20|Ruhu, çocukluğuna esir düşmüş adam

4.6K 636 536
                                    

Öncelikle selamun aleykum. Nasılsınız?

Bölüme geçmeden önce belirtmek istiyorum ki, okunma sayısıyla beraber yorum ve oylama çok az. Bu benim moodumu feci bir şekilde düşürüyor. Emeğimin karşılığı güzel yorumlar ve oylamalar. Lakin bunu kimse umursamıyor.

Bu yüzden bölümlere bu durum düzelene kadar sınır koyacağım.

Sınır; 500 yorum, 500 oylama ve 4 bin okunma sayısı.

Bunlar olmadığı sürece, yazma hevesim gidiyor.

Her şeye rağmen yanımda hep olan ve yorumlarıyla yüzümü güldüren canlarım, gerçekten iyi ki varsınız. Sadece onlar değil hepiniz...

O zaman artık bölüme geçelim. KEYİFLİ OKUMALAR!

20|Ruhu, çocukluğuna esir düşmüş adam.

2 hafta sonra.


"Kızım! Kar yenmez, oynanır!"

"Anem! Oyuy!"

"Hayır efendim, oturamam."

Aniden yere yüz üstü düşen İnci, bir kaç saniye sessizliğe büründü. Henüz yürüyemiyordu, gerçi yürümek istemiyordu ama bir an denemişti. Peki sonuç? Yüz üstü, bembeyaz karların üzerine düşmek, hatta içine girmek. Kollarının altından onu tutar tutmaz kaldırırken, dilini burnunun ucuna getirmeye çalıştı. Aklınca karı yemeye çalışıyordu.

Ben yüzünü temizlerken, avuç içine kar alıyor, dikkatim dağılır dağılmaz ağzına atıyordu. Aynen şimdi olduğu gibi.

"Anneciğim hastalanacaksın, hadi bırak!"

Poposu üste kendini bırakırken, bacaklarını ve kollarını aralayarak geriye yattı. Ağzından buharlar çıkarken, minik dişlerini gıcırdatıyordu.

"Artık içeriye geçmemiz gerekiyor. Burnunun ucu kızarmış." dedim gülerek. Ellerini yere koyarken, poposunu kaldırarak, ayağa kalktı. İki elinide kaldırarak, kendini dengede tutmaya çalıştı. Alt dudağımı dişlerimin arasına alırken, heyecanla ne yapacağını beklemeye başladım. Tam tamıma 3 adım atarak, kendini yoğun karların olduğu yere tekrardan yüz üstü bıraktı. Bu kez şaşkınlıkla bakarken, kucağıma aldığım gibi içeriye girdim. Mutfaktan arka bahçeye giriş vardı. Bu yüzden mutfağa girerken, ayakkabımı çıkarttım. Bir kolumda İnci, bir elim de ayakkabılarım içeriye adımladım.

Önce bir güzel duşumuzu alarak, üzerimize kazak ve tayt giydik. Ardından içimizi ısıtmak adına beraber sıcak çikolata ve patlamış mısır hazırlamıştık. Şimdiyse oturma odasında oturmuş, televizyon izliyordu. Ben ise televizyonun altındaki komodinin üzerinde duran, saksıyı suluyordum. Saksının içinde Mine çiçeği vardı. Senelerdir benim yüzümden hiç açmayan çiçek, bu kez yeşermeye başlamıştı. Belki de iki hafta boyunca, hissettiğim sevgi yüzündendir. Turan bu iki hafta boyunca bana öyle güzel hissettirmişti ki, tüm yaralarımın iyileştiğini hissediyordum.

Her akşam eve gelir gelmez, beni arıyor, bana sarılıyor, beni öpüyor ve güzel sözleriyle beni mutlu ediyordu. Her akşam gelirken de, cebine sakladığı çikolatayı bana uzatıyordu. Bunu sadece affetmem için yapmıyordu aksine bunu yaparken sadece ben değil kendini de mutlu ediyordu. Mutluluğum, küçücük bir tebessümüm bile onu mutlu ediyordu.

İç çekerek, elimdeki boş bardağı komodine bıraktım. Geri koltuğa oturarak, kızımı kucağıma aldım. Çiğneme sesi kulağıma gelirken, kıkırdım. Çok tatlı çiğniyordu.

YABANCI NEFESWhere stories live. Discover now