1. Bölüm - Aşk Gerçekmiş

7.3K 213 281
                                    

Merhaba sevgili okuyucularım. Dünkü YağHaz TT operasyonunda, yıllar sonra bir trend topic meselesinde yer almam bir yana, sizin de desteğinizle bir one-shot kitabına başlama gazına gelmiş bulundum. Artık votelar olsun, yorumlar olsun bol bol istiyorum. Umarım hep takip eder asla yalnız bırakmazsınız. Çünkü DurmakYok YağHaz :) Keyifli okumalar... -Hazal.

Yağız

Camdaki yansımamda gördüğüm görüntü, beynimin içinde dönenler gibi bulanıklaştıkça bulanıklaşıyordu. Midemde içimin bir huzursuzlukla kaplanmasına sebep olan bir bulantı vardı ve genzimi gıdıklıyordu. İçim sıkışıyordu. Sehpanın altında aynı topuklu ayakkabılar, üstüne saçılmış fotoğraflar bana bakıyordu. Ben de onlara bakıyordum. Burada olmamam gerekiyordu. Ama tam burada duruyordum.

Her şey yoluna koyulmuştu. Yavaş yavaş her şey. Yanlış ya da doğru. Ama insanlar mutlu olmanın bir yolunu bulmuşlardı. Sorunlarını görmezden gelmenin. Selin, babamın onaylamadığı bir adamla evlenmişti. Babamın o küçük kızdan bir çocuğu olacaktı ama bunu Selin'e kadar herkes kabullenmişti. Sinan da... O da Hazan tarafından affedilmişti. Onun da işkenceleri susmuştu. Son bulmuştu.

Ama ben yine de gidecektim. Gitmem gerekiyordu ve bu tam da o andı. Tam da o zaman. Yağız Egemen, gitmeliydi.

Bu yüzden valizim hazırdı. 10 gün önce olduğu gibi tam da kapının yanında duruyordu üstelik. Ama ben, yine de onun yanında duramıyordum. O valizi alıp, çekip gidemiyordum. 10 gün önce verdiğim karar kadar kolay olmuyordu. Ama şimdi, uçağımın kalkmasına tam 2 saat vardı. Yola çıkmak için doğru zaman. Beni cesaretlendirsin diye alınmış bir biletin peşinden düşünmeden gitmek için doğru zamandı.

Hızla yerimden kalktım ve valizi kavrayıp kapıyı açtım. Tam dışarı adımımı atıyordum ki karşımda onu gördüm. Hazan'ı...

"Hazan?"

Valizime baktı ve sonra gülümseyerek yüzüme. "Amerika'ya mı?"

Başımı salladım. Ama ben daha fazla yüzüne bakamıyordum. Yüzüne baktıkça boğazıma bir şeyler oturuyordu. Ben senin abinim diye bağırmak gibi, artık birçok şey zorluyordu beni.

"İyi görünüyorsun." Dedim gözlerimi kaçırarak. "Toparlamışsın."

"Hastaneden yeni çıktım." Dedi cesurca sesi kulaklarımı doldururken, bir anda başımı kaldırıp yüzüne bakmamı sağladı. "İlk eve gitmem gerekirdi. Ama ben buraya geldim."

"Güzel." Dedim başımı sallayarak. "Şimdi evine git, dinlen ve ben de uçağa yetişeyim olur mu?"

Tam yanından geçmek için bir adım atmıştım ki, göğsümün üzerinde ellerini hissetmemle durdum. Burnu, çeneme dokundu. Kaşlarımın anlık çatılmasına engel olamadım. İçimde ne varsa önce titredi ve sonra yere düştü. Ve ben durdum.

"İçtin mi sen?"

"Uçak korkum var, oldu mu?" dedim yüzüne bakarken.

"Olmadı. Küçüklüğünden beri Amerika'ya her gelip gidişinde içiyor muydun sen?"

Sorgulamanın uzadığını hissettiğimde başımı iki yana salladım. Hadi ama Hazan, dedim içimden. Bunlar senlik hareketler değiller. Şimdiye beni milyonlarca defa kovalaman gerekirdi. Böyle önümde durmaman, beni durdurmaman gerekirdi.

"Hazan, yetişmen gereken bir uçağım var."

Başını iki yana salladı. Ardından yutkunup ellerini yavaşça üzerimden indirdi ama aşağı salmak yerine hava kaldırdı.

"Neden bu uçaktan, halletmen gereken ufak bir iş gibi bahsediyorsun? Bu uçak, bir daha seni göremeyeceğimiz anlamına gelmiyor mu? Bu uçak, tamamen gittin demek değil mi?"

Anlatılmamış Masallar | Yağız & Hazan One-ShotsWhere stories live. Discover now