Gül sakince odaya girdi. Mercan'ın çalışmasına bakıp gülümsedi.
-Bunları sen mi yaptın?
Başını salladı.
-Daha taslak ablam. Bi şey mi istedin? Hafta sonuna yetiştirmem lazım.
-Cihan beye servis açılacak. Ben yapayım dedim. Özellikle seni istiyor ufaklık.
-Tamam ablam.
Üzerindeki tayta baktı. Sıkıntı ile yerinden kalkıp bir gün önce giyindiği boydan elbiseyi üzerine geçirdi. Gül merakla
-Tatlım neden bunları giyindin?
-Uzun hikâye abla. Böyle rahatım. Bide görünmez ol dedi.
- Haaa...
Gül, anlamamıştı ama zamanı geldiğinde biliyordu ki açılacaktı. Mercan, hızla mutfağa geçti. Servis takımlarının olduğu tepsiyi alıp yemek odasına gitti. İçerden Cihan'ın sesi duyuldu.
-Çalışma odama getir.
Sessizce kapıyı tıklattı.
-Gir Mercan
Biraz ürkekçe odaya girdi. Cihan çalışma masasında bilgisayarında başını yaptığı işten kaldırmadan;
-Yanıma bırak. Ne yemek var?
Boğazını temizledi. Yemek servis takımını masaya yavaşça koyarken mırıldandı.
-Ezo gelin çorba, tas kebabı, pilav, salata,
-Salata getir.
Sessizce odadan çıktı. Gül;
-Ne istiyormuş?
-Salata
-Deli oğlan çalıştığında ne yediğinin farkında değil. O cüsseye hiç salata yeter mi?
Hızlıca Cihan'ın sevdiği tostan yapıp yanına sıcacık çay koydu. Mercan telaşla tepsidekilere baktı.
-Ama Gül abla.
-Sen götür, götür. Bir şey derse benim yolladığımı söyle
Gül ne kadar bir şey olmaz dese de masaya korkarak bıraktı. yanılmadığını kısa sürede anlamıştı. Cihan yiyeceklere bakıp sinirle Mercan'a döndü.
-Sana ne dedim ? Kulakların duymuyor mu?
Gözleri doldu. Tek eli ile gözlüğünü geri itti. Sakinliğini korumaya çalıştı.
-Efendim Gül abla ısrarla gönderdi.
-Başımın dertleri al götür çabuk. Ne dediysem o olacak.
-Pe-pe –peki efendim.
Elleri titreyerek tostu alıp, zoraki odadan çıktı. Cihan sinirle Mercan'ın arkasından bakmıştı. Mercan içinden bildiği tüm kötü sözleri söyleyip istediği salatayı masasına bıraktı. Sabırla boş tabakları almak için mutfakta oyalandı. Oyalandı mı? Odasında bir dünya yapması gereken çizimler ve çalışması gereken dersler varken o burada zengin piçinin kıçını bekliyordu. Sinirle başını sağa sola sallarken Gül ile göz göze geldi. Gül;
Cihan bey ,işte,sen geldikten sonra iyice tanıyamaz olduk.
Cihan'ın sesini duyduğunda oturduğu yerden sıçradı.
-Mercaaann
Koridorda yürürken sessizce küfür ediyordu.
-Allah'ın cezası ne var ne pislik?
Telaşla yanına gitti. Başı yerdeydi.
-Buyurun efendim.
İçinden
"Geri zekâlı " demek geldi. Yutkundu.
-Al götür bunları çabuk.
Hızla masadaki boş tabakları aldı. Elleri gözle görülür derecede titriyordu. Odadan çıkarken Cihan'ın sesi ile duraladı.
-Sen sabah nereye gittin öyle?
Cihan'a yüzünü dönmeden.
-Efendim okula gittim.
Cihan sinir bozucu sakinlikte yerinden kalkıp Mercan'ın yanına gitti.
-Kimden izin aldın?
-izin almak mı? Ama siz dediniz ya...
İyice omuzları düştü. Tepsi neredeyse düşecekti. dokunsalar orada ağlamaya başlayabilirdi.
-Yüzünden ne hayır gördüm ki arkanı dönüyorsun küçük hanım. Dön bakalım.
Panikle döndü.
YOU ARE READING
ZORAKİ GELİN +18
Romance- Cihan ağa artık senin efendindir. Bileğinden tutup Cihan'ın önüne fırlattı. Düşecek gibiydi. Bir an sendeledi. Cihan sinirle önünde olanları izliyordu. Neydi önüne atıkları? Bir an içinden saydırdı. Sinirle söylendi. -Başka kız mı yok bu konakta? ...