41

5.9K 211 11
                                    

Aslında ayran gönüllü bir insan olduğum için bir gün saçma sapan bir insana gönlümü kaptıracağımı düşünüyordum. Ona deli gibi aşık olup 1 ay içinde evlenirim diye düşünüyordum ama bu çok ilerisinin düşüncesiydi ve öyle olsun isterdim çünkü yolun başındaydım ve Akif ile çok erken tanışmıştım bir gün onun benden sıkılıp, gitme düşüncesi beni çok geriyordu, aynı şekilde benim de ondan. Ama şimdiye baktığımda öyle olmasına ben izin vermezdim, Akif'e aşık oldum mu bilmem ama onu seviyordum ve bu benim için yeterdi, onunda benim yanında mutlu olduğunu görüyordum bu da benim için yeterdi. 

"Pasta sözünü unutmadım aynısından isterim Leyla." dedi. 

"Hemen yarın dersen tak diye yaparım." 

 Doğru, ona bir pasta yapacaktım ve kendince çıkma teklifini de unutmamıştım. Bir başkası buna gülebilirdi ama bence tatlıydı, günler geçmişti ve ben ona bir cevap vermemiştim, cevabı biliyor olmalıydı. İstanbul'a geleli 1 ay kadar olmuştu okuluma başlamıştım üniversite güzeldi yeni arkadaşlarım oluyordu bu daha güzeldi. Bu süre zarfında ara sıra Akif ile buluşuyordum, geziyordum bir öğrenci neleri yapmak isterse doya doya yapıyordum. Akif'e baktığımda kısaca bir şeyler düşündü ve kelimelerini ağzından çıkardı. 

"Evet hemen yarın olsun benim evimde, benim mutfağımda." son derece ciddi cümlesiyle duraksadım, yarın için planlarımı hatırlamaya çalıştım, işim yoktu hevesle onu onayladım. "Olur, öğlen sendeyim." dedim. Kocaman gülümsedi, onun gülümsemesinde takılı kalıp ben de gülümsedim. 

Saate baktığımda yemeğe geldiğimizden üzere uzun süre geçmişti bir kaç saat sonra dersim olduğu için daha eve gidip duş alıp hazırlanıp okula öyle geçecektim bu yüzden, "kalkalım mı?" diye sordum. Kafasını salladı, "Sen arabaya gide dur geliyorum." dedi. Hesabı ödeyecekti sanırım, üzerinde durmadım çantamı alıp çıkışa yöneldim. Öğlen yemeği için beni hep geldiği bir yere getirmişti, Akif'te mekandan çıktığında arabayı uzaktan açtı onu beklemeyip bindim bir kaç saniye sonra o da geldi, arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. 

"Yarın gelip seni alayım mı?" Akif'in sorusuyla ona döndüm, yola bakmaya devam ediyordu aslında gerek yoktu gelmesine yarın dersimde olmadığı için rahat rahat kendim gelebilirdim. "Gerek yok, sen konum at bana gelirim ben." dedim. Üstelemedi onayladığına dair sesler çıkarttı. Yaklaşık yarım saatin sonunda teyzemlerin  evininin bulunduğu sokağa geldiğimizde arabayı yavaş yavaş durdurdu. Kafasını bana çevirdi, anlam dolu bakışma yaşamamak için, "Gideyim artık ben yemek için teşekkür ederim, yarın görüşürüz." deyip arabanın kapısını açtım, tam ayağımı dışarı atıyordum ki kalbimi hızlandıracak bir haraketde bulundu. Kulağımın dibine kafasını getirip, "görüşürüz Leyla."dedi. Ardından yanağıma bir öpücük kondurdu. Elim ayağım birbirine dolaşmış vaziyette hızla arabadan indim. Arkamdan güldüğünü işittim fazla beklemeden arabayı çalıştırıp gitti.

