Kaosun Sıçraması

43 9 1
                                    

Kai ve Minako evlendikten bir süre sonra evrende her şey normal bir seyirde giderken, yeni yılın gelişinden sonra kaos kendini Ay ve Mars çevresinde göstermeye başlamıştı. Büyük Necromancia kumandanı Amadeus, gemisi Hades ile Mars civarında konuşlanmış kaosu yaymak için her türlü kötü varlığı safına çekmek için uğraş veriyordu. Kai ve Güneş krallığı bu kaotik sıçramanın farkındaydı ama Kai kızlara durum hakkında hiç bilgi vermemişti çünkü boyutları henüz normal seviyelerde idi ve dünyayı veya başka bir yaşam formu olan bir gezegeni tehdit etmiyordu. Herkes normal bir şekilde hayatına olağan şekilde devam ediyordu. Kai ve Minako ise evliliklerinin tadını çıkarıyordu. Tatil için güzel bir ada olan Oshima ya gitmişlerdi. Küçük ve sakin bir yerdi burası ve huzurluydu da aynı zamanda. Burada bir kaç gün geçiren çiftimiz Tokyo'ya geri dönmek için yola çıktıklarında Usagi'nin Kai'yi araması Minako'nun dikkatini çekmişti. Çok önemli bir konu olduğunu ve geldiğinde baş başa konuşabilirler mi onu sormak için aramıştı. Minako ilk başta kıskanmış gibi yapsa da sonra durumun mühim olabileceğini düşünüp bundan vazgeçerek bir an önce Tokyo'ya dönmelerini istemişti Kai'den. Aradan geçen 3.5 saat sonunda Tokyo'ya varmışlardı. Minako evde eşyaları dolaba dizerken Kai'de evden çıkıp Usagi'yle buluşmaya gitmişti. Juuban Parkında bir araya gelen ikili kaosla ilgili buluşmuşlardı. 

Kai: Durumun farkında olduğumu biliyorsun sanırım Usagi.

Usagi: Evet benim de bugün haberim oldu Kai. Ay'daki harabeler üzerinde yapılan çalışmalar sonrasında.

Kai: Demek senin krallığına da saldırmaya karar vermişler. Hemde sadece harabeler ve taşlara..

Usagi boynunu bükerek:

-Tarihe bile saygısı yok bu her kimse...

Dedi ve Kai'ye teşekkür ederek evine döndü. Kai'nin aklında bir soru vardı " şimdi ne olacak? Ay'dan sonra Dünya'ya mı geleceklerdi?". Buradan sonra olacakları beklemek ve önlem almak dışında yapacağı bir şey yoktu. Cebinden broşunu çıkardı ve Hikari'ye seslendi " tehlike yakına geliyor, B planını devreye sokma zamanı geldi kuzen.." diyerek ona bir mesaj göndermişti. Eve geldiğinde Minako kanepe üzerinde uyuya kalmıştı, yol yorgunuydu haklı olarak ve öylece uyuyordu. Kai içeri girdiğinde eşini o şekilde görünce sessiz bir şekilde ona yaklaşarak kucağına aldı, odaya çıkardı ve yatağa yatırdı. Minako mahmur bir şekilde hafiften uyanarak "saat kaç Suzuke? nerde kaldın?" diyerek ona veryansın etmışti bir bakıma. Kai'de gülümseyerek "saat daha 10 birtanem ama sen benden önce uyumayı seçmişsin" dediğinde Minako arkasını dönerek örtüyü üzerine çekmişti. Kai hemen üzerini değişip eşinin yanına uzanır ve ona uzun uzun bakar, "seni kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu gördüm şimdi ikinci bir tehlike var ve seni bundan korumalıyım Mina.." dediğinde Minako bir anda "neler konuşuyorsun öyle Suzuke n'oldu?" dediğinde Kai "hiç" dercesine omuzlarını silkti ve Minako'nun saçlarını okşamaya başladı. İkisi de uyuya kaldıklarında yeni bir gün yeni sürprizlerle gelecekti...


