Albert Fish (1870-1936)

1.2K 17 1
                                    

Amerika tarihinin en ürkülen seri katillerinden biri olan Hamilton Fish, 1870 yılında Washington'da dünyaya gelmiştir. Doğumundan kısa bir süre sonra babasının ölümüyle birlikte bir yetimhaneye yerleştirilmişti. Sıkıntılı bir sürecin ardından 7 yaşına geldiğinde annesine teslim edilen Fish, sara hastalığına benzer ve teşhisi konulamayan bir rahatsızlığın etkisiyle sıkça baş ağrıları çeken bir çocuktu. 1882'den itibaren postacılıktan boyacılığa kadar çok sayıda işte çalışarak hayatını kazanmaya gayret etmiştir. Çocukluğunda yapmış olduğu en tuhaf davranış ise dışkı yemesi ve idrar içmesi olmuştur. Bir çeşit dışkıdan cinsel haz alma hastalığı olan Koprofili hastası olma ihtimali çok yüksektir. Şehirdeki hamamlara gidiyor ve gençlerin soyunmalarını izlemesinin yanı sıra kıyıya köşeye çekilerek kendini tatmin ediyor ve ereksiyon oluyordu. Üzerinde cinsel davranış sapmaları beliren Hamilton Fish, 1890'dan itibaren genç erkeklere tecavüz ve taciz eğilimleri göstermeye başlamış, genç bir çocuğa tecavüz etmeye çalışırken kurbanın annesi tarafından yakalatılarak para cezasına çarptırılmıştır.

1898'de kendisinden 9 yaş küçük bir kadınla evlenen Fish, bu evliliğinden 6 çocuk sahibi olmuştur. Hayatı düzene girmiş gibi görünse de Fish, içindeki cinsel eğilimleri bastıramıyordu. Boyacı olarak işe başlayan Fish, ilk işinde bir müzede çalışmaktaydı. Burada bulunan balmumundan çıplak ve cinsel organları açık sanat eserlerine bakıp tahrik oluyordu. Kimsenin olmadığı bir zaman birine tecavüze yeltenmiş ve ardından bu işten de atılmıştır. Şehir dışına çıkıp bir çok kente yolculuk yapan ve buralarda yaşamaya devam eden Fish, 1910 yılında Thomas Bedden isimli bir çocuğa tecavüz ederek öldürdü. Bu cinayeti aydınlatmaya çalışan dedektifler geride hiç bir iz bırakmayan ve sürekli şehir değiştiren katili yakalayamamışlardır.

1924'te dışarıda oyun oynayan 8 yaşındaki Beatrice Kiel'in yanına gelen Fish çocuğa para teklif ederken küçük çocuğun annesi tarafından görülmüş ve kovalanmıştır. Şiddetli halüsinasyonlar ve hezeyanlar yaşayan Fish, Tanrı'nın kendisine küçük çocukları hadım etmesi konusunda görev verdiği düşüncesindeydi. 1928'de  12 yaşındaki Grace Budd adındaki bir küçük kızın ailesiyle iyi ilişkiler kurmuş, yeğeninin doğumgünü partisi olduğunu ve Grace'i de götürüp onunla tanıştırmak istediğini söylemiştir. Küçük kızın ailesi de yaşı bir hayli ilerlemiş Fish'e çocuklarını teslim etmekte bir çekince görmemişlerdi. O gece Grace ile dışarı çıkan Fish, küçük kızı New York City'nin kuzey banliyölerinden birinin yakınlarında bulunan terk edilmiş bir eve götürmüştü. Küçük kızı boğarak öldüren Fish, kızın cesedini parçalara ayırdıktan sonra bedenini kaldığı pansiyona getirmişti. Küçük kızın ceset parçalarını yani etlerini havuç, soğan ve jambon dilimleriyle yahni yapmak suretiyle pişirdikten sonra yemiştir. Pansiyondaki odasından 9 gün boyunca çıkmayan Fish, bu süre zarfında hergün her öğünde kızın et parçalarını yemeklere karıştırıp yemekle birlikte mastürbasyon yaparak kendini tatmin ediyordu.

Her türlü cinsel sapkınlığa yatkın olan Fish, bu korkunç fantazilerini hayata geçirirken kendisine de işkenceler yapıyor, kasıklarına toplu iğneler batırıyordu. 1932-1934 yılları arasında işlediği düşünülen cinayetlerde yamyamlık fantazilerini hayata geçiren ve yediği cesetlerden cinsel haz alan Hamilton Fish, bir din sapkını olmakla birlikte kendisine göre işlediği günahların bir cezası olarak kendisine işkence ediyordu. Deri kayışlarla ve çivili sopalarla kendisini dövüyor, dışkısını yiyor, kasıklarına iğneler sokuyordu. Yaraladığı, tecavüz ettiği ve öldürdüğü çocukları kendi düşüncesine göre Tanrı'ya kurban ediyordu. Ayrıca Psikiyatr Dr. Fraderic Wertham tarafından birebir incelenmiş olan Fish, idrar yoluna gül sapı sokmaktan hoşlandığını da tespit etmiş ve bugüne kadar rastladığı her türlü cinsel fantaziye açık  bir anormal olduğu tanısını koymuştur.