Elimi nereye koyacağımı bilmeden eve doğru yürüdüm saçlarımı kulağımın arkasına atarken kendi kendime sırıtıyordum. Apartmana girdiğimde asansörü beklemeden merdivenlere yöneldim normalde ıstırap gibi gelen dört kat çiçekli bir bahçe gibi gelmişti. Evin ziline basarken hala elimde olmadan hafifçe sırıtıyordum. Büşra kapıyı açtığında yüzüme bir kaç saniye baktı, kafasını geriye yatırarak, "Bu aşık olmuş." hafif yüksek sesle söylediği şeyle kendime geldim. Ayakkabılarımı alelacele çıkarıp içeri girdim, endişeyle Büşrayı kenara ittirdim "Yok öyle bir şey saçmalama." dedim. Büşra, arkamdan gelip omzumu dostane şekilde sıktı, "Evet o dediğinden kuzen." dedi.

***

"Sen, şimdi Akif Gemicinin evine gideceksin, ona pasta yapacaksın. Çünkü bunu senden o istedi, senin ellerinden doğru mu duydum." Melis'in yüksek sesle söylediği şeyle elimdeki yastığı yüzüne fırlattım. "Bağırma salak, duymasınlar." Bunu dememin ardından kapı hiddetle açıldı, ve içeriye Kerem ile Büşra birbirlerinin üstüne çıkarak odaya daldılar. "Kim kimin evine gidiyor oha?" Şok olmuş vaziyette bir elimle yüzümü kapatıp yanımdaki diğer yastığı da Melis'e fırlattım. "İyi halt yedin." dedim Melis suçlulukla kafasını yastıklara gömdü. Büşra, "Demiştim ben aşık olmuş diye bakın sevgilisi bile varmış." kınar gibi sesler çıkarttı. Gözlerimi kapatıp bıkmış bir ses tonuyla, "Yok öyle bir şey yanlış anladınız." dediklerime Kerem gözlerini kısıp sorgu dolu ifadeyle baktı. "Yani sen sevgilisi olmadığın tanımadığın heriflerin evine yemek yapmaya mı gidiyorsun?"  

Melis, "Haklı kuzen." dedi. Kafasına atacak başka yastık aradım. Bulamayınca oflayarak az önce içinden tonla kıyafet aradığım kıyafet yığının üzerine kendimi attım. Sabahın erken saatlerinden itibaren üzerim ne giysem diyerek kendimi yoruyordum. Hem abartmamalıydım hem abartmalıydım çok da özenmiş olmamalıydım zaten karar veremeyince Melis'i çağırıp yardım istemiştim ama o yardımcı olmak yerine köstek olmayı tercih etmişti. şuan üçü de çatık kaşlarla bana bakıyorlardı. Daha fazla susamayacağımı fark edince olayları Melis'e anlattığım gibi ama daha çok süzgeçten geçirerek anlattım.

Aslında daha büyük tepki bekliyordum ama beklediğim kadar tepki göstermemişler benden bekledikleri bir şey olduğunu söylemişlerdi, gerçekten içim rahatlamıştı. Daha sonra Melis gerçekten yardım etmiş ve giyinmeme yardımda bulunmuştu. Kerem ise eğer bir sapık çıkarsa diye eve gittiğimde kesinlikle konum atmam gerektiğini söyleyince itiraz etmemiştim, her ne kadar güveniyor olsam da Kerem'in gözünün arkada kalmasını istememiştim. Şimdi ise kapının önünde zil basıyordum. Bir kaç saniyenin arkasından kapı açılınca karşımda üstü çıplak birini bulmayı beklemiyordum. Dilim tutulmuş vaziyetteyken kendimi toparlayıp, "Her gelene kapıyı çıplak mı açıyorsun bakayım sen?" diye kızgınlıkla sordum. Küçük bir kahkaha attı. "Hayır sadece kızıl saçlı çok güzel kızlara açıyorum." söylediği şeyle daha fazla kaşlarımı çattım. "Ya demek çok güzel kızlar, kimmiş o güzel kızlar?"