ERTESİ GÜN...


Kai sabah erkenden kalkıp Tokyo Kulesine doğru yol alır. Akşam Hikari'ye attığı mesajın cevabı onu orada bekliyordu, aradan 15 dakika geçtikten sonra Kai kulenin kuzey tarafına gelmişti. Cebinden bir bozukluk çıkarıp onu havaya attı ve kulenin ayağına çarptırıp tutarak cebine geri koymuştu. Aradan bir dakika geçmemişti ki bir anda zaman durmuş, ağaçların arasından beyaz pelerinli gizemli biri çıkmıştı. Pelerinin içinden bir zarf çıkararak "istediğiniz şey bunun içinde kralım." diyerek önünde diz çökmüş ve ortadan yok olmuştu. Zaman da eski akışına geri dönmüştü. Kai civardaki çörekçi dükkanına yürüdüğü sırada telefonu çalıyordu, arayan Minako'ydu ve nerede olduğunu sormuştu. Kai ise birazdan geleceğini çayı hazırlamasını istemişti. Çörekçi dükkanından eşinin en sevdiği çörekleri alıp eve yürüyen Kai, ona verilen zarfın içeriğini çok merak ediyordu bu yüzden eve hızlı hızlı gidiyordu. Eve geldiğinde Minako, Kai'nin boynuna atlayıp onu öptü, daha sonra "sabah sabah Suzuke bey nereye gittiniz merak ettim doğrusu." dediğinde Kai önce gülmüş daha sonra çörek poşetini göstererek "benim sevgili eşim bunları yemeyi seviyormuş bende gittim aldım." dediğinde Minako'nun gözleri yıldız yıldız olmuş ve Kai'yi bir kez daha öptükten sonra kahvaltı masasına geçmişlerdi. Sohbet ederek kahvaltılarını eden çiftimiz masalarını topladıktan sonra Kai, çalışma odasına geçerek zarfı açmak için koltuğuna oturmuştu. Zarfı açtığında içinden önce güneşte yetişen altın orkidelerin kokusu yayılmıştı içeri, daha sonra Kai zarfın içindeki kağıdı açarak avcunun içine aldı ve "sigillum spiritus rumpit" diyerek kağıda üfledi ve üzerinden bir toz katmanı kalkmış şekilde bir anda kağıtta yazılar belirmeye başlamıştı. Kağıtta yazılanlar Güneş dilinde idi ve Kai'nin beklediği haber hakkında yazılanlar vardı. Hevesle satırları teker teker okuyordu ve aradığı cevabı aldığında "EVET! Sonunda yeniden görüşebileceğiz Akhira.." diyerek kağıdı zarfa koyarak elinin üzerinde tutup "exitium" dedi ve zarf altın tozuna dönerek yok oldu. Tam bu sırada Minako Kai'nin yanına gelerek "hayatım ben kızlarla buluşmak için Reilerin tapınağına gidiyorum akşam yemekte görüşürüz" diyerek Kai'yi öptü ve evden çıktı. Kai daha sonra broşunu çıkararak Hikari'ye "bu buluşmayı ayarlamanı istiyorum en kısa zamanda çünkü vaktimiz daralıyor kuzen." diyerek ona bir mesaj daha ilettikten sonra alt kata inerek mutfaktan bir fincan kahve aldı ve terasa çıkarak etrafı seyretmeye başladı. Aklında bir çok soru vardı ve bunları çözmesi için can dostu Akhira ile görüşmesi şarttı. Lakin Samanyolu Galaksisini koruyan bu büyük savaşçı dostunun bu çağrısına ne zaman yanıt verebilecekti merak konusuydu. Kai ve Usagi dışında savaşçılardan hiç birisi durumun farkında değildi, ama kaos burunlarının dibinde onlarla yüzleşmek için beklemekteydi...


DEVAM EDECEK...

Legend Of KaiMinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin