19: "Bizim gibisi gelmeyecek."

5.7K 379 258
                                    

bölüm şarkısı:
jungkook - nothing like us

(medyaya şarkıyı koydum fakat kurguya uyması adına sözlerin bir kısmını değiştirdim. orijinal sözlere medyadaki videodan bakabilirsiniz♡)

***

Güzelliğin insanlar ve hatta benim için önemli bir şey olduğunu reddetmiyordum fakat bu, güzelliğin her şey olduğunu kabul ettiğimin anlamına da gelmiyordu çünkü değildi; yalnızca ilk şeydi ve o hoş derinin altını dolduran güzel bir ruh yoksa hiçbir şeydi.

Taehyung'un güzelliğinin böylesine ihtişamlı olmasının sebebi buydu. Keskin gözleriyle, yasak bir elmayı anımsatan dolgun dudaklarıyla, yüzüne çok yakışan iri burnuyla ve baktığınızda altını anımsatan kavruk teniyle ilahi olarak adlandırabilecek, eşsiz bir güzelliği vardı. Sadece yüzüne bakmanız, Tanrı'nın fırçasının bir zamanlar yüzünde özenle dolandığını anlamanız için yeterliydi ama tüm bu zarif detayları böylesine eşsizleştiren asıl şey iskeletini sarmalayan deri değil, hamuru merhametle yoğurulmuş, güzel ruhuydu.

Onun yerinin bende bu denli farklı bir yerde olması da bundandı. Annem dışında başka hiçbir ölümlünün gözlerine baktığımda gözlerinin güzelliğinden önce merhametini, ellerine baktığımdaysa zerafetten önce şefkatini görmemiş, görememiştim. Ta ki Taehyung'u tanıyana kadar. İşte, o vakitten sonra her bir detayında tenin güzelliğini değil de ruhunun güzelliğini görebildiğim bir kişi daha var olmuştu hayatımda.

Parmaklarım çıplak kolunda, gözlerimse yüzümün paralelindeki yüzünde dolaşırken uyandığımdan beri pek fazla konuşmadığım için hırıltılarla kaplanmış sesimle, "Uyan artık kedicik," dediğimde zihnimdeki güzelliğiyle ilgili olan düşüncelerin sesi de kesiliverdi. Kedicik hitabı dudaklarımdan dökülür dökülmez kapalı göz kapaklarının ve parmaklarımın altındaki gövdesinin titreyişine anbean şahit olurken gülmeden edemedim çünkü dakikalardır yaptığı uyuma numarasının bozulması için tek bir kelimem yetmişti.

Titreyip duran göz kapakları, dokunuşlarım yüzünden hızlanan nefesleri ve yutkunup durması numara yaptığını ilk dakikadan itibaren fark etmemi sağlamışlardı fakat belli etmemek için çaba verirken çok tatlı gözüktüğü için bozmamayı tercih ettim küçük oyununu. Eğer ki dünden beri veremediğim hediye sabrımı aşındırmamış olsaydı devam da ederdim ama dayanamıyordum, ki çok bile dayandığımı düşünüyordum çünkü var olması sekiz yılımı, detaylarının halledilip tamamlanmasıysa iki ayımı almış bir hediyeydi bu.

Evet komikt fakat durum buydu: sekiz sene beklemiştim ama sekiz dakika daha bekleyecek sabrım kalmamıştı. "Tamam öyleyse, hediyeni başka bir zaman veririm." demem bundandı. Taehyung, kelimeler ağzımdan dökülür dökülmez sanki bir düğmesine basmışım gibi hemencecik doğrulup oturur hale geldiğinde tenindeki elim kucağıma düşerken dudaklarım kocaman bir kahkahanın ağzımdan taşması için genişçe iki yana kıvrılıverdiler. Böyle anlarda küçük bir çocuğa dönüşüyordu resmen ve ben şaşırmadan edemiyordum; dün ikimizi ateşe veren herifle bu herif nasıl aynı kişi olabilirdi?

Ben de tıpkı onun gibi doğrulurken gülüşümün arasından, "Ne çabuk uyandın?" diye soruverdim. "Ve ne çabuk ayıldın?" Bakışlarım dağılmış, kıvırcık saçları, şişmiş yüzü ve boynundaki ben tarafından yeşertilmiş kırmızılıklarda dolanırken aynı zamanda hem böyle aşırı tatlı hem de feci ateşli olduğu gerçeğiyle baş etmeye çalışıyordum.

Sorduğum soruyla afallama ifadesi yüzüne yerleştiğinde dili, dişlerim yüzünden yaralarla kaplı olandudaklarını ıslattı. Bakışları bakışlarımdan kaçıp odada bir tur attığında, "Soluklarının ritmini bile ezbere bilen birini daha ne kadar kandırabileceğini düşünüyorsun?" diye sormamla beraber bakışları ona sırıtarak bakan yüzümü buldu. Dediğim şeyle beraber yüzündeki yakalandım ifadesi yerini mest olmuş bir gülümsemeye bıraktığında bakışlarına yerleşmiş duygular öyle hoşlardı ki, kalbimin bir davulla eş değer bir ritimde atmaması işten bile değildi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 21, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

nothing like us, taekookWhere stories live. Discover now