Grace Budd cinayetinden sonra yaklaşık 6 yıl serbest dolaşan ve bu sürede ne yaptığı bilinemeyen ihtiyar katilin peşine ısrarla düşen dedektif William King, yıllarca peşinden koşmuş ve ona benzer insanları sürekli olarak tutuklayıp serbest bırakmıştır. Grace cinayetiyle birlikte tüm basının ilgi odağı olan Hamilton Fish, "Amerika'nın Öcüsü" , "Brooklyn Vampiri" , "Gri Adam" ve en çok popülerleşen "Hannibal" isimleriyle anılmaya başlanmıştır. Grace Budd'ı öldürdükten 8 yıl sonra ailesine mektup yollayan yamyam çocuk katili Fish, bu dehşet mektupla birlikte dedektif King'e bir delil sunmuş ve mektup kağıdındaki antetten tespit edilerek yakalanmıştır. Mektup yollama geleneğiyle birlikte kendisinden önceki en büyük seri katillerden biri olan Karındeşen Jack'i taklit etmiştir. Öldürüp korkunç bir şekilde yediği kızın ailesine yolladığı kanı donduran mektup şu şekildedir:

"Çok Sevgili Bayan Budd,
1894'te bir arkadaşım Steamer Tacoma gemisinde denizci olarak denize açılmıştı. San Francisco'dan Hong Kong'a gitmek üzere yola çıkmışlardı. Limana varınca iki arkadaşıyla birlikte karaya çıkmışlar. Ve çok içip sarhoş olmuşlar. Döndükleri zaman geminin limandan ayrıldığını görmüşler. Bu sırada orada kıtlık hüküm sürmekteymiş. Etin kilosu 2-6 dolar arasındaymış. Çok fakir olanlar arasında açlık sıkıntısı o kadar büyükmüş ki diğerlerinin açlıktan ölmesini önlemek amacıyla 12 yaşından küçük tüm çocuklar, et olarak pazarlanmaları için kasaplara satılıyorlarmış.
Herhangi bir kasaba gidip pirzola, biftek, kuşbaşı isteyebilirmişsiniz. Çıplak bir çocuk vücudunun bir kısmı önünüze getirilir ve istediğiniz parçaları kestirebilirmişsiniz. Bir kızın veya oğlanın kalça kısmı, en lezzetli bölümmüş ve dana kotlet olarak satılan en pahalı etmiş. John orada çok uzun kalmış ve insan etine karşı bir düşkünlüğü oluşmuş. New York'a dönünce biri 7 diğeri 11 yaşında iki erkek çocuğu çalmış. Onları evine götürüp soymuş ve bir dolaba kapamış. Sonra tüm giysilerini yakmış. Her gün etlerinin iyi ve yumuşak olması için onlara işkence yapıp dövmüş. Önce 11 yaşındaki oğlanı öldürmüş, çünkü onun poposu daha tombul ve tabi ki daha etliymiş. Kafası, kemikleri ve bağırsaklarından başka vücudunun her bir parçasını pişirip yemiş. Tüm poposunu fırında pişirmiş, haşlamış, kızartmış ve kuşbaşı yapmış. Ben o zamanlar 409 Doğu 100. Sokak'ta oturuyordum. Bana insan etinin çok lezzetli olduğunu o kadar sık söylemişti ki ben de tatmayı aklıma koydum. 3 Haziran 1928 Pazar günü sizin 406 Batı 15. Sokak'taki evinize geldim, peynir ve çilek getirdim. Öğlen yemeğini birlikte yedik. Grace, kucağıma oturdu ve beni öptü. Onu yemeyi aklıma koydum. Onu bir partiye götüreceğimi söyledim. Siz de evet gidebilir dediniz. Onu Westchester'da daha önce gözüme kestirdiğim boş bir eve götürdüm. Oraya vardığımızda ona dışarıda beklemesini söyledim. Kır çiçekleri toplamaya başladı. Yukarı çıktım ve tüm giysilerimi çıkardım.
Çıkarmasaydım üzerlerine kanın bulaşacağını biliyordum. Her şey hazır olunca, pencereden onu çağırdım. O odaya girinceye kadar bir dolapta saklandım. Beni çıplak görünce ağlamaya başladı ve merdivenlerden inmeye çalıştı. Onu yakaladım ve o da bana annesine şikayet edeceğini söyledi. Önce onu tamamen soydum. Nasıl da tekmeledi, ısırdı ve tırnakladı. Boğazını sıkarak onu öldürdüm ve sonra da etlerini odama götürebilmek için ufak parçalara böldüm. Pişirdim ve yedim. Fırında pişen küçük poposu öylesine yumuşak ve tatlıydı ki. Tüm vücudunu yemem dokuz gün sürdü. Ona tecavüz etmedim, ama istesem bunu yapabilirdim. Bir bakire olarak öldü."

 Bu korkunç mektubu alan anne Budd, okuma yazma bilmediği için uzun süre okuyamamıştı. Yakalandıktan sonra hapishanede çekilen leğen bölgesi röntgeninde, mesanesinin etrafındaki alana sokulmuş 29 iğne tespit edilmiştir. 1935'teki duruşmasında jürinin oylarıyla deli olduğuna karar verilmiş ancak buna rağmen idam cezası almaktan kurtulamamıştır. Kayıtlara geçen 4 cinayetten yargılanmasına rağmen işlediği cinayet sayısı halen bilinmemektedir. En az 15 cinayet işlediği düşünülmektedir. Mahkeme de idam kararının açıklanmasının ardından şu tepkiyi vermiştir:

"Elektrikli sandalyede ölmek ne de büyük bir zevk olacak! Bu tadacağım en büyük zevk olacak. Şimdiye kadar tatmadığım tek zevk."

16 Ocak 1936'da 65 yaşındayken elektirikli sandalyede idam edilmiştir. Hamilton Fish'in bu korkunç seri katil biyografisinden çok sayıda roman yazılmış ve film gösterime girmiştir. En bilinen filmler ise başrollerini Anthony Hopkins'in oynadığı Kuzuların Sessizliği ve Hannibal'dir.

Seri KatillerWhere stories live. Discover now