on altı

3.9K 224 223
                                    

|fatih|

|istanbul|

______________

balıkesire geleli çoktan beş gün olmuştu. bu beş günün iki gününü helen ile evi temizleyerek geçirdik. diğer üç günde de helen ile sahile gidip, o denizde yüzerken sahilde oturup kitap okuyarak ve istanbul ile mesajlaşarak günü bitirdim.

iki gün sonra istanbul'a kavuşacağımı düşünerek gün sayarken istanbul son konuşmamızda bir hafta daha gelemeyeceğini, murat amcanın eleman açığından dolayı böyle bir ricada bulunduğunu ve kıramadığını söylemişti.

bu çok canımı sıkmıştı. istanbul'a ve kokusunu derince solumaya ihtiyacım vardı. ona sarılmalı ve kokusunu doya doya içime çekmeliydim.

cuma günü olduğunda helen erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırladı.

"abi akşam ozan amca ile annem geliyor. ne yemek yapalım" dediğinde bir süre düşündüm. babam en çok hangi yemeği severdi?

fırında sardalya, midye tava, karides güveç, girit ezmesi yapalım ben balıkçıya gider eksikleri alırım

"harika ! o zaman ben de salata ve helva yaparım. sana da yardım ederim"

helen'i onaylayarak evden çıktım ve her gün sabahın erken saatinde balık avlayan tekin amcanın dükkanına ilerledim.

günaydın tekin amca

"günaydı- vaaay fatih bu sen misin.
kocaman olmuşsun aslanım, hoş geldin ne zaman geldin"

bir hafta oldu tekin amca kusura bakma uğrayamadım yanına

"yok aslanım ne kusuru. ee neler yapıyorsun nasılsın"

iyiyim tekin amca, mimarlık okuyorum şu an üçüncü sınıftayım

"biliyorum oğlum, baban üniversite kazandığın zaman birlikte oturup demlenmiştik biraz"

dostane sarılmasıyla beni karşılayıp, aileden biri gibi böyle sıcak konuşması, söylediği şeye üzülmemi engellemişti. sanki, henüz on sekiz olmadığım için babamın yanlarına çağırmadığını, ama evde benimle büyük bir kutlama yaptığını düşlemiştim o an.
ve farkında olmadan, ne çok güzel anıyı yaşanmasına müsaade etmeden acımasızca katlettiğimi o sırada fark etmiştim.

boğazımı temizledim,

tekin amca ben bir kilo sardalya, midye ve karides alabilir miyim helen ile akşam için yemek yapacağız

"bunlar ikinize çok değil mi oğlum"

hızlıca temizlemeye başladığı balıklardan başını kaldırmadan sorunca omuz silktim

babam ve özgen hanım geliyor bu akşam

gözlüğünün üstünden yüzüme baktı,

"oğlum... hâlâ mı konuşmuyorsun sen ozanla ve özgenle."

sadece onca yıl sonra nasıl konuşmam gerektiğini bilmiyorum özgen hanımla

"en azından sen de helen'in ozan'a dediği gibi özgen teyze ya da özgen abla diyebilirsin oğlum. emin ol, aranızdaki duvarlar bu adımla bile kolayca yıkılır"

ben bakışlarımı ellerimden çekemeden dinlerken tekin amcanın sesi beni rahatsız etmekten çok rahatlatıyordu. zaten her zaman onu dedemin kardeşi gibi görmüş ve benimsemiştim.

fatih'in istanbul'u | bxb Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz