33.Çiçek-2

3.5K 320 105
                                    

Merhabaaaaa, ben geldimm ❤️

Gece yarısı bölüm atmayı özlemişim 😅

Biliyorum, geçen hafta gelecek demiştim ama eld eolmayan plansız olayalardan dolayı aksama oldu. Ama uzun bir bölüm yazdığımı düşünüyorum. Yani bölsem ikiye bölerdim. Ama yapmadım, yapamadım 😂😂

Sizi bölüm ile başbaşa bırakamdan önce bu bölümü iambilinmeyen_1 ithaf ediyorum. Aslında geçen bölümü ithaf etmiştim ama etiket yapmayı unutmuşum 😅

Hepinizi öpüyorummmmm 😘

***

Çiçek

Günler sonra yatağımda, kesiksiz uyuduğum uyku bile rahatsızlıkla doluydu. Kulağıma dolan sinir bozucu sesle uykum iyice dağıldı. Oflayarak el yordamı ile bulduğum alarmı kapattım. Sabahın 8'ine neden alarm kurduğumu sorgulamadan ayaklandım. Sarsak adımlarla odamın içinde ki ufak banyoya girdim ve yüzümü yıkayarak, kurulamadan çıktım. Enerjim yavaş yavaş kendine gelirken kuş yuvasına dönen saçlarımı aynanın karşısında taramaya başladım.

Bunlar benim günlük rutinlerimdi. Sabah, çoğunlukla erken kalkar, üşenmezsem banyo yapar, saçlarımı tarayarak, elime geçen kıyafeti giyinir, bir kaç parça bir şeyler atıştırarak evden çıkardım. Ama şimdi gözlerimin önünde ki fosforlu kağıda bakarken tüm rutinim bozulmuştu.

'Rana burada. Evinde iki tane Akirli var.'

'Evinde iki tane Akirli var.'

'Akirli var.'

Tarak ellerimden kayıp düşerken şokla kağıda bakmaya devam ettim.

O, rüya değil miydi?

Her şey zihnime tekrar kodlanırken derin nefesler aldım. Öncelikle sakin olmalıydım. Zaten iki Akirli ile de tanıştım. Hatta birisi ile baş başa yemek yedik. Şu an da zararsız görünüyorlardı. Pekala, içeri gidecek ve misafirlerime güzel bir kahvaltı hazırlayacaktım.

Saçımı son kez tarayıp, üstümü değiştirdim. Gözleri üzerimden ayrılmayan Akirlinin karşısına ince şort atlet pijamayla çıkamazdım. Sessiz hareket etmeye çalışarak odadan çıktım. Koridoru parmak uçlarımda yürüyerek geçtim. Rana odama düşmediğine göre hala uyuyordu. Muhtemel eşide onunlaydı. Hiyam da aynı şekilde oturma odasında ona yaptığım yataktaydı, tahminime göre. Gerçi o koltuğa ne kadar sığabilirdi bilemiyorum.

Mutfak kapısında dururken tekrar düşündüm. Belki de Hiyam mutfakta akşam oturduğu yerdedir.

İçeri girmem ile gözlerinin gözlerim ile kesişmesi aynı saniyede gerçekleşti. Sarı gözleri güneş ışığının dolduğu mutfakta daha da parlıyordu. Tam olarak güneşten bir parça almıştı. Başka türlü bu gözlerin bir anlamı olamazdı.

"Günaydın." Dedim yabani gibi davranmamak için. Aslında yabani biri varsa o da, oydu. Az konuşuyor, az ifade takınıyor, etrafa iğreti dolu bakışlar atıyordu. Gerçi bakışları genel olarak benim üzerimdeydi. Eğer çok dikkatli baksaydım belki de bana bakarken ayrıca parlayan gözleri dikkatimi daha fazla çekerdi.

"Günaydın." Sesi pürüzsüz ve toktu. Benim ki karga gaklaması gibi çıkmıştı.

"Erken kalkmışsın. Rahat uyuyamadın mı?" Çay suyu koyarken sordum. Arkam dönük olduğu için daha rahattım. Bakışları altında, güneşte kalan şeker gibi eriyecek oluyordum.

"Uyumadım." Kaşlarım havalanırken, omuzumun üstünden kısaca ona baktım.

"Nasıl yani?" Omuzlarını silkerek sırtımı duvara yaslayarak yan döndü. Bacakları mutfağın ortasına kadar gelmişti.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin