Derin Savaş

63 13 13
                                    

Güzel günler gelmişken Kai için dünyadaki sınavı henüz bitmiş değildi. Çünkü Barka hala yaşıyordu ve Kai ile savaşmak için istediği zamanı da kazanmıştı. Bu sefer onunla yüzleşmek için kimseyi göndermeden kendi çıkacaktı Kai'nin karşısına ve bunu yapmak için Minako'nun doğum günü olan 22 Ekim'i seçmişti. O gün kızlar ve Kai, Minako'nun sürpriz doğum günü partisi için Reilerin tapınağında toplanmışlardı. Kızlar bir yandan hazırlık yaparken Kai ise Minako'yu oyalamakla meşguldü. Aynı zamanda Kai, o gün Minako'ya evlenme teklifi etmeyi de planlıyordu ve kızların bu durumdan da haberi vardı. Minako ise o gün kimsenin doğum gününü hatırlamamasına çok bozulmuştu. Kimi arasa herkesin bir işi  vardı ve bu durum onu daha da sinir etmişti. O da hazırlanıp kendini Tokyo kulesinin önündeki parka atmıştı. Neyse ki Kai onun tüm telefonlarına cevap vermişti. O da yanına gelemese de bunu ondan bekleyemezdi, her ne kadar sevgilisi de olsa yeni tanışmışlardı ve doğum günü hakkında bir zorundalığı yoktu. Minako bu durumu kendi lehine çevirerek iki frambuazlı çörek ve karamelli kahvesini yudumlarken gökyüzünde bir anda parlayan bir ışık 20 metre ötesine düşmüş ve ortalığı toz dumana çevirmişti. Minako gözlerini biraz kısıp oraya doğru neler olduğuna bakarken etraftaki insanlar panikle kaçışmaya başlamışlardı. Minako kahvesinden son bir yudum aldı, ayağa kalktı ve çöreğinden de son bir ısırık aldıktan sonra "Venüs Süper Yıldız Gücü!! HAREKETE GEÇ!!!" diyerek savaşçıya dönüştü ve olay yerine ağır ağır gitmeye başlamıştı. Yakına geldikçe etrafında şimşekler olan bir karaltı görünüyordu. Bu Barka mıydı? Derken bir ışın huzmesi Minako'yu tutarak kendine çektiğinde karaltı da netleşmeye başlamıştı. Bu Barka'dan başkası değildi ve tam bu sırada kolundaki iletişim saati çalmaya başlamıştı. Barka'nın eli Minako'nun boğazındaydı ve hareket etmekte zorlanıyordu. Bir hamle ile saate cevap veren Minako'yu arayan Kai'ydi ve zar zor konuşarak "Kai, B-Barka, o burda.." dediğinde bayılmıştı. Barka ise Minako'yu kulenin ayağına doğru fırlatıp elini ve ayaklarını demirle bağlamıştı. Aradan iki dakika geçmiş veya geçmemişti ki Kai bir anda kuleye ışınlanmış ve hızını alamadan Barka'ya saldırmıştı. Ama Barka savaşma konusunda fazlasıyla iyiydi ve Kai'ye kolay lokma olmayacağını yaptığı bir iki hamle ile göstermişti. Aralarında kıyasıya bir mücadele geçen ikiliyi bağlı olduğu yerde hayal meyal kendine gelen Minako'da izliyordu. Bir an kendine geldiğinde "Kai!! Bitir o adinin işini!! Bana yaptıklarının bedelini ödet ona!!" dediği sırada bir anda dikkati dağılan Kai'nin yüzüne sağlam bir yumruk inmesi Barka'yı keyiflendirmişti. Kai güçlükle ayağa kalkarken Barka sol elini kaldırarak Minako'yu bağlı olduğu yerden eli boğazında bir şekilde Kai'ye güç gösterisi yapıyor ve "bak şimdi Suzuke sana bir şey öğreteceğim. Bu hayatta sevdiklerin için değil daima kendin için çabalamalısın." demiş ve bu sırada Minako'nun boğazını biraz daha sıkmaya başlamıştı. Minako minik bir kuş gibi çırpınıyordu Barka'nın elinde. Tam da bu sırada kızlar Kai'nin bulunduğu taraftan kuleye gelmiş ve o dehşet anına tanık olmuşlardı. Kai bir anda "bırak onu adi herif senin hesabın