16

817 127 33
                                    

İki gün olmuştu, olayların üzerinden günler geçmişti. Halk sakindi fakat saray halkı için aynı şeyi söylemek mümkün değildi, dışardaki halka her şey açıklanmamıştı. Sadece sınırdakiler neler olup bittiğini görüyordu.

Uruval halkına açıklanmayan çok şey vardı, sakinlikleri korkuları yüzündendi. Kral onları uyarmıştı, uyarıyı kimse çiğnemek istemiyordu. Özellikle Kral bu hâldeyken, kimse bu kuralı çiğnemek istemezdi.

Bölgenin kalan yeşil alanları azalmaya başlamıştı, ağaçlar solmuş ve renk çekmiş gibiydi. Yaz ayında sonbahar yaşanıyor gibi yapraklar tüm orman yollarını süslemişti. Kralın acısını doğa kaldıramamıştı, insanlara zarar vermemek için elinden geleni yapıyordu Kral Min, ancak doğa için aynı şeyi yapabileceğinden emin değildi.

İki gündür uyanmayan vitasının başından kalkmıyordu, tek yaptığı odaya girip çıkmaktı. Şifacılar yapacak bir şey olmadığını söylüyordu, onu delirten de sadece bundan ibaret değildi. Odasına ondan başka kimse giremiyordu, Jimin'in feromonları ağırdı, odaya girebilecek kadar güçlü kurtlara sahip değillerdi hiçbiri. Alfalar dahi katlanamıyorken, şifacı omegalar bunu yapamazdı.

Kral, taht odasında depar atarken kapı çalınmıştı. İçeriye buyur edinen şifacılar, kralın önünde eğilerek selamlamış, getirdikleri iksirleri uzatmışlardı. "Kralım, bunlar son çare olan iksirler. Biz ona içiremiyoruz ancak siz yaparsanız, ona iyi gelebilme ihtimali yüzde yirmi."

"Yüzde yirmi mi? Kalan kısım?"

"Kralım." Arkasında bulunan yaşlı kadın göründüğünde gülümsemeye çalıştı. Kralın sert ifadesi dahi titremesine neden oluyordu hepsinin, eğildi yeniden önünde. "Diğer yüzdelik kısım, işe yaramama ihtimali. Ölmüş bir kimseyi, hayata geri çeviremeyiz nihayetinde. Ancak elimizden geleni yapıyoruz. Sihrimizi kullanıyoruz."

"Bu ne cüret? Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?"

"Efendim, bize ne yol olursa olsun uygulayın demiştiniz. Sayın vitamız uyanmıyor, ona destek olamıyoruz. Odaya girmemizi bırakın kapıdan geçmek bile imkansız hâle gelmeye başladı. Bir çıkış yolu bulmak bizim için de zo-"

"Efendim, lütfen." Kral Min, imparator gözü yüzünden yaşlı kadının önündeki omegayı iki büklüm yapmıştı. Gözü önünde acıdan kıvranan oğluna ağlayarak yardım etmeye çalışan kadına dahi acımamıştı, oğlu çığlıklar içinde yerde yatarken odadan çıktı Yoongi.

Saray balkonuna doğru ilerlerken sinirini yatıştırmaya çalışıyordu, dayanamıyordu artık. Kurdu kendine küsmüştü, hiçbir şekilde yardımcı olmuyordu ona. Gözleri kararıyordu, bedenini taşıyamıyordu artık. Gün doğumuna az kalmıştı, tek yapabildiği beklemekti. Günlerdir yaptığı gibi bekliyordu, belki de eşinin ölümünü kabullenmeyi bekliyordu. Derin nefesler aldı, gezinip durdu. Odasına dönmeye korktu, vakit geçirdi gün doğana kadar orada.

Gün ışığı kendini yavaş yavaş göstermeye başladığında ne zaman geldiğini bilmediği oda kapısının önünden yaşanan gürültüyle ayaklanmıştı, muhafızlar nefes nefese kralın önünde eğilmiş, daha sonra ayaklanmasını beklemişlerdi. "Kralım, dışarı halktan bilgi geldi. Tüm ağaçlar yeniden yeşermiş, tomurcuklar yeniden açmaya başlamış."

"Nasıl olur? Jimin... Jimin-" Kral, hızla arkasını dönmüş, kapıyı açarak içeriye adımlamıştı. Gün ışığı, tüm odayı sarmalamışken perdenin önünde dikilen bedene baktı şaşkınlıkla. Gözlerine inanamadı, arkasını döndü gördüklerini kanıtlamak istermiş gibi. Muhafızların da onun kadar şaşkın olduğuna şahit olduğunda durmadı, koştu pencerenin önündeki bedene.

Kolları arasına aldı hızlıca, yeniden hissettiği sıcak ten içini garip hissettirmişti. Geriye çekildi, incelemek istedi onu, yanaklarına çıkardı ellerini, gözlerini yarasının olduğu kısımda gezdirdi. Yara gitmişti, tamamen gitmişti. Anlam veremiyordu, ama düşünmek istemedi. Şu an istediği tek şey vitasına olan özlemini gidermekti.

"Yoongi."

"Jimin, buradasın. Uyanmışsın, inanamıyorum, nasıl?"

"Şifa." İkisinin de gözü kapıya döndüğünde kapıda bulunan şifacı omegaları görmüşlerdi, sorguladıkları cevabı anlamaya çalışıyorlardı. "Şifa vitamızın kendisi, tıpkı sizin imparatorluk gücünüzün ölüm yarattığı gibi, onun gücü ise can veriyor hayata efendim."

"Nasıl?"

"Siz son delta ve vitasınız. Ölümsüzsünüz. Kehanetler bunu gösteriyor."

ignotus peverell, myg&pjmWhere stories live. Discover now