on

5.2K 333 228
                                    

BUGÜNKÜ İKİNCİ BÖLÜM 👉🏻👈🏻✨️

___

|fatih|
|istanbul|

____________

"bugünlük bir şey yapmayıp dinlenelim. yol yordu malum. yarın, gölün kenarındaki restorantta kahvaltı yapalım sonra kayak yapmaya gidelim. çarşamba günü yedigöller milli parkını gezelim, perşembe ve cuma günü bu civarda gezilecek diğer yerleri de gezeriz zaten rota oluşturdum.
şansımıza çok kar yok bi akşam mangal yaparız dışarıda şömine şeklinde mangal var bir de film gecesi yapabiliriz. oyun oynayalım derseniz okey falan var, ya da başka bir şey."

tolga'nın gergin ve heyecanlı bir şekilde anlattığı tatil planını dinlerken gülmek istemiştim. çok acemice ve komikti. yine de güzel geçeceğini düşündüğümden sesimi çıkarmadım.

diğerlerine baktığımda istanbul ve alkın'ın da benimle aynı düşünceler içinde olduğunu yüz ifadelerinden anladım. ama hiçbirimiz tolga'nın hevesini kırmak istemiyorduk bu sebeple sessiz kaldık.

tolga yüzümüze beklentiyle bakarken, bu olaya alkın el attı.
"mavişim, sen hiç o güzel kafanı yorma biz beş gün burda da kalsak sorun etmeyiz. hem güzel plan yapmışsın bu kadar uğraşmaya ne gerek vardı ki"

tolga'nın omzuna sağ kolunu sarıp sol eliyle saçlarını karıştırdığında tolga kıkırdayarak kendini geri çekmeye çalıştı. bu hali benim için fazlasıyla komikti.

gülerek arkama yaslandığımda üzerimdeki bakışlar ile soluma döndüm. istanbul, tıpkı arabada uyuyakaldığı gibi, bana dönmüş başını koltuğun sırt kısmına yaslayarak tebessüm ediyordu. bu sefer uyumuyordu ama, hatta oldukça uyanıktı.

ben de istanbul'a tebessüm ettiğimde, hâlâ bakmaya devam ettiğini görünce yavaşça önüme döndüm.

kalbimin böyle çarpması ya da midemin kasılması nedendi anlamadım fakat bunu er geç çözeceğimden emindim.

saat ilerleyip gökyüzü maviliğini gecenin siyahına bırakınca tolga elinde biralarla geldi.

"hadi birlikte yaptığımız ilk tatili kutlayalım"

hepimiz ortadaki yuvarlak masanın etrafında yere oturduk ve birer şişe birayı alıp açarak ortada tokuşturduk, fondip yaparak tüm şişeyi tek seferde bitirdik. bu kez boş şişeleri tokuşturduk ve masanın üzerine ters çevirerek damlayan bira var mı diye baktık.

hepimiz şişelerin dibini görünce ikincileri açtık fakat bu kez daha yavaş içmeye başladık.

tolga elindeki şişenin neredeyse yarısına gelmişti. birazdan sarhoş olacağını belli eden kırmızı yanakları ile önüne bakıyordu.

"fatih'in beni gerçekten arkadaşı olarak görmesi için çok dua ettim" dedi birden.

demek itiraf vaktiydi...

alkın neden olduğunu sorunca tolga dudaklarını büzdü,
"ortaokulda boyumun kısa olması ve sürekli gülmem yüzünden zorbalığa maruz kalmıştım. sürekli geri zekalı veya aptal olduğumu söyleyip benimle hiç konuşmazlardı bu sebeple hiç arkadaşım olmadı.
lisenin ilk günü okula geç kalmıştım, daha doğrusu bilerek geç gelmiştim. sınıfa girdiğimde henüz öğretmenin gelmediğini görünce arkadaki boş sıralara baktım ve fatih'in yanını boş görünce oraya ilerledim."

o günü hatırlıyordum, ne kadar da çekingendi tolga.

"yanına geldiğimde korkarak yanının boş olup olmadığını sordum. fatih gözlerini bana çevirdi, bir süre baktı ve 'ne kadar küçüksün, buradan görebilecek misin' dedi. ilk başta zorbaca bir cümle olduğunu sanıp dolan gözlerimle yanına oturmuştum ama o gün ve sonrasında dikkatimi çeken şey beni mutluluktan ağlatmıştı."

fatih'in istanbul'u | bxb Where stories live. Discover now