benimle!" demiş ve hamle yapmışken Barka boşta olan eli ile Kai'ye dur işareti yapmış "hesabımızı görmeden önce.." diyerek bir anda Minako'nun boynunu kırarak onu bir kenara fırlatmıştı. Kai sevdiği kadını bir anda cansız bir şekilde kenara atıldığını görünce durmuştu, kızlar ise çığlık çığlığa Minako'nun yanına gitmişlerdi. Minako oracıkta hemde doğum gününde Barka tarafından öldürülmüştü. Kai ise o durgunlukta aklının içinden geçen "sevdiğin herkesi kaybedeceksin.." sesine daha fazla dayanamamış ve olduğu yerde haykırarak dizlerinin üzerinde "MİNAKOOOOO!!!" diye bağırmışrtı. Bu sırada Barka zafer kazanmışcasına kahkahalar atsa da başına geleceklerden habersizdi. Kızlar bir anda Kai'ye baktıklarında Kai'nin etrafında altından bir aura oluşmaya başlamıştı, daha sonra sağ eliyle kızların olduğu yerde onları bir koruma kalkanı içine almıştı, başı öne eğikti ve neler olacağını kimse kestiremiyordu, öylesine öfkeliydi ki bu öfkeyle dünyayı bile yok edebilirdi ama şimdi sadece yapması gereken Barka'nın icabına bakmaktı, çünkü neticede sevdiği kadını doğum gününde gözlerinin önünde öldürmüştü ve bunun cezası ölümdü. Hala başı öndeydi ve Barka'ya "sen n'aptın?! Şimdi bunun bedelini çok ağır ödeyeceksin BARKAAA!!!" diyerek bir anda başını kaldırdığında Kai'nin iki gözü birden yeşilden sarıya dönmüştü. Sırtındaki Apollo kılıcını çıkarmadan önce meşhur Apollo Oku tekniği ile iki omzundan Barka'yı vurmuştu. Barka bir süre hareketsiz kalsa da okların etkisinden çıkıp kılıcını almıştı eline ama Kai hala kılıcını çıkarmamıştı. Bir anda Barka'nın arkasında belirip ona sağlam bir yumruk indirmişti. Yumruğun şiddeti ile epeyce bir savrulan Barka tam duvara girecekti ki Kai bir anda yine oraya ışınlanmıştı ve onu yakasından tuttuğu gibi bir yumruk daha indirmişti ona. Daha sonra Barka bir anda kendine gelip "benimle doğru düzgün dövüş Suzuke!! Çek kılıcını da marifeti neymiş görelim bu efsanevi kılıcın!!!" demeye kalmamıştı Kai bir anda kılıcını çekerek Barka'nın önünde belirmişti ve ona alaycı bir şekilde "ben bu konumdayken bu kılıcın tadına bakmadan seni bırakacağımı mı sandın Barka!" diyerek onun boğazını kesmişti. Daha sonra estetik bir hareketle kesikler atarak onun arkasında olarak başını gövdesinden ayırmıştı. Barka'nın cansız bedeni bir anda kömür gibi granül parçalarına ayrılmış ve gökyüzüne savrulmuştu. Tam bu sırada gökyüzünde bulutlar toplanmış ve mor şimşekler her yanı sarmıştı. Yukarıdan gelen bir ses "Barka sadece bir piyondu, seninle yüzleşmek için sabırsızlanıyorum güneşin oğlu!!! hahahahaha!" diyerek Kai'ye gözdağı vermişti. Kai ise aurası kaybolduğu anda koşa koşa Minako'nun olduğu yere gelmişti. Kızlar Kai'nin önünü açmışlardı. Minako'nun o pembe renkli teni bir anda beyaza çalmaya başlamıştı. Kai çok geç olmadan onu geri getirmek gerektiğini söyleyerek kızların etrafı biraz açmalarını rica etmişlerdi. Kai daha sonra Minako'nun gögüs kısmını biraz açarak sol elinin avcunu Minako'nun göğüs kafesinin tam orta yerine tutmuş, sağ elini de iki parmağı açık kalacak şekilde boynunun kırıldığı yere tutarak gözlerini kapatmış ve şu sözleri söylemişti: 

-lumen caritatis semper foveant spem dare vitam..! (sevginin ışığı, umutları daima besler, onlara hayat verir.)

