36.Yıldızlar

2.4K 286 59
                                    

Merhabaaa,

Biliyorum, aşırı derecede geç geldim ve hiçbir haber de veremedim. Ama inanın geçen haftalar nasıldı hiç hatırlamıyorum. Bir şeyleri düzene koymaya çalışıyorum ama onu da pek becerebildiğim söylenemez. 🥺

Neyse, İnşallah düzeleceğiz. Çok uzun tutmak istemiyorum. Bölüm kısa oldu muhtemelen ama elimden bu kadarı geldi. Sizi de çok bekletmek istemediğim için paylaşayım dedim. 🥰

Hepinizi öpüyorummm. 😘

***

Uzun masanın bir köşesinde Rheyold, diğerinde ismini yeni öğrendiğim Wofiira vardı. Hani şu kırmızı gözlü canavar. Şunlara baktıkça Akirlilere şükredecek hale geliyordum. Ama kadınları tam tersi naif, sıcak kanlı ve güllerdi. Henüz bir kaç tanesi ile karşılaşmış olsam da, ilk izlenimleri öyleydi.

Rheyold önünde bulunan tabağı benim önüme itti. Parça parça ayrılmış et ve didiklenmiş yemeğe bakarken gözlerimi devirdim. Kontrol manyağıydı! Hayır yani, aynı sofradaydık yemeğe ne koymuş olabilirlerdi ki?

''En son ki ziyaretimizde hastaydınız, şimdi daha iyi misiniz?'' Rheyold'un kestiği etlerden küçük olanını ağzıma attığımda bir yandan da sohbeti dinliyordum. Wofiira'nın sorduğu soru cevapsız kaldığında, masa da sessizleşmişti. Ne olduğunu anlamazken başımı yavaşça kaldırdım. Kırmızı gözler üzerime kitlenmişken şaşkınlıkla etrafa bakındım.

Bana mı demişti?

Ağzımda ki lokmayı sertçe yutarken çatalı tabağımın kenarına koydum. Doğrudan kırmızı gözlere bakarken,

''İyiyim, teşekkürler.'' dedim. Neyden bahsettiği ile ilgili gram fikrim yoktu. Ne zaman gelmişti? Ben ne zaman hastaydım? Yine de pot kırmadım.

''Geçmiş olsun tekrar. Umarım sağlığınız her zaman sizinle olur.'' İnce sese döndüğümde aynı şekilde gülümsedim. Dolgun dudaklarının arasından gözüken dişleri bembeyazdı.

''Teşekkür ederim.'' Rheyold boğazını temizleyerek dikkatleri üstüne çekti.

"Eşim gayet iyi, ilgiliniz için teşekkürler. Siz nasılsınız asıl? Kuzeniniz tekrar ortaya çıkmış. Birliklerinize saldırmış." Rheyold arkasına rahat bir şekilde yaslanırken, sanki ev sahibiydi. Wofiira, Rheyold'un sözlerinden hoşlanmamıştı. Yüzü sert bir hal alsa da hızla kendini toparladı ve ifadesiz bir şekle büründü.

"Onu hallettik. Bir avuç içe yaramazdan başka bir şey değiller." Rheyold'un dudakları hafifçe kıvrıldı. Onu sinir etmiş olmak hoşuna gitmişti. Ben ise diken üstündeydim. Bunlar konuşuyorlar mıydı yoksa kavga mı ediyorlardı belli değildi.

"Umarım daha ileride büyük sorunlara yol açmazlar. Halkınızda onu destekleyen bir grup var." Wofiira elindeki çatalı sakince masaya koyarak, kırmızı gözlerini Rheyold'a dikti.

"Herkese sıra gelecek, önemli olan doğru zamanı bilebilmek." Sözlerin altında yatan farklı bir anlam vardı sanki. Bunu farketmemin sebeplerinden biri de Rheyold'un gerilmesiydi.

"Doğru söylüyorsunuz. Zaman önemli. Ama o zaman geldiğinde yanınızda duracak ittifaklarınızı da hafife almayın. Neyseki bizimle ittifak halindesiniz. Öyle bir zamanda düşman olmamızı istemezdim. Öyle değil mi?" Wofiira'nın kendine güvenen gülümsemesi, Rheyold'un tehditvari sözleri ile an be an soldu. Rahatsız edici bir sessizlik ortama yayıldı. Öyle ki, en ufak bir harekette kaos çıkacakmış gibiydi.

"Hep iş konuşuyorlar, biz daha farklı konulardan bahsedelim mi? Eğer yemeğiniz bittiyse size kalemizi gezdirmek isterim." Yüzümde açan gülümseme ile rahat bir nefes aldım. Beklediğim bir teklifti. Senira, ismi buydu.

KaçışWhere stories live. Discover now