Birleşmek

1.3K 72 79
                                    

Bölüm şarkımız Yaşar / Cezayir Menekşesi

Yaptığın cezaya girer senin // Gün olur her alev küllenir // Küllenmiyor senin yangının, büyüyor tam aksi...   

***

Sabır... Ne kadar berbat bir kelime olduğunu ilk defa fark ediyorum. Hermione'nin uyanmasını bekliyoruz. Ne kadar süreceğini bilmeden. Diğerlerinin hislerimi fark etmesi işleri daha da zorlaştırır sanıyordum ama aksi oldu, kimse tek bir soru bile sormadı, varlığımı hiç yadırgamadılar. Herkesin önceliği Hermione'nin uyanmasıydı, ona olan duygularımın karşılıklı olup olmadığını sorgulamadılar bile. 

Muggle hastanesindekiler Hermione'yi ölüm döşeğinde sandıklarından, Smitty'nin öngörüsü doğru çıktı. Her gün bir kişinin 10 dakikalığına yanına girmesine izin vermişlerdi. Elbette önce çocuklarını almışlardı; açıkçası, serumuna katacağımız iksirler olmasaydı, hiçbirimiz yanına girmezdik herhalde, öyle bir umut  ve özlemle geliyorlardı ki hastaneye... Weasley'nin de hakkını vermem lazımdı, ikisini de çok dirayetli yetiştirmişti, en ufak bir taşkınlık yapmıyor, hastanede oldukları süre boyunca tek bir damla göz yaşı dökmüyorlardı. Mükemmel geçmesi beklenen yaz tatillerinin felakete dönmesine dair tek bir şikayet bile duymadım ikisinden de. Scorpius da hep yanlarındaydı, annesinin acısı hala tazeydi, Hugo ve Rose'un hislerini çok iyi anlıyor ve annesine çok düşkün olan Hugo'ya karşı tam bir ağabey gibi davranıyordu.

Smitty'nin bedensel bir hasar olmadığını ve yanı-sıra-cisimlenmeyi kaldırabileceğini tespit etmesi uzun sürmedi. İngiltere'de, yani memleketinde, bir hastaneye götüreceğimizi söyleyerek İspanya'dan St. Mungo'ya taşıdık. Kimse ondan vazgeçmemişti, hala Sihir Bakanı'ydı, istemeye istemeye yerine geçici olarak Percy Weasley geçmişti. Hermione'nin tüm işlerine hakim olduğu için asistanı Lizzy de Weasley ile birlikte çalışıyordu. Ancak başta Weasley olmak üzere, herkes Hermione'nin geri dönmesini bekliyordu.  

St. Mungo'da tekrarlanan tetkiklere göre omurilikte zedelenme yoktu, bu da umut verici bir gelişmeydi. Verdiğimiz iksirler kırık ve çatlakları tedavi etmişti, bir kaç basit krem dışında tedavi edilmediği halde yanıkları hızla kayboluyordu. Beyinde hiç ödem görülmemişti, her şey normal görünüyordu ancak, hasarlı bölge olup olmadığını anlamamızın kesin bir yolu yoktu. Hermione elbet uyanacaktı, uyandığında da fiziksel olarak sağlıklı olacaktı ancak o sağlıklı bedene eskisi gibi hükmedebilecek miydi, bizi ya da hayatını hatırlayacak mıydı, ya da parlak zekası aynı kalacak mıydı bilmiyorduk. Eğer seçme şansım varsa, o zekanın yok olup gitmesindense, felç ihtimalini tercih ederdim. Kırk yıllık hayatında muhteşem işler başarmıştı ve yatağa bağlı yaşamak zorunda bilekalsa, dünyaya katacağı daha çok şey vardı. 

***

Terör saldırısının üstünden bir ay geçmişti, bir gece ev cinlerinden birinin kapımı çalması ile uyandım. Bir ziyaretçim olduğunu söylediğinde aklımdan binlerce düşünce aynı anda geçti. Yeni evimi pek bilen yoktu, ayrıca gecenin üçünde evime gelebilecek olan herkes, ev cinini beni uyandırması için göndermek yerine gelip kendisi uyandırırdı zaten. Giyinmeye zahmet etmeden üstüme sabahlığımı geçirip fırladım. Salonda Potter'ı görmeyi hiç ummuyordum açıkçası. İlk düşündüğüm Hermione'nin ağırlaştığıydı; ama korktuğum gerçek olsa yaralı kafa ağzı kulaklarında sırıtmazdı herhalde. 

"Hermione uyandı." dedi kısaca. 

Sadece "Ne zaman?" diyebildim. 

"Gece yarısı haber geldi. Önce Ginny'yle ikimiz gidip kontrol ettik. Sonra diğerleri de geldi. Sınırları biraz zorlamış olmalıyız, şifacılar tarafından kapı dışarı edildik. Ron çocukları eve götürdü. Molly başında refakatçi olarak kalıyor. Nöbeti devralmak isteyeceğini düşündüm."

RUHUMU İYİLEŞTİR - DRAMIONE - TamamlandıWhere stories live. Discover now