18. Bölüm

27.7K 2.6K 1.5K
                                    

Merhabaa

Sınır: 2 bin oy, 1,5 bin yorum.
(YORUMLARINIZ BÖLÜM İLE İLGİLİ OLSUN LÜTFEN)

İyi okumalar ♥️

Sevmeyi beceremeyen aptalların tekiydik.

O kadar aptaldık ki yarım saattir birbirimizin yüzüne bakmıyorduk. Benim arada gözlerim dolsa da yine de akmalarına izin vermiyordum.

"Kazanıp, kazanamadığın ne zaman açıklanıyor?" Dediğinde bakışlarımı daldığım salıncaktan almadan cevap verdim. "2 gün sonra"

Verdiğim cevaba sesini çıkarmamıştı. Onun tarafına bakmadığım içinde dolaylı yoldan yüz ifadesini de görmemiştim.

Dakikalarca sustuktan sonra cevap verdi. "Nerede okuyacaksın?"

Yan yan ona baktım. "Neden soruyorsun?"

Göz devirip ters ters baktıktan sonra "Soruma soru ile cevap vermenden nefret ediyorum." Dedi huysuzca.

Gülecek gibi oldum. Ama yine de gülmedim. Sanki halim yok gibiydi.

"Korkma. Sonuçlar açıklandıktan sonra yüzümü daha az göreceksin."

Dediklerime sessizliği ile cevap verdi.

Dakikalar geçti. Ablam ile Yunus görüş alanıma girdiğinde durduğunu sandığım göz yaşlarım tekrardan akmaya başladılar.

Ablam bana doğru koşar adım geldiği sırada Ali yanımdan kalkmıştı.

Ablam yanıma geldiği an dizlerinin üstüne çöküp,beni kendisine çekip sarıldı.

Ağlamam arttı. Kollarımı boynuna dolayıp hıçkırdım.

Anne huzuru vardı sanki kollarında.

"Abl... Abla" dedim kesik kesik çıkan sesimle. Hem Ertuğrul'un lafları hem de Ali ile konuştuklarımız yüzünden ağlıyordum artık.

Saçlarımı geriye çekip başıma öpücük kondurdu.

"Ne oldu?! Neden ağlıyorsun?" Diye sordu.

Bakışları Ali'ye kaydı. Saniyeler sonra bana döndüğünde olayı çok başka anlatmaya karar vermiştim.

"Ben bir şey yapmadım." Diye ağlamalarımın arasında mırıldandım.

Ondan ayrıldım ve tekrardan konuştum. "Abla ben kötü değilim. Değilim ki. Bana kötüsün dedi. Ben kötü değilim ki." Dediğimde gözleri yüzümde asılı kalmıştı.

Dershaneden kitaplarımı alacağımı biliyordu. Oradan yola çıkarak bir şey uydurabilirdim.

Ancak benim bir şey dememe gerek kalmadan Ali bir yalan uydurdu.

"Hocası ile kavga etmiş."

Bakışlarım ona kaydı. Hocamla mı kavga etmiştim? Benim niye haberim yoktu.

"Bir şey yapmamış dimi Pınar'a?" Dedi korkuyla.

Başını iki yana salladı. " Hayır. Büyük ihtimalle değer verdiği bir hocaydı. Bu yüzden bu kadar üzüldü. Ama baya üstüne gelmiş." Dedi hoşnutsuzlukla.

İma mı yapıyordu bana?
Ertuğrul'a değer verdiğim için mi ağladığımı mı sanıyordu?!

Yutkundum. Ablam tekrardan beni kendisine çekip sarıldı. "Güzelim benim."

Sırtımı okşadı. "Ağlama, tamam. Değmez o gözyaşlarına." Diye konuştu sıkıntıyla.

Ali'nin hareketlendiğini hissettim. Ancak o tarafa dönüp bakmadım.

-ACEMİ MÜSLÜMAN- Where stories live. Discover now