Bazı yaralar iyileşmez, bazılarının iyileşmesi zaman alır. Draco ve Hermione'nin yolları savaşın bıraktığı izleri silmeye çalışırken kesişirse neler olur?
Kayıp yıllar, paylaşılan anlar, dostluk ve yeniden yüzünü gösteren aşk.
Bölüm şarkımız Tracy Chapman - Baby can I hold you tonight?
Years gone by and still words don't come easily, like "I love you, I love you." But you can say baby. Baby can I hold you tonight? Maybe if I told you the right words, at the right time, you'd be mine.
Zincarlaca çevirisi: Yıllar geçti ama bazı şeyleri söylemek hala çok zor, "Seni seviyorum" gibi. Ama sen söyleyebilirsin bebeğim. Bebeğim, bu gece sana sarılabilir miyim? Belki doğru zamanda, doğru kelimeleri söylersem , benim olursun.
***
Yatak odama gitmeden önce ışıkları söndürmek için salona girdiğimde Draco'nun cüzdanının hala sehpada durduğunu gördüm. "Cüzdanımı unutmuş olabilir miyim?" numarasını bir saniye için bile yutmamıştım ama geri gelmesi hoşuma gitmişti. Üstelik uzun zamandır geçirmediğim kadar iyi zaman geçirmiştim. Sabah Draco ve Scorpius'u kahvaltıya çağırmaya karar verdim. Şaraptan hafif çakırkeyif yatağıma girdiğimde gülümsememe engel olamıyordum. Birinin yakınlığına ihtiyaç duyduğumun farkında bile değildim bu geceye kadar, bana beğeni ile bakan bir erkeğin varlığı güzeldi. Neredeyse kırk yaşındaydım artık, Ron'la o kadar uzun süredir birlikteydik ki, bu duyguları unutmuştum. İş arkadaşlarımla yaptığım zorunlu görüşmelerin dışında hep ailemle vakit geçiriyordum. İçimde hissettiğim kıpırtılar yeniden genç bir kız gibi hissetmemi sağlamıştı. Draco ile o anlamda yakınlaşabileceğimizi zannetmiyordum ama masum flörtleşmelerden ne zarar gelirdi ki?
**
Sabaha karşı yatmanın etkisiyle sabah kalktığımda saat neredeyse on olmuştu. Çocuklar yeni kalkmış olmalıydı, salonda Fran'le birlikte pijamalarıyla oturmuş çizgi film izliyorlardı. Şimdiden kendilerini yetişkin gibi görseler de Avatar'a (*) karşı bir zaafları vardı, her cumartesi ve pazar sabahı Aang'in maceralarını izliyorduk. Açıkçası, o seriye ben de bayılıyordum. Çocukların haberi yoktu ama onlar Hogwarts'tayken üç sezonu da internetten indirip gizli gizli izlemiştim. Belki de sözümü dinlemediklerinde sezon finalini söylemekle tehdit etmeliydim onları; hain annenin ihaneti.
Hala sehpanın üstünde duran cüzdanı alıp "Malfoy cüzdanını unutmuş. Ne dersiniz, baykuşla mı gönderelim, yoksa gelip almaları için kahvaltıya mı çağıralım?" dedim. Hugo hemen atladı, "Kahvaltıya çağıralım! Scorpius'u tekrar görmek istiyorum!"
Draco'nun cüzdanını açıp Scorpius'un resminin olduğu kısmı kopardım. Kısa bir mektup yazıp kopardığım parçayı altına yapıştırdım."Cüzdanın elimde. Eğer onu tekrar görmek istiyorsan yarım saat içinde, sıcak çikolatalı kruvasan ile kahvaltıya gelirsin. Birine haber verirsen cüzdanın ölür. HG."Mektubu Rose'un baykuşu Kenny(**) ile yolladım.Muggle esprisini anlayacak mıydı bilmiyorum ama gece okuduğu kitapta buna benzer bir kaç karikatür vardı; dehşete düşmek yerine hatırlayacağını umuyordum.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