Bunu dedikten sonra Kai'nin vücudu az önceki gibi parlamaya başlamıştı ve bu parlaklık Minako'nun vücuduna da geçmiş, onun da vücudu turuncu renkte parlamaya başlamıştı. Işık parlaklığı biraz daha artmaya başladığı sırada Kai Minako'yu bir eli ile sırtından diğer eli ile belinden tutarak ona sarılmış kulağına "artık geri dönmelisin sevgilim, seni bekliyoruz" diye fısıldadıktan sonra onu dudaklarından öpmüştü. Bir anda Minako yavaşça gözlerini açmıştı ve sevdiği adamın onu öptüğünü görüp o sıcaklığı hissetmiş, boynuna sarılıp öpücüğüne karşılık vererek "geldim sevgilim, buradayım." diyerek ona sıkıca sarılmıştı. Işık dağıldığı vakit çiftimizi sarmaş dolaş gören kızlar bu duruma çok sevinmiş, Rei ve Usagi gözyaşlarına hakim olamamışlardı. Aradan biraz geçtikten sonra tüm ekip tapınağa doğru yol almışlardı. Kai ve Minako arkada kalıp yavaş yavaş yürürken konuşmaya başlamışlardı..

Kai: Seni kaybedeceğim diye çok korktum Mina..

Minako: Ben beni kurtaracağından emindim Suzuke, ne olursa olsun.

Kai: Peki ya nasıl?

Minako: Çünkü seni çok seviyorum da ondan. Sen beni ne olursa olsun asla geride bırakmazsın buna adım gibi eminim.

Kai: Emin olmakta sonuna kadar haklısın sevgilim..

dedikten sonra Minako'nun elini sımsıkı tutan Kai, Minako ile tapınağa geldikten sonra sürpriz doğum gününe tanık olmuşlardı. Minako sevinçten ağlıyor " demek bundan dolayı hepiniz beni ektiniz çok kötüsünüz.!" diyordu. Tam herkesin bir anda dikkati dağılmışken Kai, bir anda "Minako!" diye seslenip dizinin üzerine çökmüştü. Minako şaşkınlıkla arkasını dönüp Kai'yi o şekilde görüne bir daha şok geçirmişti. Bu hiç beklemediği bir hareketti ve Kai'nin elini cebine attığında anlamıştı ki artık o yola girmenin ilk adımını atacaktı. Kai ise yüzüğünü cebinden çıkarıp " Minako, seni ilk duyduğumda da kalbim böylesine hızla ve heyecanla atıyordu, şimdi ise bu ikiliye bir de aşk eklendi. Seni ilk gördüğüm anda demiştim bu o diye ve şimdi de diyorum ve daima diyeceğim. Sen Minako Aino, bu zorlu yolda benim elimden tutarak bir Suzuke olmaya var mısın? Benimle evlenir misin?" dediğinde Minako gözyaşlarına hakim olamamış ve bağırarak "EVEEETTT!!" diyerek Kai'nin boynuna atlamıştı. Oradaki herkes duygulanmıştı bu olanlara ve Kai Minako için aldığı yüzüğü onun sol eline takmıştı. Minako elini kaldırıp yüzüğe şöyle bir bakmış ve "sen.. bu yüzüğü o gün aldın değil mi?" dediğinde Kai bilmem der gibi omzunu silkmiş ve Minako'ya sarılmıştı. O gün eğlencenin dibine vuran ekibimiz için güzel günler sınırlı idi, çünkü kaos hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde dünyaya doğru geliyordu. Sadece Kai için gibi görünse de tüm evren tehdit altındaydı ve hepsi bunun üstesinden gelmek için bir aradaydı...


DEVAM EDECEK...

Legend Of KaiMinaWhere stories live. Discover now