47. Bölüm (M)

56.8K 2.3K 7.7K
                                    


YN: Ehehehshehdhdhejehejhebehe

Diyeceklerim bu kadar

İyi okumalar!

&&&&

ÖNCESİ

"Sözümü dinlesen iyi olur Jungkookie!"

Jungkook, koridorun diğer ucundan seslenen Heeyoung'un sesi ile gözlerini sıkıca yumdu. Kız onunla resmen dalga geçiyordu.

"Cevap versen iyi olur!" Ses her saniye daha da yaklaşıyordu. Jungkook uzandığı yatağından homurdanarak kalktı ve tüm hırsını ondan çıkarıyormuşçasına yastığını sertçe odanın diğer ucuna fırlattı. Heeyoung odasına girmeden önce bir şekilde sinirini azaltmalıydı, yoksa bazı şeyler çok kötü sonuçlanacaktı.

Nefes alış verişlerini düzensizleştiren bir sıkıntı boğazını sıkmaya başlamıştı sanki. Yumruklarını o kadar sıkmıştı ki acı pazularına kadar çıkmıştı.

Tam o anda kapısı açıldı.

Heeyoung'un kendinden emin gevşek gülümsemesi görüş açısına girer girmez Jungkook dişlerini de sıkmaya başlamıştı.

"Ne var?" diye hırladı dişlerinin arasından.

"Bana cevap ver, Jungkook. Kabadayılık taslayacak bir durumda değilsin."

Jungkook cevap vermek yerine dik dik üvey kardeşine bakmaya devam etti.

"Elin iyileşti sanırım." Kız kendi kendine güldü. "Halbuki şöminenin demirlerinin son derece kızgın olduğundan emindim... Şimdi sana ne yaptırsam acaba?"

Bir kaç gün önce Heeyoung, Jungkook'un Jimin'i çizdiğini fark etmişti ve tabii ki bunu kullanmıştı. Jungkook'un elini şöminenin demirine yapıştırmasını istemişti. Sırf zevk için.

Jungkook da bunu kabul etmişti çünkü Jimin'i çizmeye devam etmek istiyordu. Onu istiyordu. Çok istiyordu hem de.

Ancak şimdi bir şeyler değişmişti.

Dün akşam Jungkook bir anlık cesaret ile sarışın gence ondan hoşlanıyor olabileceğini söylemişti. Büyük aptallıktı... Bunun en büyük kanıdı da Jimin'in bunu duyar duymaz evden çıkıp gitmesiydi. Sanki ondan iğrenmişti.

Jungkook artık onu çizmek istemiyordu. Bir anlamı kalmamıştı.

Jungkook da güldü, ama bu gülüş içinde en ufak bir eğlenceyi barındırmıyordu. Yatağının etrafından dolaşıp kızın üzerine yürüdü, uzanıp kapıyı sertçe kapadı ve üzerlerine kilitledi.

Kızı sertçe kapıya doğru ittirip kollarının arasına sıkıştırdı. "Seni burada öldürürüm Heeyoung. Babam oğlunun hapse girip itibarını kirletmesine izin vermez. Seni burada boğazlarım ve bana hiçbir şey olmaz, anladın mı?" Sargılı elini kullanarak kızın çenesini sertçe tuttu. "Duyuyor musun beni?"

Genç kızın gözlerinden küçük bir korku dalgası geçse de anında toparlanmıştı, "Lütfen Jungkook, lütfen yap... Ama senin küçük sırrının da sadece benim sayemde güvende olduğunu unutma. Ben aptal değilim, bana bir şey yaparsan bir başkası gidip babana anlatır. Baban seni o zaman yaşatır mı sanıyorsun?" Kız Jungkook'un gevşeyen elini ittirip ondan uzaklaştı, "Daha doğrusu, o küçük sırrının kaynağını yaşatır mı sanıyorsun? Onu hiç kimseye duyurmadan ortadan kaldırır."

Jungkook başından aşağı içi buz dolu bir kova su dökülmüşçesine irkildi. Jimin'e zarar verme fikri kanını dondurmuştu. "Hayır," dedi tek nefeste. "Onun bu konu ile bir alakası yok. Sakın- sakın ona bir şey yapayım deme."

Like a Theater| JikookWhere stories live. Discover now