stres altındayım, tamam mı?" Bakışlarım elimdeki tişörtün üzerindeki babacığım yazısına odaklıyken işittiğim cümlelerle beraber sinirle derin bir nefes vermeden edemedim. Parmaklarım hafifçe kasılıp tişörtün buruşmasına neden olduğunda gözlerim elimdeki kumaş parçasından çekilip karşımdaki Sehun'u bulduğunda bakış açımı dolduran ilk şey ikiye ayrılmış bir şekilde alnına dökülen yeni boyattığı, uzamış, turuncu saçlarıydı. Isırıp durduğu şekilli dudakları yaralarla kaplıydı, makyaj yapmadığı için elmacık kemiklerine sinmiş çilleri belirgindi ve buna rağmen her zamankinin aksine ruh gibi değil de oldukça canlı gözüküyordu.

Bakışım bir anlığına şakağından akan minik ter damlasına değerken Chaeryoung'un Sehun'un yanaklarına şaplak atarak sevmeye başlamasıyla beraber odağım yeniden değişip kalın, mor kazağı yüzünden oldukça tombul görünen Chaer'i buluverdi. Sehun'un ilgisi üstünde olmadığı için varlığını hatırlatmak ister gibi yanaklarına vurup duruyordu. Tombul yanakları kızarıktı, kaşları sinirlendiği için çatıktı ve Sehun'un lastik tokayla tutturduğu bir tutam saçıysa tatlı bir palmiyeyi anımsatıyordu. Her şeyiyle çok sevimli gözüküyordu ve buna her daim nemli olan dudaklarını hafifçe büzüştürmesi de eklenince tüm sinirimin bir anlık bedenimden uzaklaşmaması işten bile değildi.

Chaeryoung'un yanaklarını dişleyemediğim için damaklarımın sızlamasını görmezden gelip önümdeki ikiliye odaklanmaya çalıştım. Birbirlerine bakıyorlardı ve aynı hisleri paylaşmasalar bile yüzlerindeki ifadeler benzerdi; ikisinin de kaşları eğim almış, dudaklarıysa büzülmüş haldeydi. Sehun'un Chaeryoung'un omuzlarını destekleyen eli yükselip sol yanağını bulduğunda bu, Chaer'in yüzünün avcunda küçücük kalmasına neden oldu ve çok masum bir manzaranın oluşmasını sağladı.

Karşımdaki görüntünün güzelliği yüreğimin tatlı bir meltemle çevrelenmesini sağladığında baş parmağı elmacık kemiğini okşamaya başladı. "Sıkıldın değil mi dayıcım?" diye nahif bir sesle sorduğunda Chaeryoung, son zamanlarda yaptığı gibi ağzında hiçbir şey olmamasına rağmen bir memeyi emermişçesine şapırtı sesleri çıkarmaya başlarken, "Bak," dedi Sehun bakışlarıyla Chaer'i işaret edip. "o da sıkılmış işte."

Bakışlarım onun işaret etmesiyle yeniden minik bedeni bulduğunda gördüğüm şey bir şeyler anlamış ya da sıkılmış gibi değil de hayran hayran Sehun'un yüzüne bakan bir Chaeryoung'du. Müthiş derecede sevimli gözüküyordu; baldan çok daha tatlıydı ve bir balın aksine onun tatlılığına asla doyum olmuyordu. Çok sevimli olduğunu gün içerisinde, hatta bırakın bir günü, yalnızca bir saat içerisinde yüzlerce kez dile getiriyordum. Farkındaydım fakat engel de olamıyordum. İstediğim de pek söylenemezdi.

Sehun'un peş peşe yalanları sıraladığı gerçeği aklıma gelmesiyle bakışlarım yeniden çillerle süslenmiş yüzünü bulurken derince bir nefes aldım sabır ister gibi, ardından sıkıca kavradığım tişörtü havaya kaldırıp, "Bu salak hatan yüzünden azar yemekten bu şekilde sıyrılamayacaksın." Dedim sinirle. Kaşları çatılırken, "Bak," diye anında savunmaya geçmekten çekinmedi. "bir anda iki kız çocuğunun dayısı oldum-" Cümlesini bilmem kaçıncı kez, "Amcası!" diyerek kesmekten çekinmediğimde, "Tamam, ben ne dedim?" diye haklıymış gibi bir savunma yapmaktan çekinmedi.

nothing like us, taekookWhere stories live. Discover now