Gülerek kolumdan tutup içeri çekti. "Adı sadece Leyla olan kızlar merak etme hadi gel içeri." İçeri girdiğimde gri renklerle döşenmiş bir salon bulmayı bekliyordum. Biraz daha incelediğimde çok büyük bir daire olduğunu gördüm gelirken yeni yapılmış ve sadece yüklü miktarda parası insanların alabileceği lüks dairelerden olduğunu anlamıştım. Yerden bayağı bir yüksekte olmamız cabasıydı. Arkamdan geldiğinde bir odaya girdi ve çok geçmeden üstüne bir t-shirt giymiş şekilde çıktı saçları ıslak ve karışıktı anlaşılan yeni duş almıştı. Ona bakmayı kesip. "Evin güzelmiş dedim." dedim. Kafasını salladı, eliyle mutfak olduğunun bir odayı gösterdi. "Bir kaç malzeme aldım. Evde yoktu öyle şeyler eksik yoktur inşallah varsa söyle gidip alayım." dedi. Şaşırdım ardından eliyle gösterdiği yere girdim tezgahın üstüne baktığımda yok yoktu her şeyi almıştı. Gerekli gereksiz her şey vardı, kafamı ona döndüm. "Fazla bile niye bu kadar aldın yuh, zengin olmak böyle bir şey galiba." dedim. Saçlarını karıştırdı çok tatlı görünmüştü gözüme. "Bilemedim ya aldım işte ne varsa kullan bol bol." 

Çantamı sandalyeye koyarak üstümdeki ince hırkayı sandalyeye astım. Ellerimi birbirine çarparak, "İyi başlıyayım ben o zaman." dedim. "Bana attığındaki gibi aynısı olacak değil mi?" çocuk gibi masumiyet içeren cümlesiyle güldüm. "Evet aynısı olacak merak etme." Kollarını göğsünde topladı bunu yapınca kol kasları gerilmişti. Ona bakmamın dikkatimi dağıtacağını bilerek önüme döndüm ve son derece ciddiyetle işime başladım. Pasta keki almıştı ama tadını çok beğenmediğim için kendim yapmaya başladım. Pandispanya bitince fırından çıkarttım kokusu etrafı sarmıştı. "Çok güzel kokuyor onu sadece yiyemiyor muyuz?" Sorusuyla ona döndüm balkon kapısına yaslanmış sigara içiyordu. "Yiyemiyoruz sabret." Somurttu.

Uzun uğraşların sonucu pasta bitince dolaba attım. Ardından bulaşıklara başladım ama Akif'te yardıma gelmişti ben elimi doğru dürüst değdirmeden ortalığı temizlemişti. Bir kez daha tam not almıştı tam evlenilecek adamdı acaba onu beklemeyip ben mi evlilik teklifi etseydim? önünde diz falan çökerdim. İçimden söylediklerime güldüm. Gülüşüme baktı. "Hayırdır niye gülüyorsun?" dedi. İçimdekileri saklamayı tercih etmeyip, "Sana evlilik teklifi etsem nasıl olur diye düşünüyordum." Kaşlarını kaldırdı ardından çok gururlu bir şekilde olamayan yakasını düzeltip, "Tam evlenilecek adamım ama değil mi?" Kahkaha attım o da gülüyordu, bu sırada telefonu çaldı telefona baktı eliyle bir saniye işareti yapıp önemli gibisinden bir şeyler söyledi. Üstünde durmadım. Kapı çalınca Akif'e baktım meşgul olduğunu görünce kapıya bakmaya ben gittim.

Kapıyı açtığımda karşımda kısa siyah saçları olan uzun boylu tahmini 18 19 yaşlarında kız bulmayı beklemiyordum. Yüzümdeki sırıtan ifade son buldu, kız bana ciddiyetle bakmaya başladı, ve beklediğim soruyu yöneltti. 

"Sen kimsin?"


Bir Gece Ansızın (Texing)Where stories live. Discover now