11

789 115 4
                                    

"Uyanmışsın."

Gözlerini araladığında duymak istemediği sesi işitmiş, korkuyla karşı koltuğuna bakmıştı Jimin. Kralın vitası olduğunu söyleyen kişi, yüzündeki gülümsemeyle kalkmıştı koltuğundan. Omega, çatılı kaşları ile doğrulduğunda elbisesini düzeltmiş, karşısındaki kurda ilerlemişti.

Kafası karışıktı, okuduğu şeyler aklını karıştırmıştı. Doğru olduğuna emin olmak istiyordu ama bir o kadar da emin olduğu tek şey, bu kurdun vita olmaktan çok uzak biri olduğuydu, saraya nasıl girdiğini bilmiyordu. Bu işin peşini bırakamazdı, öğrenecek ve onu buradan gönderecekti. "Kitap nerede? Ve sen, hangi cüretle odama girersin?"

"Eşimin emriyle burada seni bekledim, sen hangi cüretle kralın emrini sorguluyorsun?"

"Berbat bir yalancısın."

"Gözlerim de yalan mı konuşuyor sence?" Karşısındaki çocuk, gülümseyerek kahve olan gözlerini, mor rengine çevirdiğinde bir adım geriledi omega. İmkansızdı, mümkün değildi.

Kapı birden açıldığında, içeriye oldukça kızgın olan Kral Min ve yardımcıları girmişti. İkisi de kralın önünde eğildiğinde yutkundu, kitabını bulmalıydı. En son krala verdiğini düşünüyordu ama isteyecek yüzü yoktu şu an.

"Sen, Park Jimin. Soyu köleliğe yemin etmiş, sadece benim emrimle hareket eden sıradan bir omegasın."

Kralın soğuk sesi, tüm odayı doldurduğunda titredi omega, insanların içinde mi azar işitecekti? Sorgulayamazdı, yok etti bu düşünceyi kafasından hemen. Ne haddineydi? Kitap mı kafasını karıştırmıştı? Krala üzülmek onun hakkı mıydı?

"Doğumumdan bu yana, eşim olacak olan vitaya saygısızlığını affederim. Ancak sen, kralının önünde iğrenç kokunu etrafına sarmaya nasıl cesaret edersin? Ölmek de mi korkutmuyor seni?"

Boynunda hissettiği eller, kafasını kaldırmasına neden olduğunda dolu gözlerini kaçırdı omega. Mührü yanıyordu, kurdu köşesine çekilmiş bir şekilde korkuyla saklanırken dayanamadı, gözyaşlarını tutamadı. "Dışarı çıkın, hepiniz!"

Gelen emirden sonra oda saniyesinde boşalmış, içeride yalnızca Jimin ve Yoongi kalmıştı. Kral Min, hizmetkârının boğazını sıkmayı bırakıp elini çektiğinde önünde dizleri üzerine düşmesine neden oldu. "Neden ağlıyorsun?"

"İzin verin bana, izin verin kanıtlayayım onun bir yalancı olduğunu. İnanın bana Kralım, isteyerek yapmadım. Sizi korumak istedi kurdum, bu yüzden elimde olmadan uzaklaşması için kokumu kontrol edemedim."

"Ayağa kalk."

"Mührüm, mührüm öyle acı veriyor ki, ayaklarım taşımıyor bedenimi."

"Omega, ayağa kalk dedim sana."

Yere tutundu, baskın koku bedenini zorlarken yeniden denedi kalkmayı. Başaramamıştı, ayakları titriyordu fakat bırakmadı denemeyi. Üçüncü denemesinde zorlukla ayaklandığında kaldırdı başını, gözgöze gelmişti yeniden kralıyla. Elbisesinde hissettiği el, bedenini ittirirken sendeledi. Düşeceğini sanıyordu fakat yanılmıştı. Kral Min, tek hareketiyle onu döndürmüş, sırtının göğüsüne yaslanmasını sağlayarak ensesindeki mühre eğilmişti.

Dengede durması bu defa daha zorlaşmıştı fakat arkasından onu sıkıca tutan kollar, düşmesini engelliyordu. Omega mührüne sarılan delta kokusu, hem kraliyet mührünün, hem de omega mührünün acısını dindirirken gözlerini kapadı Jimin. "Bak kendine."

Fakat kapatmasının hemen ardından uzun sürmedi açması, Kralının dediğini yaparak karşısında bulunan aynaya dikti gözlerini. "Bana muhtaç sıradan bir omegasın, bu yüzden eşimi bulmamı istemiyorsun. Çünkü kenara itilen öylesine biri olup, mührünün acısıyla yaşamaktan başka şansın bile kalmayacak."

Jimin'in yanaklarına düşen yaşlara yenisi katıldı. "Belki de acın gittikçe büyüyecek ve öleceksin."

"Kralım."

"İzin veriyorum omega, kanıtla onun vitam olmadığını. Fakat dikkat et, bu iddian ölümünle sonuçlanmasın."

ignotus peverell, myg&pjmWhere stories live. Discover now