9

772 118 6
                                    

Gözlerini yorgun bir sabaha açtı Jimin. Yumuşacık yatağının içinde birazcık gerindi. Aklına birkaç şey geldiğinde sıçrayarak kalktı, "Rüya mıydı?"

"Değildi." Kafasını hemen sesin geldiği tarafa çevirdi. Kralı gördüğü anda üstünü düzeltip ayağa kalktı. "Özür dilerim."

"Ne için, Jimin?"

Başını eğip parmaklarıyla oynamaya başladı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Ona nasıl bir açıklama yapabilirdi ki zaten? Hiçbir şekilde haklı değildi. "Elime yüzüme bulaştırdım her şeyi."

"Beklediğim gibi."

"Özür dilerim."

"Özür dilemeyi kes. Sana başından büyük işlere kalkışmaman gerektiğini söylemiştim. Ya zamanında bulamasaydım seni? Başına bir şey gelseydi ne halt yerdik o zaman?" Sesi hafif yükselirken camdan ayrılıp arkasını döndü. "Kafanı kaldır."

Göz göze geldiklerinde yutkundu.

"Mührüm sızladığı için ters gittiğini anladım bir şeylerin. Gecenin köründe habersiz bir şekilde saraydan ayrılıyor, aynı zamanda da elinde sıfır bilgi; bir de dedikodular ile saraya dönüyorsun! Üstelik saraydan birisini değil, bizzat kendim seni kurtarmaya gelmek zorunda kaldım. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Bana hizmet eden sensin, ben değilim. Bir kralı ayağına getirtmek ne kadar hadsizce!"

Dudaklarını dişledi Jimin. Tamamen haklıydı kral çünkü. Tek kelime çıkmazken ağzından, kral yeniden konuştu: "Bir daha saraydan asla ayrılmayacaksın. Burada yaşayacak ve burada öleceksin. Duydun mu? Beni zorlama. Yemin etmek zorunda kalırsan senin açından iyi olmaz. Nefes bile alamazsın dışarıda. O yüzden yeniden habersiz, iznim dışında ayrıldığını duyarsam seni öldürürüm Jimin. İnan bana yaparım bunu."

Başını salladı küçük olan. Karşı çıkacak hakkı ya da gücü yoktu. "Şimdi üzerini giyin ve kütüphaneye dön. Bari en azından geçmişini öğrenip araştır. İşe yaramayan birisini sarayımda istemem."

Kral, odadan ayrıldıktan sonra tırnaklarını yiyerek odayı deli gibi turlamaya çalıştı Jimin. Az çok hatırlıyordu dün yaşananları, ama sanki ters giden bir şeyler var gibiydi. Bulanıktı hafızası. Daha fazlasını bilmeye ihtiyacı vardı. Dedikodu, demişti kralı. Ne dedikodusundan bahsetmişti? Üzerini giyinip odadan ayrıldı. Sarayın şeflerinin olduğu mutfağa sessizce ilerlerken fısıldaşmalarını duyduğu anda kapının arkasına yaslanıp gizlice dinlemeye başladı.

"Katil, Kral Min'in ikiziymiş."

"Emin misin? Öyle birinin varlığından halk nasıl haberdar olmaz ki?"

"Bana sorma. Bilmiyorum. Ama dün gece beş cinayet işlenmiş. Birisi meydanda, her zamanki gibi ölü şekilde yatıyormuş. İki kişi eski bir evin içinde boyunları kesilmiş şekilde bulundu. Bir kişi, meydandaki bedenin yanında kafası kanıyor bir şekilde bulundu. Yani sanırım dört denebilir, çünkü adam ölmemiş! Başına ağır darbe almış ama uyandığı anda ötmeye başlamış. 'Kral Min'in ikizi var! Cinayetleri o işliyor! Bir eve girip iki kişiyi öldürdüğünü duydum, sonra başka bir bedeni battaniyeye sarıp götürmeye başladı! Eminim onu da kuyuya atmıştır.' gibi şeyler söylemiş. İşin garip kısmı, adam normalde delinin tekiymiş. Yani yalan da olabilir. Ama benim düşüncemi merak ediyorsan, saraydan dışarı adım dahi atmak istemiyorum. Bu katil delirmiş resmen! Herkes onu arayıp bulmak için planlar yaparken geceleri öldürmeye devam ediyor ve artık bir değil, bir sürü kişiyi katlediyor! En güvende olduğumuz yer burası. En azından her şey açığa kavuşana kadar..."

Jimin eliyle ağzını kapatarak koşmaya başladı. Midesi bulanıyor gibi hissetmişti. Evde bulunan iki ceset kesinlikle Kral Min'e aitti. Peki ya diğeri? Düşündü. Kral Min'in saçları rengini geceden almış gibi simsiyahtı. Buğulu zihninde meydanda gördüğü katili aradı.

Buldu.

Sarı saçlıydı.

Öyleyse söylenen şeyler doğru olmalıydı. Çünkü Jimin, o adamın Kral Min'e ne kadar çok benzediğini düşündüğünü iyi hatırlıyordu. Peki bu mümkün müydü? Kralın gerçekten ikizi olabilir miydi? Peki neden cinayet işlesindi ki?

Jimin düşündü. "Muhtemelen kralımın rahatını bozmak ve halkı yeterince koruyamadığını göstermek için böyle bir intikam yöntemi deniyordur. Çünkü birkaç dakika geç doğmuştur ve bu yüzden saray dışında normal bir ailede büyümüştür? Kendisinin Kral Min'den daha iyi olduğunu düşündüğü için de onu öldürüp yerine geçmek istiyordur. Evet, olabilir mi? Kesinlikle. Bir saniye... Öldürme kısmı hariç bu benim hayatım değil mi ya?" Sesli düşündüğünü fark ettiği anda etrafını kontrol etti. Kimse yoktu. Rahat bir nefes alıp kütüphaneye doğru ilerlemeye başladı. Daha fazla düşünmeli, daha fazla okumalı ve yine daha fazla araştırmalıydı. Çalışmak zorundaydı, öğrenmeli ve gerçekleri kralına gururla anlatmalıydı. Böylece onun gözüne girebilir ve takdir edilirdi. Tek dileği buydu.

Park Jimin hayatta olduğu süre boyunca o kötü ikizin, kralının hayatını mahvetmesine izin vermeyecekti.

ignotus peverell, myg&pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin