Madam LaLaurie (1775-1842)

687 16 1
                                    

 Fransa'nın New Orleans şehrinde doğan soylu ve sosyetik bir kadın olan Madam Marie Delphine LaLaurie (1775-1842), beş çocuklu ailenin bir ferdi olarak dünyaya gelmiştir. Ailesinin diğer kardeşlerinden ayırmadan büyüttüğü eğitimli ve güzel LaLaurie, 1800'de New Orleans'ta yer alan Saint Louis Katedralinde zengin bir işadamı olan İspanyol Don Ramon ile evlenmiştir. Eşiyle birçok ülkeyi gezen LaLaurie'nin mutlu evliliğine eşinin bir askeri suçu olduğu için mahkemece aranmasıyla gölge düşmüş, LaLaurie'nin ricasıyla belli bir süre Kraliçe tarafından affedilen Don Ramon, 1804'te hayatını kaybetmiştir.

Bu süreçte İspanya'ya yerleşmiş olan Madam LaLaurie'nin Don Ramon'dan Marie Borgia adında bir kızı dünyaya gelmiş, kendisini İspanya'ya bağlayan bir şey kalmadığı için kızıyla birlikte New Orleans'a geri dönmüştür. 1808'de Jean Blanque adında bir hukukçu ve banker ile evlenen LaLaurie, New Orleans'ta Royal Sokağında yer alan 406 numaralı Villa Blanque'de yaşamaya devam etmiş, ikinci evliliğinden Marie, Louise, Jeanne ve Pierre adlarında dört çocuk dünyaya getirmiştir. Ancak bu ikinci evliliği de eşi Blanque'nin 1816'daki ani ölümüyle son bulmuştur.

Madam LaLaurie, üçüncü ve son evliliğini kendisinden yaşça küçük olan ünlü cerrah Leonard Louis ile yapmış ve aynı sokaktaki 1140 numaralı dairesine taşınmıştır. Mutsuz ve kötü sonla biten evlilikleri zaman zaman LaLaurie'de bunalımlar yaratmıştır. Paralı ve iyi ilişkileri olan sosyetik güzel LaLaurie, evinde verdiği partiler, yemekler ve kokteyllerle de çevre sakinleri tarafından tanınıyordu. Bir gün evinde vereceği bir yemek öncesinde kölesi olan 12 yaşındaki Lia adlı genç kız onun saçlarını tararken canını acıtmış, o zamana kadar şiddet eğilimine rastlanmadığı ifade edilen Madam LaLaurie eline aldığı kırbaçıyla kölesini bayıltana kadar dövmüş ve sonunda öldürmüştür. İlk cinayetini bu işkenceyle işlediği düşünülen LaLaurie, kendisine açılan davadan sahip olduğu yüksek çevresini de kullanarak sadece 300 dolar cezayla kurtulmuştur.

Madam, bu cinayetin ardından günlük yaşamına kaldığı yerden devam etmiştir. LaLaurie'nin 1140 numaralı evinin mutfağında çıkan bir yangın, Madam'ın dehşet verici yüzünü ortaya çıkarmıştır. New Orleans itfaiyesi yangına müdahale etmek için LaLaurie'nin evine girmiş, itfaiye erlerini gören bir kölesinin evin üçüncü katını kontrol etmelerini söylemesiyle üst kata çıkmışlardır. Evin üçüncü katında itfaiye erleri kapalı, sürgülü ve kilitli bir kapıyla karşılaşmıştır. Kapının arkasından çığlıklar ve ağlama sesleri duyulmuş, bunun üzerine kapıyı zor kullanarak açan itfaiye erlerinin karşılaştığı manzara günümüz New Orleans itfaiyesinin hafızasında bile kalıcı izler bırakmıştır. İtfaiye erleri odaya girer girmez dehşet bir ceset ve leş kokusuyla karşılaşmışlardır. İnsan cesetleri, duvara zincirlenmiş kimisi yaşayan kimisi de ölü olan kanlar içinde bedenler, korkunç işkenceler edilerek parçalanmış 7 köleye ait ceset bulunmaktaydı. Boyunlarından asılı ve ayakları zincirli kölelerin çoğunun cesedi zeminin altında bulunmuştur. Ölü veya canlı kurbanlarının çoğunun kemikleri kırılmış ve ters yönlere kıvrılmış, derileri farklı biçimlerde oyulmuş ve yüzülmüş, elleri ve ayakları kesilmiş bir vaziyetteydi.

Bir teoriye göre Madam LaLaurie'nin bu denli cinayetler işlemesi hatta canlı insanları işkence ederek yavaş yavaş parçalara ayırmasının sebebi cerrah olan eşiyle birlikte insan anatomisini öğrenmek adına bilimsel araştırmalar yapıyorlardı. O dönemde insan bedenine olan ilgiden dolayı çok sayıda mezar hırsızlığı hadiseleri görülmekteydi. LaLaurie'de bu teoriye göre kendini savunmasız insanlara karşı tatmin ediyordu. Madame LaLurie'nin işkenceye ve cesetleri parçalamaya kadar varan sadistik daranışlarının altında ikinci bir teoriye göre gizli bir intikam duygusu yatıyordu. Bu teoriye göre çıkan yangından kısa bir süre önce ailesine ait tarlalarda köleler arasında çıkan bir isyan sonucunda LaLaurie'nin annesi öldürülmüştü. Annesinin köleler tarafından öldürülmesi onda tarifi imkansız bir kızgınlık ve intikam duygusu yaratmış olabilirdi. Bu yangının ardından ortaya çıkan LaLaurie'nin korkunç cinayetlerini işlediği 1140 numaralı evin sakinleri olan LaLaurie ve diğer aile fertleri bilinmeyen bir şekilde bir daha bulunamamışlardır. Yangının ardından ortadan kaybolan LaLaurie'ler hakkında ortaya atılan iddiaya göre mahallenin aşağısındaki nehirde duran bir sandala atlayıp kaçtıkları düşünülmektedir.

Bir iddiaya göre Paris'e kaçan LaLaurie'nin Fransa'nın bir bölgesinde çıktığı bir domuz avı sırasında geçirdiği kaza sonucu öldüğü iddia edilmiş ancak hiçbir zaman kanıtları ortaya konulamamıştır. Araştırmacı yazar Eugene Backes, 1924 yılında Saint Louis Mezarlığında Madam LaLaurie'nin adının ve 1842 ibareli ölüm tarihinin yazdığı bir mezartaşını keşfetmesi üzerine LaLaurie'nin 1842'de ölmüş olduğu düşünülmektedir. Uzun yıllar LaLaurie'nin 1140 numaralı evinin önünden insanlar korkudan geçememiş, hakkında ortaya atılan "yaşıyor" iddiaları uzun yıllar kulaktan kulağa yayılmıştır. Günümüzde New Orleans için önemli bir turizm kaynağı olan LaLurie hikayesi, Jeanne de Lavigne'nin 1946'da yazdığı "Ghost Stories of Old New Orleans" kitabına da konu olmuştur. Günümüzde Madam LaLaurie'nin 1140 numaralı korku evi yapısını aynen koruyarak durmaktadır.

Seri KatillerWhere stories live. Discover now