İçini Dök

1.3K 76 171
                                    

Bu bölüm meraklı arkadaşımız  aa56zz20 'ye ithaf edilmiştir. Al sana yeni bölüm. 

Bölüm şarkımız Can't help falling in love with you. Aslında Elvis Presley şarkısı ama ben UB40 yorumunu hep sevmişimdir. 

Would it be a sin if I can't help falling in love with you?  

Zincarlaca çevirisi: Sana aşık olmasaydım günah işlemiş olurdum. 

***

Granger'ın evinden malikaneye dönerken rezil bir numara yapmıştım, cüzdanımı koltuğun kenarına sıkıştırmıştım ki, herkes gittikten sonra geri dönmek için bir bahanem olsun. Scopius'la uzun ve tatlı bir sohbete daldığımızda zamanı unuttum. Scorp nihayet sızıp kaldığında saat gece yarısını geçiyordu. Bir an vazgeçmeyi düşündüm, belki Granger cüzdanı farketmez ve sabah gitmek için bir bahanem olurdu. 

Akşam güzel geçmişti, çocuklar okulda bir arada olmanın etkisiyle yabancılık çekmemişlerdi. Hermione ise bana ilk defa gelen bir misafir gibi değil, eski bir dost gibi davranmıştı, keza Potterlar da öyle. Ama en çok hoşuma giden Hermione'nin bana gösterdiği sıcaklık olmuştu, evinde olmamdan memnun gibiydi. Odama giderken gözümün önüne bana bakışı geldi, ara sıra beni izlediğini fark etmiştim. Uzun süredir ilişkilerden uzak olabilirim ama kesinlikle ilgilenen bir kadının bakışıydı. Saati boşver diyip şömineye döndüm, hala uyanık mıydı bilmiyordum, uyanıksa ne diyeceğimi de bilmiyordum ama doğaçlama bir şeyler yapacaktım artık. 

Oturma odasına daldığımda Hermione koltukta uzanmış kitap okuyordu. Bazı şeyler hiç değişmiyor, hala kitap kurdu olduğu belli. Beni görünce panikle yerinden zıpladı, kızmış gibi değildi ama küçük çaplı bir kalp krizine sebep olmuştum galiba, cüzdanı kafama attığına göre. Neyse ki öfkesi çabuk geçti, şarap teklifini kabul edip peşinden mutfağa giderken yeni yetme delikanlılar gibi heyecanlıydım. Şişeyi açarken konuşacak konu bulamadığımdan "Aslında onun bir yarım saat havalanması lazım" dedim. 

Bir karaf çıkarıp şarabı içine döktü, "Öyle diyorsan öyledir, şaraptan pek anlamam" dedi. Ardından iki büyük bardak ve tuhaf renkli bir sıvıyla dolu sürahi çıkardı, "O zaman beklerken Fran'in özel yapım detoks suyundan içeriz"

"Ne suyu, ne suyu?"

"Detoks suyu. Bedenindeki toksinleri atıp daha enerjik ve sağlıklı olmanı sağlıyor."

Önüme koyduğu bardaktan bir yudum alıp derhal püskürttüm, "Bunun içinde ne var?" dedim uzattığı peçeteyle yüzümü silerken.

Kayıtsızca bardağından büyük bir yudum aldı, "Hiçbir fikrim yok."

Bardağı ittiğimde içten bir kahkaha attı. İyi ki o tuhaf karışımı Hermione hazırlamamıştı, alınmasın diye tamamını içmek zorunda kalabilirdim. Kimi kandırıyorum ki, ikinci bardağı bile isterdim. 

Bir süre çocuklardan konuştuktan sonra banyoyu kullanmak için izin istedim, yerinden kıpırdamadan "İlerde, sağda" diye işaret etti, zaten küçük bir evdi, kaybolacak halim yoktu ya. Banyoya gitmek istememin sebebi tuvalet ihtiyacı değildi elbette. Madem Hermione'ye kur yapmaya başlayacaktım, biraz araştırma yapabilirdim. 

Evi ufaktı ama banyosu büyüktü. Lavabo altındaki dolapta temizlik malzemeleri duruyordu. Tipik. Yanındaki camlı dolapta ise rengarenk havlular, kremler ve makyaj malzemeleri vardı. Çekmeceleri kurcalamaktan da geri kalmadım, ama kişisel bir şey bulamadım. Banyo lifleri, tamponlar, saç bakım malzemeleri gibi standart ıvır zıvır. Duş perdesini açınca küvetin hayli büyük olduğunu gördüm. İki kişinin sığabileceği boyutta. Ehem, bu konuyu düşünmesem daha iyi galiba. 

RUHUMU İYİLEŞTİR - DRAMIONE - TamamlandıWhere stories live. Discover now