34.Karar

3.2K 331 86
                                    

Merhabaaa, evet ben geldim. Gece onikiyi geçmiş olsa da, hafta sonu sayılmaz değil mi? 😅😂

Kısa kesiyorum ve sizi bölümle baş başa bırakıyorummm. ❤️🥰

***

Rana

Rheyold ve Hiyam evden çıktıklarında rahat bir nefes almıştım. Nihayet yalnız kalabilmiştik, kalmasına ama Çiçek'in ağzını bıçak açmıyordu.

"Hayırdır, sessizlik yemini mi ettin?" Çiçek umursamadan tabakaları makinaya koymaya devam etti. Fark ettim ki beni duymamıştı bile.

"Hu hu, Çiçek, aşık mısın kızım?" Önünde parmaklarımı şıklattığım da gözlerini irice açarak telaşla başını salladı.

"Kim, ne, ben mi? Ne aşkı?" Sahte kahkahası ile bana tamamen sırtını döndü. Anlamsız bakışlarla ona bakarak sırtını dürttüm.

"Bak burnuma pis kokular geliyor." Kıpırdanarak dokunuşumdan kaçındı.

"Yemek kokusudur." Dudaklarımı büzerek saçını çektim.

"O, sarı çiyan, aklını karıştırmasın." Çiçek ciyaklayarak kafasını kaşıdı.

"Hayır!" İnkar etse de sesindeki tereddüt, 'Evet' diye bağırıyordu.

Derin bir nefes alarak oturma odasına koşar adım giden bedenin peşine takıldım.

"Bak, canım arkadaşım, Çiçek'im benim. Bu Akirliler bildiğin gibi değildir. Çok güzel manipüle ederler, tatlı sözlerle kandırırlar, sonra bir bakmışsın onların istediği gibi bir eş olmuşsun. Bende bir tane olduğundan iyi biliyorum." Çiçek sarı saçlarını ensesinde toplayarak dudaklarını büzdü.

"Ama sen çok mutlu görünüyorsun." Dumura uğramış bir şekilde Çiçek'e bakakaldım.

"Ben, ben mutluyum ama-"

"O zaman sorun ne? Senin yanında olurum, yine eskisi gibi oluruz. Pasta dükkanı hayalimiz vardı. Onu gerçekleştiriz. Güzel olmaz mıydı?" Sözümü heyecanla kesip konuşmaya başladığında sertçe yutkundum.

Arkadaşım çoktan kaybetmiştim!

Ne zaman? Ne ara?

O sarı Akirliyi elime geçirdiğimde benden çekeceği vardı.

"Çiçek söylediklerin çok güzel şeyler. Elbette seninle birlikte olmak isterim, hayallerimizin hepsini gerçekleştirmek harika olurdu. Hatta öyle ki, bunun için imkanlarımızı zorlamak durumunda kalmazdık. Sana bir şeyleri kötüleyecek, hayallerini yıkacak değilim." Kucağında birleştirdiği ellerini tutarak, omuzları düşmüş bedenine yaklaştım.

"Ama senin burada bir ailen var Çiçek. Onları arkada bırakabilecek misin? O kadar uzak ki orası, bir daha asla göremeyeceksin. Seslerini duyamayacak, kokularını soluyamayacaksın. Adal Amca'nın güvenli kollarına girmeyecek, Zülüş'ün anne sıcaklığını hissedemeyeceksin. Eğer onların yokluğuna dayanabileceksen, karar senin." Usulca akıttığı bir kaç damla yaşla dayanamayarak onu kollarımın arasına aldım. Omuzları sarsılırken yumuşak saçlarını okşadım.

"Hiyam'ı mahvedeceğim. Nasıl karıştırmış aklını!" Çiçek burnunu sertçe çekerek başını iki yana salladı.

"Onun bir suçu yok." Öfkeyle soluyup yanağını sıktım.

''Savunma bana o çiyanı!'' İnleyip parmaklarımdan kurtuldu ve başını göğsüme bastırdı.

''Bilmiyorum Rana, sanırım bir boşluktayım. Kendimi çok yalnız hissediyorum. Seni görene kadar bir Akirli'nin eşi olmanın nasıl bir his olacağını düşünmemiştim. Ama bu düşünce artık eskisi kadar beni korkutmuyor. Bunu değiştiren Hiyam mı bilmiyorum?'' İçli bir nefes alarak göğsümden kalktı. Dudaklarım sarkarak Çiçek'i dinlemeye devam ettim. Bir yandan çok sinirleniyorum, bir yandan da çok üzülüyordum. Çiçek'in yalnızlığını anlayabilirdim. Ben hayatım boyunca bu duygu ile yaşamıştım. Ailenin seni sevmesi ile, bir adamın seni sevmesi arasında çok fark vardı.

KaçışWhere stories live. Discover now