on bir

4.7K 336 163
                                    

*medya istanbul*

__

|fatih|

|istanbul|

_____________

tolga'nın ayarladığı tatil sonrasında istanbul yine çalışmaya devam ederken ben her zamanki gibi vaktimi evde geçiriyordum. bu şekilde sömestrı geride bıraktık ve nihayet bahar dönemine başladık.

yine oldukça yoğun ve yorucu geçen dersler, daha zorlu projelere ev sahipliği yapıyordu ve bu süreçte neredeyse hiç uyumuyordum.
hatta öyle ki, çok kere geç saatlere kadar projelerle uğraştığımdan yemek yemeyi unutuyordum. istanbul eve geldiğinde o yorgun haliyle ikimize yiyecek bir şeyler hazırlayıp bir de projeme yardım etmeye çalışıyordu.

tatilde istanbul'a karşı hissettiğim o "garip" hislerin ne olduğunu da bu zamanda anlamıştım.

ben istanbul'dan hoşlanıyordum.

hatta bu hoşlanma, bu yoğun günlerimde istanbul'un bana karşı gösterdiği anlayışlı tarafı ile büyüyüp sevgiye dönüşmüştü.

evet, ben istanbul'u seviyorum. bunu ona nasıl belli edeceğimi bilemesem de bir şekilde bunu da halledeceğime emindim.

şubat ayı bittiğinde artık benim de yoğunluklarım azaldı. bu sebeple istanbul'u çalıştığı yerlerde sık sık ziyaret etmeye başladım.
bir gün, dersim erken bittiği için eve gidip istanbul'a yemek hazırladım ve bir kaba yerleştirerek starbucks'a gittim. mola saatlerini dahi biliyordum artık ve iki dakika sonra yaklaşık yarım saatlik molaya çıkacaktı.

ve, beklediğim kişi arka kapıdan çıktı.

senin ne işin var burda

elimdeki yemek kabının olduğu karton poşeti kaldırdım,
sana yemek getirdim

saçlarını karıştırırken çarpık bir gülümseme yerleştirdi suratına. yanıma geldiğinde sesinin mutlu olduğunu belli eden tınısı kalbimi eritti.

ne zahmet ettin, atıştırırdım ben bi şeyler

şaka maksadıyla vücudumu hafif yana çevirdim,
gideyim o zaman ben

hemen kolumu tutup kenardaki banka oturttu beni. yanıma da kendisi yerleşti.

ne yaptın bakiyiim

son birkaç gündür canının tavuklu pilav çektiğini söylemişti o yüzden nohutlu tavuklu pilav ve yine çok sevdiği izmir köfte yapmıştım. yanına da içmeyi en çok sevdiği vişne kompostosu.
sırf istanbul seviyor diye her hafta farklı meyvelerden komposto yapıyordum.

fatih... oğlum evlensene lan benimle valla ben çalışır bakarım sana, sen yeter ki bana üç öğün yemek yap

birden ettiği teklifle kalbim tekledi. biliyordum şaka yaptığını ama bu yine de heyecanlanmamı engelleyemezdi.

ne yani sırf yemek yapmam için mi evleneceksin benimle

onun gibi şakaya vurmaya çalışarak sorduğum soru ile bir süre yüzüme baktı. ardından bakışlarını kaçırarak elini göğsüne koyup hafifçe vurdu.

yeşil yeşil bakıp şaka yapma kalbim tekliyor

gülerek elimdeki kapları ortaya koydum kapaklarını açarak kaşık çatalı çıkarttım.
termosa koyduğum kompostonun da kapağını açtım.

fatih'in istanbul'u | bxb Where stories live. Discover now