Geç Buldum, Çabuk Kaybettim

1.3K 71 52
                                    

Bu bölüm sevgili @@remgtti ye ithaf edilmiştir. Keyifli okumalar şekerim. 

***

Bakanlıkta çalışmak çoğu kişi için nahoş ve sıkıcı bir iş. Her gün aynı saatte işe başla, aynı insanlarla çalış, aynı işleri yap, aynı toplantılara gir, aynı saatte çık ve sonraki günlerde aynı adımları tekrarla. Rutin. Tekdüze. Klişe. Hele de pazartesi sabahları. İşe gelirsin ve masanda haftasonu bakanlığa gelmiş tüm evraklar yığılıdır. Afyonun daha patlamadan toplantı notları gelir. Mutlaka yolunda gitmeyen bir iş vardır, mutlaka agresif bir yönetici vardır ve patronun (burda Hermione Granger'dan bahsediyorum) mükemmeliyetçiliği benimsemiş bir cadalozdur. Renksiz. Düz. Özelliksiz. Kişilik öldürücü. Benim işim hariç. Sihirsel Oyunlar'da bir zamanlar Luda Bagman'ın yaptığı işi yapıyorum ve övünmek gibi olmasın, epey iyiyim bu konuda. Yöneticiliğe yükseldiğimden beri herhangi bir facia yaşamadık ve basınla ilişkilerimiz de mükemmele yakın. 

Yine yoğun bir dönemdeydik, yeni bir Quidditch Dünya Kupası'nın içindeydik. Hazırlık maçları ve elemeler olaysız geçmişti. Şimdiye kadar çıkan tek sorun Madrid'de yapılacak İngiltere-İspanya rövanş maçı konusundaki İspanya Sihir Bakanlığı'nın tavrıydı. Deplasmanda hezimete uğradıkları için bize epey kızgınlardı ve organizasyonu aksatmak için bütün resmi işleri yokuşa sürüyorlardı. Benim işim daha çok lojistik ve iletişim ile ilgiliydi, takımın seyahati, izlemeye gelecek kişilerin kalacakları yerler, kullanılacak ekipmanlar, basını bilgilendirmek gibi. Bütün konuları çözmüştük ama İspanyollar takımın kullanacağı anahtarlara hala onay vermemişti. Güvenli cisimlenme noktalarını da açıklamamakta ısrar ediyorlardı. Akılları sıra oyuncuları muggle yöntemleri ile yolculuk etmeye zorlayıp, fiziksel olarak maça yorgun çıkmalarını sağlayacaklardı. İşleri kendi elime alıp bir kaç sert yazışma yaptıktan sonra geri adım attırmıştım ama hala kötü sürprizlerle karşılaşma imkanı vardı. 

Takımın tanıtım yüzü, muggle doğumlu genç bir büyücü olan Alan Smith'di. Daha önce hiçbir tutucunun olmadığı kadar popülerdi ve kabul etmek istemesem de sevimli bir delikanlıydı. Bugün bir basın toplantısı düzenleyecektik, bakanlığı temsilen birimin tecrübeli cadısı ve eski quidditch oyuncusu Gwenog Jones katılacaktı. Takımı temsilen ise koç, antrenör, ana sponsorlardan biri ve elbette tanıtım yüzü Alan geliyordu. Basınla buluşmak için toplantı salonuna geçmeden önce birimdeki odamda sohbet ederken kapım çalındı ve davetsiz bir misafir geldi. Alan'ın kız kardeşi. Kadın bir yerden tanıdık geliyordu, ancak tanışma faslı sırasında tokalaşırken adını söylediğinde bile kim olduğunu çıkaramadım. Kardeşinin aksine büyü gücü yoktu. Ancak Alan'ın söylediğine göre farklı bir sihire sahipti: Sözcükler. İşte o anda kafamda bir ışık yandı, Zadie Smith, gece yarısı paldır küldür evine daldığımda Hermione'nin okuduğu kitabın yazarı. 

Kendim de iyi bir edebiyat okuruyum, sadece büyücü edebiyatını değil, muggle edebiyatını da takip ederim. Ancak Hermione kadar bağlı değilim kitaplara. Zadie Smith'le tanışmaktan hoşlanacağını düşünüp kısa bir not yazdım, 

"Sayın Bakan

Sizi ayağıma çağırmak haddim olmasa da, eğer derhal gelirseniz pişman olmayacağınızı ve beni affedeceğinizi düşünüyorum

En derin saygılarımla,

 Draco Malfoy"

Asamla dokunduğumda, kağıt kendiliğinden katlanıp bir uçağa dönüştü ve kapının üstündeki boşluktan uçup gitti. Eğer cevap (ya da bakanın kendisi) gelmezse, bir not daha yollayacaktım. Sevdiği bir yazarın bakanlığa kadar geldiğini sonradan duyarsa, "Neden gelip beni sürüklemedin?" diye kafamı koparırdı herhalde. 

RUHUMU İYİLEŞTİR - DRAMIONE - TamamlandıWhere stories live. Discover now