10.bölüm

85 10 4
                                    

Eliyle gösterdiği tarafa giderken "Bu arada ismim Meriç."dedi. "Tanıştığıma memnun oldum." diye ekledim cümlesinin peşine. Kapıdan içeri girdiğimizde buranın mutfak olduğunu anladım. Salonun aksine bura normal evler gibiydi. Sanırım sadece burayı yaşamak için kullanıyordu. Mutfak tezgahının önündeki masayı göstererek "Sen buraya otur,ben hemen çay demliyorum."dedi. Dediğini yapıp masaya geçtim" Zahmet etmeyin. Gerek yok."dedimama o kafasını olumsuz anlamda sallalarken "Ne zahmeti Tanrı misafirimsin sen benim." dedi ve işine geri döndü. Ben de o sırada etrafı encelemeye başladım. Bayağı şık bir mutfaktı. Açık kahve tonlarında dekore edilmiş sade ve şıktı. Renk olarak sandalyelerde mavi kullanılmıştı. Ben etrafı incelerken önüme çay ve yanına kurabiye bırakıldı. Kafamı kaldırdım ve bunları koyan kişiyle yani Meriç'le göz göze geldim.

( Medya bahsedilen mutfak)

Karşımdaki sandalyeyi çekti ve oturdu. "Hadi anlat bakalım. Seni buraya kim yönlendirdi?" dedi. Söyleyip söylememek arasında kalmıştım sonra ' Bir daha bu adamı nerede görücem?' diye düşünüp anlatmaya karar verdim." Ben dün gece deniz kenarında otururken yanıma bir adam geldi. Bana Ceyhun'un yerini bildiğini söyledi. Abime haber vermemi eğer tek gelirsembir adamın beni de yakalayacağını ve polise gitmemem gerektiğini söyledi ve bana buranı  adresini verdi." dedim. Meriç gerilmişti. Sanki anlattıklarım onu tedirgin etmiş gibiydi. " Sana kendi adını ya da  güya Ceyhun'u hapseden adamın adını söyledi mi?"dedi. Biraz düşündüm. O adam sadece benim adımı ağzına almıştı. Kafamı iki yana sallarken " Sadece benim adımı kullandı."dedim. Gözlerini kıstı, arkasına yaslandı ve çayından bi yudum aldı. Sanki cevabı mı sorguluyordu. Ben de çayımdan bir yudum aldım ve onun yaptığı gibi arkama yaslandım. " Sen o adamı tekrar görsen tanıyabilir misin? " dedi. Evet anlamında kafamı salladım. Nasıl tanımazdım barda ki dik bakışlarını. "Bu adamı daha önce görmüş müydün?"dedi. "Evet. Birkaç defa çalıştığı barda görmüştüm." diye cevapladım. Kollarını masaya dayadı.  Gözlerimin içine baktı." Anladığma göre bu adam seni bir süredir takip ediyormuş. Zayıf olduğun anda yanına gelmiş ve seni bir yere yönlendirmiş. Ama sanırım bu arkadaş adreslerin değiştiğini bilmiyormuş. Eğer bilseydi sen şuan onun tuzağına düşmüş olacaktın." dedi. İnanamaz bir şekilde yüzüne baktım. " Ama nasıl ?!" dedim şok içinde. Meriç'in yaptığı yorum mantıklıydı. "Belkide sevgilini kaçıran da o adam Selin. Dikkatli olmalısın. Seni takip ediyor." dedi. Anlamıyordum. Nasil bu zamana kadar tqkip edildiğimi fark etmem? Bir de o cinayetler? " Cinayetler!? Yoksa cinayetleri  işliyende  o adam mı?!" dedim korkmuş halde. Ne biçim bir psikopattı bu!? Meriç tuhaf bir yüz ifadesiyle " Cinayetler mi ?"dedi. O an ağzımdan kaçanı farkettim. " Çevremde ki tüm erkeklerin tek tek cesetleri deniz kenarındaki kayalıklarda bulunuyor. Ve baş şüpeli de benim." dedim. Meriç bir kaç dakika öyle dondu. En onunda kafasını kaldırıp gözlerime baktığında "Sanırım peşinde sana saplantılı bi katil var."dedi. Bu kafamda sorular yaratmıştı. " Sen bunları nasıl çıkardın?"dedim sorgulayarak. Arkasına yaslandı. Sanki bunu sorucağımı biliyormuş gibi " Ben eski polisim ve meslekteyken  cinayet şubedeydim."dedi ama açıklaması yeterli değildi." Sadece polis olarak bu kadar uyan bir yorum yapamazsın. Ne biliyorsun hakkımda?"dedim. Nedense beni daha önceden tanıdığını düşünmüştüm. Sesli bir nefes verdi." Ben mesleği yeni bıraktım. İşlemler sürerken senin bahsettiğin cinayetler merkezin gündemindeydi. Birkaç kere ölen kişilerin dosyalarını görmüştüm." diye açıkladı kendini. Ona inanıyordum ama beni buraya gönderen adamdan sonra kolay lokma olmaya niyetim yoktu.

 Ona inanıyordum ama beni buraya gönderen adamdan sonra kolay lokma olmaya niyetim yoktu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

  Meriç

SAPLANTIWhere stories live. Discover now