16: "Bu vuslat çok başka, hem yanlış hem doğru."

14.2K 1.1K 1.3K
                                    

bu bölümü doğum günümde atacaktım fakat erkek seviştirmeyi unuttuğum için son kısmı bir türlü tamamlayamadım ama siz yine de doğum günü hediyesi olarak bir sürü yorum verin bana lütfen(geçen bölüm gibi olmasın 😭) çünkü epeeey uzun bir bölümle geldim<3

UYARI:

bu bölümde cinsel içerik var, bence çok detaylı olmasa da sizin rahatsız olabileceğiniz cinsel betimlemeler olabilir. eğer böyle şeylerden rahatsız oluyorsanız lütfen okumadan geçin o kısımları.

AYRICA, dalga geçen, insanların midesini bulandıracak şekilde yapılan yorumları sileceğim ve bu tarz yorumları birden fazla yapanları sessize alacağım hepimizin mental sağlığı için 👍🏻👍🏻

BU ARADA, nothing like us tamamen switch bir fic, bunu hatırlatmak istedim daha sonrasında başımız ağrısın istemem çünkü :) ve oylamayı da unutmadım<3

bölüm şarkısı:
karsu-vuslat(lütfen bölümle beraber olmasa bile dinleyin, buradaki tk için yazılmış gibi)

***

Taehyung'un uysal solukları boynumu yakarken parmak uçlarım siyah sweatshirt'ünün altından sırtını okşuyor, sağ koluysa tıpkı bacaklarımın arasında dinlenen bacağı misali belimin üzerinde dinleniyordu.

Parmaklarım, dakikalardır devam eden turuna bir yenisini daha ekleyip ensesinden başlayarak aşağı doğru inmeye başladı. Başını eğerek göğsüme yasladığı için omurgasındaki her bir kemik derisine rağmen epeyce belirgindi. Parmak uçlarım, aşağı inildikçe daha da daralan belinin kavisine varırken yarım saattir yaptığım gibi düşünmeye devam ediyordum.

Her şey çok garipti. Kaderim- kaderlerimiz birbirinden alakasız onca olayın birleşmesiyle var olmuştu resmen ve bunu sorgulamadan edemiyordum işte. Geçen hafta bugün Taehyung'un kollarının arasındaydım ve dans edip birbirimizin tenini ateşe veriyorduk, şimdiyse o benim kollarımın arasında babasının yasını tutuyordu ve ateş bu sefer tenini değil bağrını yakıyordu büyük bir ihtimalle.

Cidden artık hiçbir şeye anlam veremiyordum. Son bir haftadır her şey çok iyiydi; o danstan sonra Taehyung, bir türlü kusmayı başaramadığım için rahatlamam adına mekânın dışına çıkarmış ve eli midemi okşarken hava almamı sağlamıştı. O gece onun evinde kalmıştım ve Taehyung ben uykuya dalana kadar karnımı okşamayı ihmâl etmemişti. Tüm hafta boyunca önceki haftanın acısını çıkarmak istercesine birlikte takılmıştık ve aşırı derecede dolu geçen bir süreydi bu. İki anime bitirmiş ve hatta kanaviçe bile işlemiştik. Her şey mükemmeldi fakat böyle anlar maalesef ki pek uzun sürmüyordu, öyle ki babasının öldüğü haberini böyle bir ânın içerisindeyken almıştık.

Ölüsü de tıpkı dirisi gibi mutlu olmamıza katlanamıyordu resmen.

Biliyorum, çocukça bir düşünceydi bu ama bu şekilde düşünmeden edemiyordum. Hayatımızın mahvolma sebebi o adamdı, her şey hârika bir şekilde ilerlerken Taehyung'un böylesine üzgün bir şekilde kollarımın arasına sığınma sebebi de oydu.

Teninde kayan parmak uçlarıma tırnaklarım da katılırken hatrı sayılır bir süre sonra kollarımın arasındaki bedenden, "Jeongguk," hitabı yükseldi. Uyuduğunu düşündüğüm için bana seslenmesi beni saşırtırken elim birkaç saniyeliğine hareket etmeyi durdurmuştu. Sesinin tonu hiç uykulu değildi, daha çok yorgun bir tını hâkimdi. Belli ki dakikalardır uyumuyordu; monoton nefeslerini ve hareketsizliğini yorgunluğu yerine uyuduğuna yormam benim hatamdı.

Doğru olanın farkına varmamla beraber parmaklarım yeniden hareket ederken, "Efendim?" diye cevapladım onu. "Özür dilerim." diyişini işitmemle sol kaşım sorgular gibi kalkarken şaşkın bir şekilde, "Ne- neden?" sorduğumda aldığım tek cevap ikinci bir, "Özür dilerim." cümlesiydi. Taehyung zarif bir adamdı, ismi anıldığında akla ilk eylemlerindeki zerafet gelirdi bu yüzden öylesine bile özür dilediği oluyordu ama bu öylesine bir özür değildi; sesinin tınısına karışan vicdan azabını ve pişmanlığı işitebiliyordum. Ayrıca kelimeler dudaklarından döküldüğü anda sırtıma doğru uzanan tişörtümü bir şeylerden güç almak istiyormuş gibi avcuna sıkıştırmıştı.

nothing like us, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin